Almanya’nın yeni lideri soğukluğu ve soğukkanlılığı ile pek çok siyasetçiden ayrışıyor. Seçim kampanyası sırasında yaşadığı dönüşümle partisini zirveye taşıdı. Türklerle yakın iletişim kuran lider, çok sayıda Hamburglu Türk’ü siyasete kazandırmakla da tanınıyor
Halit Çelikbudak
Almanya’da 26 Eylül’de yapılan seçimde siyasi topografya değişti. 16 yıllık Şansölye Angela Merkel dönemi sona erdi. Şimdi şansölye koltuğuna Sosyal Demokrat Olaf Scholz oturacak. Almanya’yı, Avrupa Birliği’ni ve belki de dünyanın geleceğini etkileyen kararların altına imzayı o atacak. Sosyal Demokrat Parti, Hür Demokratik Parti ve Yeşiller arasında “İlerleme için daha fazla cesaret. Özgürlük, adalet ve sürdürülebilirlik için ittifak” başlıklı koalisyon anlaşması imzalandı. Anlaşma, partilerce onaylandıktan sonra Olaf Scholz muhtemelen 6-9 Aralık arasında mecliste yapılacak oylama ile şansölyeliğe seçilecek. Ardından bakanlar kurulunun cumhurbaşkanı tarafından atanmasıyla mecliste yemin töreni yapılacak.
Anka kuşu gibi
Peki, Olaf Scholz nasıl bir siyasetçi? Yirmi yılı aşkın bir süredir Alman siyasetinde tanıdık bir yüz. İçe dönük, pragmatik, her zaman sadece gerekli olduğu kadar konuşan bir figür. Sosyal Demokrat Parti’deki kariyeri de çelişkiler yumağı gibi. İnişli çıkışlı bir siyasal yaşamı var. Parti kongrelerinde çeşitli görevlere aday olunca genellikle en kötü sonuçları o alıyordu. Ama her yenilgi sonrası adeta bir anka kuşu gibi yeniden doğuyordu. Kariyer basamaklarını sessizce tırmanmayı başarıyordu. 2018’de Angela Merkel kabinesinde maliye bakanlığı ve başbakan yardımcılığı yaptı. Salgında işletmelerin ayakta kalmasına yardımcı olmak için hükümetin oluşturduğu 750 milyar euro'luk acil finansman paketini yönetti. Daha önce de Sosyal Demokrat Parti Genel Sekreteri, Çalışma Bakanı (2007-2009), İçişleri Senatörü (Mayıs-Ekim 2001), Hamburg Eyaleti Başbakanı (2011-2018) olarak görev yaptı. Scholz, tekstil sektöründe çalışan bir anne-babanın çocuğu olarak 14 Haziran 1958’de doğdu. Hamburg Üniversitesi’nde hukuk eğitimi gördü. Öğrenci olarak partiye üye olduğu 17 yaşından beri de siyasetin içinde. 1982–1988 arasında partinin gençlik örgütü olan Genç Sosyalistler’in başkanlığını yaptı. 1987–1989 arasında da Uluslararası Sosyalist Gençlik Birliği ikinci başkanıydı. 1980’lerin sonlarından itibaren ise iş hukuku alanında avukatlık yaptı.
"Scholzomat"
1980’lerden beri beraber yaşadığı Britta Ernst ile 1998’de evlenen Scholz koşu, kürek çekmek, yürüyüş gibi sporları yapıyor. Eşi de 2017’den beri Berlin’in komşusu Brandenburg Eyaleti Eğitim Bakanı. Olaf Scholz’un 2017’de yayınlanan Umudun Ülkesi (Hoffnungsland) adlı bir kitabı var. Karizmatik bir siyasetçi değil. Duygularını dışa vurmuyor. Haftalık Die Zeit gazetesi 2003’te kendisine “Scholz” ile “Otomat” kelimelerinin birleştirerek duygusuz otomat “Scholzomat” lakabını takmıştı. Teknokratik ifadeleri sürekli tekrarlayıp adeta bir makine gibi konuşuyordu. Kendisi ise “Verilmesi gereken mesajları veriyorum” diyordu, bu lakap için. Scholz, 2019’da sosyal demokrat partinin genel başkanlığına aday olmuştu. Seçilemedi. Partinin muhafazakar kanadında sayılabilecek Olaf Scholz'un yerine sol kanattan iki eşbaşkan seçildi. Bu partideki ilk yenilgisi değildi. 2004’te de parti genel sekreterliğinden istifa etmek zorunda kalmıştı. 2002-2004 arasında hazırlanan, işçi haklarını önemli ölçüde budayan iş gücü piyasası reformuyla parti içinde önemli bir direnişe yol açmıştı. Bunun üzerine istifa eden Olaf Scholz, bu konuda kendi duygularıyla hareket etmediğini öne sürmüştü. Dönemin şansölyesi ve parti genel başkanı Gerhard Schröder ile bir parti neferi gibi hareket ettiğini söylemişti. Reformların içerdiği sosyal kısıtlamalar partiyi bölünmeye kadar götürmüş, sendikalara yakın duran sol kanattan bir kesim ayrılarak Sol Parti’yi kurmuştu. Partinin lideri olarak istenmeyen Olaf Scholz seçimden 13 ay önce sürpriz şekilde partinin şansölye adayı olarak gösterildi. Seçim öncesi uzun bir süreydi. Yıpranma riski vardı. Sosyal demokratlar önceki dört seçimde tarihlerinin en kötü sonuçlarını almışlardı. Hatta Mayıs 2021’de yüzde 14’lere kadar gerilemişlerdi. Krizdeki sosyal Demokratlar yıllardır işçi sınıfındaki geleneksel seçmenlerini sol veya sağ uçlara, genç şehirli seçmenleri ise Yeşillere kaptırmışlardı. Partinin Scholz'u zaten ondan kurtulmak için aday gösterdiği öne sürülüyordu. Ama o yine yılmadı. “Almanya’nın başbakanı olmak istiyorum. Beni istiyorsanız sosyal demokrat partiye oy verin” diyerek yollara düştü. Almanya'yı turlarken insanların onu tanımakta zorlandığı söyleniyordu. İçine dönük hali gitmiş, duygusal, arkadaş canlısı bir görünüm sergiliyordu. Akıllara yatmayan bir işi başararak can çekişen merkez sol Sosyal Demokrat Parti’yi zafere taşıdı. Seçmenleri, değişimin değil istikrarın ve sürekliliğin temsilcisi olacağına inandırdı. Kampanyasını asgari ücreti yükseltmek, sanayiyi güçlendirmek ve iklim değişikliğiyle mücadele etmek gibi ana akım siyasetler üzerine kurdu. Merkez sağın 16 yıllık iktidarının getirdiği bıkkınlık, değişim arzusu da bunlara eklendi. Sosyal Demokrat Parti'nin 26 Eylül’deki seçimi önde tamamlamasında en büyük pay onun olduğu üzerinde herkes hemfikir.
Biden karşılaştırması
1970’lerin ateşli sosyalisti olan Scholl, bugün partisinin sağında yer alıyor. Onu zaman zaman ABD Başkanı Joe Biden ile karşılaştıranlar da var. Partisinin seçimde aniden canlanması büyük ölçüde kişisel popülaritesine dayanmasını örnek gösteriyorlar. Ama Scholz’un popülaritesinin sosyal demokratların derin sorunlarını çözmediği de hatırlatılıyor. 63 yaşındaki Scholz, ilk kez 1998’de Hamburg-Altona ilçesinden milletvekili seçilmişti. Altona'da çok sayıda Türk ve Türk kökenli de yaşıyor. Türklerle yakın iletişim içinde olduğu, çok sayıda Hamburglu Türk’ü siyasete kazandırdığı biliniyor.
Vejetaryen Tarım Bakanı Özdemir
Türkiye kökenli siyasetçi Cem Özdemir’in Almanya’da yeni hükümetin tarım bakanı olması çok tartışıldı. Bazı çiftçi örgütleri, bakanlığa bir vejetaryenin getirilmesine tepki gösterdi. Alman hükümetinin vaatlerinden biri marihuanayı yasallaştırarak devlet kontrolü altına almak. Özdemir de bu politikanın önemli destekçilerinden. Yeşillerin önde gelen politikacılarından olan Özdemir’in 2015 yılında yayınladığı bir sosyal medya videosunda arka planda esrar yapımında kullanılan kenevir bitkisi görünmüş, süreç milletvekilliği dokunulmazlığının düşürülmesine kadar ilerlemişti. Deutsche Welle ise Özdemir ile ilgili haberinde “patates kabinesi” tartışmasına değindi. Alman siyasetinde bu terim, “doğuştan Alman olanlar” için kullanılıyor. Özdemir gibi isimler sayesinde Almanya’da “patates kabinesi” kurulmamış oldu.