Tek yol fosil yakıtları hiç çıkarmamak gerisi teferruat

George Monbiot, The Guardian’a yazdığı analizde fosil yakıtlara hemen son verilirse dünyanın kurtulma şansının yüzde 50’nin üzerine çıkılabileceğini vurguladı

İklimdeki kötüye gidişi önlemek birçok açıdan epey çetrefilli bir konu. Ama bir bakıma çok da basit: Fosil yakıtlara el sürmememiz gerekiyor. Aksi halde, bu hafta Glasgow’da tanık olduğumuz tüm yaygara ve nutukların, ortaya atılan ölçüsüz vaatlerin ve ayrıntılı mekanizmaların hiçbir anlamı olmayacak.  Nature dergisindeki yeni bir çalışmaya göre, küresel ısınmanın 1.5 dereceyi aşmaması ihtimalini yüzde 50’de tutmak için, bilinen kömür rezervlerinin yüzde 89’unu, petrol rezervlerinin yüzde 58’ini ve fosil metan (“doğalgaz”) rezervlerinin yüzde 59’unu bir kenara bırakmamız gerekiyor. Olasılığı yüzde 50’nin üzerine çıkarmak istiyorsak neredeyse hiçbirine dokunmamamız lazım.  Büyük rezervlere sahip çoğu hükümet aksi yönde gitmekte kararlı görünüyor. BM ve akademik araştırmacılar tarafından hazırlanan son üretim boşluğu raporunun gösterdiği üzere, politikalarda hızlı ve keskin bir değişim olmazsa önümüzdeki yirmi yılda kömürün kısmen azalması, petrol ve gaz üretiminin ise artmaya devam etmesi bekleniyor. 2030’a kadar hükümetler Paris İklim Anlaşması’ndaki taahhüt (“sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme göre 1.5 dereceyle sınırlı tutmak”) uyarınca izin verilen rakamdan yüzde 110 daha fazla fosil yakıt çıkarmayı planlıyor. Dönüşüme öncülük etme iddiasındaki uluslar bile sondaj çalışmalarını sürdürme niyetinde. ABD’de Joe Biden hazine arazilerindeki ve açık sulardaki petrol ve gaz yatırımlarına yönelik yeni kira sözleşmelerini durdurma sözü verdi. Ancak Biden yönetimine 14 Cumhuriyetçi eyalet tarafından dava açıldı. İklim savunucuları Biden’ın dediğini yapması için elinde daha birçok enstrüman olduğunu iddia etse de, ABD Başkanı hemen geri adım attı ve hükümet Alaska sularında ve Meksika Körfezi’nde sondaj hakkı için ihale sürecini başlattı. Cumhuriyetçiler yararlanmak için tam da böyle bir zaaf bekliyordu.  Almanya 2038’e kadar kömür üretimini aşamalı olarak bitirme sözü verdi (bu arada bu da çok geç bir tarih). Ancak yeni kömür yatakları geliştirmeyi sürdürüyor. Örneğin Kuzey Ren-Vestfalya bölgesinde kalın bir linyit – en zararlı kömür – damarı üzerinde bulunan Lützerath köyü, şu anda yıkım halinde. Ama Almanya kendi koyduğu kurala uyacaksa, madenin tam kirletme düzeyine ulaşmadan çalışmayı bırakması gerekecek. Yani ya evler ve ormanlar yok yere tahrip ediliyor, ya da Alman hükümetinin verdiği sözü tutmaya niyeti yok.  İngiltere’de ise hükümet petrol ve gaz kaynaklı “ekonomik toparlanmayı maksimize etme” planında ısrarcı. Geçen yıl açık denizdeki rezervlere dönük keşif çalışmaları için 113 yeni lisans verildi. Amaç, ülkede kullanıma hazır fosil yakıt miktarını en az iki katına çıkarmak. Yeni kömür madenleri, petrol ve doğalgaz sahaları gibi somut gerçeklerle kıyaslayınca, bu hafta Glasgow’da gerçekleşen her konuşma, verilen her söz ve yapılan her hareket adeta bir köpükten ibaret. Esas olan madencilik ve sondaj; gerisi dikkat dağıtmaktan başka işe yaramıyor.

Reklamlar güzel ama…

Ama dikkat dağıtmak da büyük bir iş. Petrol şirketleri bizi yeşil enerjiye geçtiklerine ikna etmek için reklam, ilan ve filmlere milyonlarca dolar harcıyor. Ama Uluslararası Enerji Ajansı’nın konu hakkındaki son raporuna göre, 2020 yılında “petrol ve gaz sektöründeki temiz enerji yatırımları, toplam sermaye harcamalarının sadece yüzde 1’ini oluşturuyor.” 2015 yılındaki Paris İklim Anlaşması’ndan bu yana dünyanın en büyük 60 bankası fosil yakıtlara 3.8 trilyon dolar para döktü. Zengin ülkelerdeki insanlar iklimdeki kötüye gidişten Hindistan ve Çin’i suçlama eğiliminde; bu ülkeler gerçekten de yeni santraller kurmaya devam ediyor. Ama araştırmacıların denek olarak seçtiği Asya’daki kömür santrallerinin “söz verilmiş emisyonlarının” yaklaşık yüzde 40’ından, Avrupa ve ABD’deki bankalar ve yatırımcılar sorumlu tutulabilir. Eğer suç, bireylerin milliyetine göre oranlanacak olursa – paranın serbestçe dolaştığı ve gücün sınırları aşacak şekilde kullanıldığı bir dünyada elbette mantıksız bir yaklaşım – bu işle bir ilgimiz olmadığını söyleyemeyiz. 

Her projede kamu parası harcanıyor 

Yeryüzünde kamunun parasıyla kolaylaştırılmamış tek bir fosil yakıt projesi bile bulmak zor. IMF’ye göre 2020 yılında hükümetler fosil yakıt sektörüne doğrudan sübvansiyonlara 450 milyar dolar harcadı. IMF sektörün bize dayattığı diğer maliyetlerin – kirlilik, yıkım ve iklim kaosu – ise 5.5 trilyon dolar civarında olduğunu belirtiyor. Ama ben bu rakamları anlamsız buluyorum: İnsan yaşamının ve ekosistem yıkımının dolar cinsinden karşılığı yok; sistematik çevresel çöküş ihtimalinin maliyetinden hiç bahsetmiyorum. Yeni bir çalışmaya göre, bugünkü her beş ölümden biri, fosil yakıtların yarattığı kirlilikten kaynaklanıyor. Kamu finans kuruluşları kömür, petrol ve gaza para dökmeye devam ediyor: Son üç yılda G20 hükümetleri ve çok uluslu kalkınma bankalarının fosil yakıtların uluslararası finansmanına harcadığı para, yenilenebilir enerjiye harcanan paranın iki buçuk katı. Bir hesaba göre, dünyadaki kömür santrallerinin yüzde 93’ü, özel hükümet sözleşmeleri ve rekabetçi olmayan tarifeler aracılığıyla piyasa güçlerinden korunuyor. İngiltere petrol sondajı yapan şirketlere uyguladığı petrol gelir vergisini sıfıra indirmiş durumda. Sonuç olarak, petrol sahalarımız hazineye kârdan çok zarar getirebilir. O zaman böyle yapmanın anlamı ne? 161 milyar dolara dünyadaki tüm kömür santrallerinin yasal haklarını satın alıp bunları kapatmak mümkün. Hükümetlerin fosil yakıtları desteklemek için harcadığı parayı düşününce, bu çok küçük bir rakam. 

Bir avuç dolar için 

Ulus devletler ile fosil yakıt sektörü arasındaki ilişki her şeyiyle kokuşmuş, aptalca ve yıkıcı. Hükümetler sırf bu kirlilik kaynağı sektör kazanç sağlasın ve gücü elinde bulunduran çok az sayıdaki insana kâr dağıtabilsin diye bizi felakete sürüklüyor.  Fosil yakıtları ikame edecek teknolojiye sahibiz. Bir sürü paramız var ama şu anda bu parayı dünyadaki yaşamı mahvetmek için etrafa saçıyoruz. Bütün hükümetler istese, geçiş süreci sadece birkaç ay içinde gerçekleşebilir. Önümüzdeki tek engel, köklü sektörlerin ve bunlardan yarar sağlayan insanların iktidarı. Bu iktidarı tahtından indirmek gerekiyor. Glasgow’daki karmaşık hesaplar ve abartılı, dikkat dağıtıcı davranışlar aslında tek bir amaca yönelik: İktidar sahipleri bu dönüşüme destek değil köstek olmak istiyor.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız