Ufukta Washington’la yeni başlangıç yok

Türk-Amerikan ilişkileri konusunda New York Times, Washington Post ve Foreign Policy için yazan Orta Doğu uzmanı Nicholas Danforth, Biden dönemi başlarken iki başkentte hakim havayı Oksijen için kaleme aldı

Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ABD-Türkiye ilişkileri konusunda “Biz samimi çaba sarf edeceğiz, aynı yaklaşımı Biden yönetiminden de bekliyoruz” demişti. Belli ki Biden yönetimi de aynı bakış açısını paylaşıyor. Washington, Türkiye ile bağlarını güçlendirmekten memnun olacak, ama onlar da Ankara’nın aynı yönde samimi çaba göstermesini bekliyor.  İlişkileri düzeltmeye dönük bu karşılıklı tutum S-400 konusunda iyiden iyiye belirgin hale geldi. Türk yetkililere göre, Washington yaptırım uygulamazsa sorunu çözmek kolay. Amerikalı yetkililer ise Türkiye’nin S-400’leri iade etmesi veya kullanmaması halinde bir çözüm bulunacağından eminler. ABD-Türkiye ilişkilerine dair son 5 yılda fark ettiğim bir kalıp var: Her seferinde Washington “Ankara A, B, C şartlarımızı yerine getirmezse bizi kaybeder ve sonuçlarına katlanır” diyerek gözdağı veriyor. Buna karşılık Türk tarafı da “Washington X, Y ve Z şartlarımızı yerine getirmezse bizi kaybeder ve sonuçlarına katlanır” diye karşılık veriyor.  Her iki tarafın da haklı olduğu artık anlaşılmış olmalı. Açık olan bir nokta daha var: İki taraf da karşısındakinin beklentilerini ya yerine getirmiyor ya da getirmek istemiyor.  ”Biden yönetimindeki birçok kişi, Ankara’da değişime dair bir emare olmadığı takdirde Türkiye ile başa çıkmanın en iyi yolunun daha sert tedbirler olduğu kanaatiyle göreve geliyor. Nitekim, yeni Dışişleri Bakanı Tony Blinken, 19 Ocak’ta Kongre’de, “[Türkiye] gerçek bir müttefik gibi davranmıyor ve bu durum bizim için ciddi güçlük teşkil ediyor” dedi. S-400 konusuna özel olarak değindi, “stratejik ortak olarak anılan bir ülkenin fiilen Rusya’nın izinden gitmesinin kabul edilemez” olduğunu söyledi. Yeni bakan sözlerini şöyle tamamladı: “Yürürlükteki yaptırımların etki gücüne bakıp daha fazlasının gerekip gerekmediğine karar vereceğiz.”

Ankara adım atmıyor

Son dönemde yeni bir başlangıçtan bahsediliyor, fakat Türk hükümeti Washington’daki karar vericileri samimiyetine ikna edecek somut adımların hiçbirini atmış değil. Örneğin geçen sonbahardaki iyimser ortamda, Osman Kavala’yı serbest bırakmanın Ankara için yeni başlangıç konusundaki ciddiyetini Washington’a göstermek adına ciddi bir fırsat olacağını yazmıştım. Ancak bu yazıdan hemen sonra Amerika’dan “Bu kadarı yeter mi? Demirtaş ne olacak? Tutuklanan ABD Dışişleri Bakanlığı personeli ne olacak?” gibi eleştiriler aldım. Üstelik bunlar Demokratlar’dan gelen tepkilerdi. Öte yandan ulusal güvenlik camiasından bazı kişiler, “Bunlar iyi güzel, peki S-400’ler ne olacak? Doğu Akdeniz ne olacak?” diye soruyorlardı.  Sonrasında, Erdoğan çıkıp Osman Kavala’yı serbest bırakmak gibi bir niyeti olmadığını söyledi.  Türk yorumcular da aynı şekilde hayal kırıklığına uğramış görünüyor. Daily Sabah’tan bir köşe yazarı, “Türk yetkililerin çeşitli beyanlarla yeni ABD yönetimine zeytin dalı uzattığını”, ancak Brett McGurk’ün göreve getirilmesiyle bu çabaların boşa çıkarıldığını yazdı. 

Samimi diyalog şart

İki taraf da suçun kimde olduğunu tartışmaya devam ededursun, ikili ilişkilerin bir süre daha kötü gideceğini kabullenmeli. Yeni bir başlangıcın ufukta göründüğü yanılsamasını ne kadar çabuk atlatırsak, bugün var olan farklılıkların derinliğini de o denli hızlı kavrayabiliriz. Böylece samimi bir diyalog kurulabilir.   Bu aşamada, ilişkilerin daha da kötüye gitmesini önlemek başlı başına kazanım olacaktır. Ankara’yı Washington’ın Doğu Akdeniz ve Ortadoğu’daki diğer ortaklarıyla karşı karşıya getiren bölgesel fay hatlarının derinleştiği bu dönemde, söz konusu tutum özellikle önem taşıyor. Eninde sonunda iki ülke ilişkileri iyileştirme becerisini gösterecektir.

Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız