Tom Mitchell
Çin’de geçtiğimiz iki haftada yaşananları izleyen pek çok kişi ülkenin yeni bir siyasi döneme girdiğini düşünüyor. Görünüşe göre bu yeni dönemde Maocu siyasi kampanya yöntemleri benimsenirken, Şi Cinping yönetimindeki Komünist Parti zorbalık dozunu giderek artırıyor. Hatta kimilerine göre Büyük Proleter Kültür Devrimi’ni hatırlatan yeni bir toplumsal değişimin ilk emareleriyle karşı karşıya olabiliriz. 1966 yılında Mao Zedong’un fitilini ateşlediği Kültür Devrimi, bir milyondan fazla insanın ölümüne yol açmıştı. Li Guangman mahlasını kullanan devlet yanlısı yazar,
geçtiğimiz günlerde “büyük sermayedarları” ve eğlence sektörünün “hanım evladı yıldızlarını” topa tuttu. Li, “değişimi” şöyle açıklıyor: “Ekonomik, mali, kültürel ve siyasi alanlarda köklü bir devrim yaşanıyor. […] İktidar, kapitalist kliklerden tekrar halkın eline dönüyor… Devrimci ruha, kahramanlığa, cesarete ve doğruluğa geri dönüş zamanı.” Kültür Devrimi sırasında devlet medya organlarının “büyük şahsiyetlerin posterlerini” tekrar tekrar basması gibi, Li’nin yazısı da Çin Komünist Partisi’nin kontrolündeki medyada defalarca yayınlandı.
“Kontrol devrimi”
Geçen yıl boyunca, Çin’in en büyük teknoloji şirketlerine yönelik engellemelerden, gençlerin video oyunlara ayırdığı sürenin kısıtlanmasına kadar uzanan bir dizi ciddi hamle yapıldı. Şi bu adımlarla partisini yeniden özel sektörün ve aile yaşamının içine sokmaya çalışıyor.
Devlet tarafından yapılan açıklamaların birçoğu aslında ekonomik popülizmden ibaret ve eşitsizlik kaygılarına hitap etmeyi amaçlıyor. Şi bu sosyal sorunu ortadan kaldırmak istiyor çünkü Çin tarihinde üç dönem başkanlık yapan ilk isim olmak istiyor. Ama gerek partisi gerekse sivil toplum üzerindeki hakimiyetini daha da artırmak için çabalarken kullandığı propaganda araçları ve yıldırma taktikleri, birçoklarına Mao dönemini hatırlatıyor.
City University of New York’tan siyaset bilimi profesörü Ming Xia’ya göre, “Şi’nin cini şişeden çıkarıp halk ayaklanmasına yol açmaya niyeti yok. O hiçbir zaman Mao gibi devrimci olmadı. Ama bu, halkın öfkesini manipüle etmeyeceği ve bu öfkeyi siyasi hasımlarına yönlendirmeyeceği anlamına gelmiyor. Şi ordu, propaganda ve bürokrasi üzerinde tam bir kontrol sağlamış durumda ve Mao’nun stratejisini daha küçük ölçekte uyguluyor. Belli yetkilileri, iş insanlarını, kanaat önderlerini ve popüler yıldızları hedef alarak halkın ruh halini başarıyla manipüle ediyor.”
Alibaba ve rakibi hedefte
Şi,“ortak refahı” sağlamayı ve ABD başta olmak üzere Batı’ya kafa tutmayı görev saydığını açıkça söylüyor. Her şeyi ulusal güvenlik perspektifinden görme eğilimi, 10 aylık bir harekatı beraberinde getirdi. Siyasi harekat geçen kasım ayında, Jack Ma’ya ait internet devi Ant Group’un 37 milyar dolarlık halka arzının iptaliyle başladı. Ardından yine Ma’ya ait olan e-ticaret platformu Alibaba ve ülkenin en büyük paylaşımlı yolculuk operatörü Didi Chuxing kapana kıstırıldı. Didi Chuxing şu anda veri güvenliği uygulamaları gerekçesiyle soruşturma altında.
Şi’nin “derin devriminin” son hamlesi ise 17 Ağustos’ta geldi. Partinin normalde teknokrasiye dair mevzuat ve politikalarla ilgilenen mali ve ekonomik işler komitesi, “herkes için ortak refah” sağlamak adına “aşırı yüksek gelirleri düzenlemek” gerektiğini ilan etti. Hemen her önemli parti organı gibi bu komitenin başkanı da Şi.
Parti yönetimi ağustos ayında genellikle deniz kıyısındaki Beidaihe tatil beldesine çekilir ve Pekin sakinleşir. Ama komitenin açıklaması bu sene yaz sonu sükunetini bozdu. Çin’in önde gelen özel sektör girişimcileri haberlere dikkat kesildi; önde gelen devlet yetkilileri, Şi’nin “yoksullara yardım etmek uğruna zenginleri öldürmeyeceği” konusunda iş dünyasını teskin etmeye çalışsa da özel sektörün önde gelenleri hayır kurumlarına ve sosyal yardım kuruluşlarına milyarlarca dolar bağışlama sözü verdiler.
Hem Alibaba hem de en büyük rakibi olan, Pony Ma’ya ait Tencent Grubu, ortak refah girişimine 100’er milyar yuan (15.5 milyar dolar) bağışlama sözü verdi.
“Kuruluş ilkelerine dönüş”
Resmi haber ajansı Xihnua tarafından yayınlanan bir yazıda, “Ortak refah ile eşitlikçilik aynı şey değil” ifadesi kullanıldı. “Bu, bir kısım Batı medyasının iddia ettiği gibi zenginleri soymak anlamına gelmiyor.”
Ancak bu gibi güvencelere itimat etmek kolay değil çünkü Vergi İdaresi, Halk Yüksek Mahkemesi ve İskan Bakanlığı gibi kurumlar harekete geçti bile. Son 15 günde Vergi İdaresi vergi kaçıranlara göz açtırmayacağını söyledi. Popüler sanatçılar vergi cezalarına maruz kaldı. Yüksek Mahkeme özel sektördeki birçok şirkette uygulanan haftada 72 saat mesai süresinin kanunsuz olduğunu ilan etti. İskan Bakanlığı yıllık konut kira artışlarını yüzde 5 ile sınırlı tutacağını duyurdu.
Li olay yaratan paylaşımında, bu son “düzeltme hamleleri” ile Ant’ın halka arzının iptali, nisan ayında tekelcilik iddiasıyla Alibaba’ya verilen 2.8 milyar dolarlık para cezası ve Haziran’da New York Borsası’na girerek devlet yetkililerini kızdıran Didi Chuxing aleyhine açılan soruşturma arasında açık bir bağlantı olduğunu söylüyor. Li’ye göre, “Bu, partinin en baştaki emellerine geri dönüş niteliğinde. Sermaye piyasası bundan böyle sermayedarlar için bir gecede zengin olacakları bir cennet olmayacak. Kültür endüstrisi de artık muhallebi çocuğu yıldızlar için bir cennet olmaktan çıkacak ve halk Batı kültürüne tapınmayı bırakacak.”
Mao’dan güçlü
Bugün Şi’nin yürütme yetkisi, Mao’nun Kültür Devrimi öncesindeki gücüne kıyasla çok daha fazla. Bu kez taarruza geçen taraf partinin kendisi. Ma ve diğer önde gelen teknoloji girişimcileri, eğitim sektöründen video oyunlara kadar tüm sektörler, hatta Zheng ve Gao gibi kamuya mal olmuş kişiler saldırı altında. Parti devletinin tekelinde bulunan şiddet hiç bu kadar güçlü olmamıştı.
Gözde vatansever yorumcu Ren Yi, kültür devrimi ile yapılan kıyaslamaların “saçmalıktan ibaret” olduğunu söylüyor. “Kültür Devrimi hükümeti devirmek için Mao tarafından başlatılan bir kitle hareketiydi” diyor. “Bütün bürokratik sistemi hedef alıyordu… Siz hiç Şi’nin Pekin Üniversitesi’ne gidip de öğrencileri hükümete saldırmaya çağırdığını gördünüz mü?”
“Trump değil, Sanders gibi”
Ren’e göre Kültür Devrimi’ni anımsatan kişi
Şi değil, Donald Trump. Trump geçen yıl destekçilerinden ABD’deki başkanlık seçimlerinin sonuçlarını kabul etmemelerini isteyerek Kongre baskınına yol açmıştı. Ren gibi, Şi’nin birçok destekçisi son dönemdeki siyasi harekatın özü itibarıyla iyi niyetli ve geç kalmış bir hamle olduğunu iddia ediyor. Hatta bu hamle ile ABD’deki Demokrat meclis üyeleri Bernie Sanders veya Alexandria Ocasio-Cortez’in ortaya koyduğu ekonomik popülizm arasında ciddi ortak noktalar görüyorlar. Onlara göre, Şi belli çıkar gruplarına tanınan ayrıcalıkların kamu yararının aleyhinde olduğunu düşünüyor ve bunları dizginlemeye kararlı. Dolayısıyla halkın Şi yönetimini acımasız yöntemlerine göre değil esas amacına göre değerlendirmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu amaçlar arasında Çin’in orta sınıfının geçim masraflarını düşürmek ve ülkenin teknoloji devlerinin tekelleşmiş gücünü kontrol altına almak da var.
2022 yılının sonunda partinin 20. kongresi yapılacak; tarihte ilk kez üç dönem başkanlık yapmak isteyen Şi, bugünlerde vites artırıyor.
1911 yılında Çing Hanedanı’nın çöküşünden bu yana ülkede sadece iki kez barışçıl iktidar devri yaşandı ve bunların ikisi de komünist dönemde görüldü. İlki 2002 yılında Jiang Zemin ile Hu Cintao, ikincisi ise 2012’de Hu ile Şi arasında gerçekleşti. Ancak 2017 yılında Şi, ikinci görev döneminin başlamasından kısa süre önce, partinin politbürosunda yer alan en genç iki üyeyi tasfiye etti veya kızağa çekti, böylece ortada net bir halef kalmadı. Ertesi yıl başkanlık için belirlenmiş iki dönem sınırını kaldırdı ve 2022 yılında emekliye ayrılmaya niyeti olmadığını açıkça belli etti. Bu açıdan bakınca, Şi’nin “ortak refah” kampanyası 2027’ye kadarki siyasi önceliklerine dair bir uyarı olabilir; 2027 yılında Şi 73 yaşında olacak ve belki de dördüncü bir dönem isteyecek.
© The Financial Times