Günümüz Rusyası dünya barışına açık ve somut tehdit oluşturuyor. Temmuz ayında Devlet Başkanı Vladimir Putin “Rusların ve Ukraynalıların Tarihsel Birliği Üzerine” başlıklı uzun bir yazı yayınlayarak Ukrayna’nın bağımsız bir ulus-devlet olma meşruiyetini net bir şekilde inkar ettiğini gösterdi. Ayrıca Ukrayna sınırı yakınlarında ilk emareleri nisan ayında görülen askeri hareketlilik, geçtiğimiz haftalarda yoğunlaştı. Önde gelen Ukraynalı ve Amerikalı yetkililer, hatta bizzat Başkan Joe Biden, Rusya’nın 2022 başında Ukrayna’ya karşı büyük bir kara harekatı düzenleyebileceği uyarısında bulunuyor.
Rusya’nın saldırgan tutumuna dair çeşitli sebepler ortaya atılıyor; bunlardan en önemlisi ise Rusya’nın gerilemesi ve bunun sonucunda ülkenin daha tehlikeli hale gelmesi ihtimali. Putin sahiden de Ukrayna’ya saldırmaya kararlı mı? Öyleyse, Ukrayna ve Batı bu konuda ne yapabilir? Rusya’nın gerilediği aşikar. Ülke ekonomisi 2014’ten bu yana büyümüyor, hatta 2009’dan bu yana kısmi durgunluk var ve Putin ekonomik büyümeyle ilgilenmediğini açıkça söylüyor. Rusya’nın GSYİH’i 2013 yılında 2.3 trilyon dolarken 2020’de 1.5 trilyon dolara düştü. Putin’in Ukrayna’yı ilk kez işgal ettiği ve Kırım’ı kanunsuz biçimde ilhak ettiği 2014 senesinden bu yana, Rus hanelerinin reel enflasyona göre düzeltilmiş harcanabilir geliri yüzde 10 düştü. Ekonomide konuşulacak iyi bir şey olmayınca, Putin Rusya’nın uluslararası para rezervlerinin büyük, kamu borcunun küçük olduğunu ön plana çıkarıyor. Bu istatistikler, kendisinin tek adam rejimiyle eşanlamlı hale gelmiş ulusal “büyüklük” yolculuğunu destekliyor gibi görünüyor.
Askeriyenin gelişimi yeterli olmadı
Kısacası Putin tamamen askeri beceriye odaklanmış bir devlet yaratma derdinde. Rusya’nın 2008’deki Gürcistan saldırısı ülkenin askeri eksiklerini gözler önüne sermişti. Kremlin o günden bu yana büyük bir askeri modernizasyon hareketine girişti. Aynı dönemde Avrupa’nın geri kalanı ise Soğuk Savaş sonrası silahsızlanma sürecine devam etti. Ama Rusya’nın görece askeri üstünlüğü halihazırda zirveyi görmüş olabilir. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Rusya’nın askeri harcamaları 2020 yılında 62 milyar dolara ulaştı; aynı yıl bu alana ABD 778 milyar dolar, Çin ise 252 milyar dolar harcadı. Hatta Hindistan bile 73 milyar dolarlık askeri bütçesiyle Rusya’yı geride bıraktı. Tehlikeyi gören Putin, Rusya’nın askeri gücünden faydalanabilmesi için ülkenin ekonomik temelleri daha da aşınmadan, bir an önce güç gösterisinde bulunmanın doğru olduğunu düşünüyor olabilir. Tıpkı köşeye sıkıştırılmış hayvanlar gibi, düşüşe geçen güçler en tehlikeli olanlardır. Harvard Üniversitesi’nden Graham Allison’ın Destined for War kitabında hatırlattığı üzere, Sırbistan’a savaş ilan ederek I. Dünya Savaşı’nın startını veren ülke, gerileme döneminde olan Avusturya-Macaristan’dı. Bugün için Rusya II. Dünya Savaşı’nı hatırlatan tank ve toplu bir sefer planlıyor görünüyor; gerçekten öyleyse, silahlı kuvvetleri de Putin’in Ukrayna hakkında görüşleri kadar demode demektir.
Devrimi önlemek için küçük bir savaş
Barış yanlısı çağdaş bir Batılı okur, Putin’in neden savaş çıkarmak istediğini anlamakta zorlanabilir. Putin elbette bir zamanların İçişleri Bakanı Vyaçeslav von Plehve’nin mirasından haberdar. Bakan 1904 yılında ünlü çıkışını yaparak, “Devrimi önlemek için küçük ve zaferle ayrılacağımız bir savaşa ihtiyacımız var!” demiş ama kısa süre sonra bir devrimci tarafından öldürülmüştü. Yine de 1904-05 Rus-Japon Savaşı’na engel olunamadı. Söz konusu savaş ne küçüktü ne de zaferle bitti ve nihayetinde 1905 devrimini daha da hızlandırdı. Putin büyük ihtimalle daha ziyade kendi küçük ve başarılı savaşlarına odaklanıyor. Ama halkın gözündeki beğeni oranı rekor seviyede düştü ve memnuniyetsizlik gitgide artarken, kahramanı merhum Sovyet lider Yuri Andropov’un iktidarından (1982-84) bu yana görülmemiş bir siyasi baskı uyguluyor. Kremlin’in propaganda mekanizmasını Sovyetler dönemindeki seviyeye çıkardı. Ancak Batı karşıtı mesajlar aradığı desteği bulmasına yetmiyor. Bir askeri zafere ihtiyacı var. Ama küçük ve zaferle bitecek bir savaşı Ukrayna’da gerçekleştirmek de mümkün değil.
Tabutlar gelmeye başlarsa...
Ukrayna’nın yeni savunma bakanı Oleksiy Reznikov kısa süre önce bu konuda şunları söyledi: “Ukrayna için feci insani kayıplara yol açabilir ama yas tutan sadece Ukraynalılar olmayacaktır. Rusya da büyük kayıplar verir. Ukrayna’daki cephe hatlarından Rusya’ya dönen tabutların görüntüsünün sosyal medyada virüs gibi yayıldığını düşünün. Ukrayna’da büyük bir savaş olursa, bütün Avrupa krize girer.” ABD istihbaratı Rusya’nın 175 bin civarı askerini Ukrayna sınırında konuşlandırmaya hazırlandığı uyarısında bulunuyor. Ancak bu boyutta bir kuvvet yeterli olmaz. Ukrayna’nın aktif silahlı kuvvetleri mevcudu 250 bin ve birçoğunun ciddi muharebe tecrübesi var. Maaş almaktan öte amacı olmayan askerlere karşı vatanlarını savunacaklardır. Rusya 1904’te Japonya’nın askeri gücünü ciddiye almayarak hata yapmıştı. Japonya savaştan galip çıkınca Çar’ın gücü kalıcı biçimde zayıfladı ve sonrasındaki devrimi mümkün kıldı. 2022 yılındaki olası bir Rusya-Ukrayna savaşı daha da büyük bir çılgınlık olabilir ve Putin muhtemelen bu süreçten koltuğunu koruyarak çıkamaz. Bu arada Kremlin’in yurtiçinde savaş tehdidini sömürmesine izin verilmemeli. Batı, Putin’in Gürcistan ve Ukrayna’ya yönelik saldırılarına sadece sınırlı yaptırımlarla karşılık vermişti. Batı’nın bu hatalardan ders alıp bu kez tamamen Ukrayna’nın yanında durması gerekiyor. Rusya’ya gerçekten yıkıcı yaptırımlar uygulaması da şart. Biden ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bu yönde söz verdi. Hem onlar hem de Avrupalı müttefikleri sözünü tutmalı.
© Project Syndicate, 2021