Bülent Eczacıbaşı: Yatırımcı teşviğe değil istikrar ve iklime bakıyor

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, yatırım ikliminin olmazsa olmaz koşulunun istikrar olduğunu belirterek “Yatırımcıları davet ederken, vergi indirimleri ya da teşviklerle değil, eğitilmiş insan gücümüzle, tutarlı politikalarımızla ve hukuk sistemimizle cezbetmeliyiz” dedi

Bülent Eczacıbaşı, Bilecik’te Eczacıbaşı Yapı Gereçleri fabrika açılışı öncesinde bir grup gazeteciye gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu: 

"Yabancı yatırımcılar yatırım ikliminden etkilenir" 

Yatırım iklimi sözünü çok severim. İklimi kısa sürede değiştiremiyorsunuz. Bunu değiştirmek için çok şey yapmak, orta vadeyi hedef almak gerekiyor. Yabancı yatırımcılar, hava durumuna ilişkin tahminlerden değil, yatırım iklimine ilişkin niyetlerden ve işaretlerden etkilenir. İstikrar 6 ayda istenilen noktaya gelmeyecek, belki 2-3 yılda gelecek. Yatırımcıların sorunlarını çözmeyi hedeflemek doğru yaklaşımdır. Çünkü, kısa vadeli hedef ve teşviklerle yatırımcıyı çekmek mümkün değil.

“Yatırım iklimi neden çok önemli?”

Yabancı yatırımcı bir ülkede ne arıyor? Tutarlı politikalar arıyor. Eğitilmiş insan gücü arıyor. Hukuk arıyor. Ama, genelde teşvik aramıyor. Yani işin kökü sağlamsa, teşvik üçüncü dördüncü sırada. Bedelsiz arsa vermek, vergi muafiyeti sağlamak gibi teşvikler elbette anlamlı… Ama bunlar yatırım kararında çok etkili değil. Geleceğe yönelik güven ortamının sağlanması hepsinden önemli.

Başbakanlarımıza, bakanlarımıza bunları söyleyen yabancı yatırımcılarla çok defalar birlikte oldum. Bu yatırımcıları davet ederken, vergi indirimleri ya da teşviklerle değil, eğitilmiş insan gücümüzle, tutarlı politikalarımızla ve hukuk sistemimizle cezbetmeliyiz.

Yatırım ikliminin oluşmasına doğru bir sürece girdi mi Türkiye?

Yatırım ikliminin olmazsa olmaz koşulu istikrar. Düşük enflasyon. Bizim enflasyonu mutlaka indirmemiz lazım. Dünyada da aynı sorun yok mu? Var. Bu sorunun üstesinden daha kısa sürede gelen ekonomiler, rekabette avantaj sağlayacak.

Rekabeti reddeden sistemlerin çöktüğünü gördük. Rekabete dayalı yeni bir tür kapitalizme doğru gitmek lazım. Bunun adı Paydaş kapitalizmi… Henüz olgunlaşmış değil. Serbest girişim bu yapı içinde çok önemli bir yere sahip. Geleceğimizde de çok büyük rol oynayacak. Paydaş kapitalizmini benimseyen girişimler sadece hissedarlarına karşı değil, topluma, müşterisine, çalışanına, tedarikçisine, çevreye, ülkesine ve dünyanın yarınına karşı sorumlu… Hissedar kapitalizmi bütün dünyaya hükmetti. Ama şimdi bu değişiyor. Değer zincirleri de yeni düzenlemeler de buna göre şekillenecek görünüyor.

"Finansmana erişim iyiye doğru gidiyor"

Dengelerin kaydığı bir dönemde finansman konusu oldukça zorlaştı. Şirketler için finansmana ulaşmak bir dönem neredeyse imkânsız hale geldi. Hala normalleşmeyi bekleyen bir konu bu. Ekonomideki dengeler ile yakından ilgili. Bugün bir iyileşme var tabi. Yerleşik, güvenilir şirketler için de böyle. Bir anda düzelmesini beklememek lazım ama bence olumlu yönde gidiyor. Örneğin, bugün bizim gibi kuruluşlar çok düşük borçluluk oranı ile çalışmaya gayret ediyor. Anlamlı bir şey değil ama mecburen böyle yapmak durumundayız. Şirketler normal düzen içinde borçtan yararlanırlar. Sen şimdi o kaldıraçtan yararlanamıyorsan, ama başka bir ülkedeki rakibin yararlanıyorsa, dezavantajın var demektir. Biz sadece Türkiye’de faaliyet gösteren bir kuruluş değiliz. Yurt dışında rakiplerimizin bu kaldıraçtan yararlandığını görüyoruz. Yatırımlarda en azından birkaç sene vade ile borçlanma imkânı girişimcilere önemli bir avantaj yaratıyor.

"6 ay sonra değil, 3 yıl sonra düzelecek demek gerçekçi"

Bakan Mehmet Şimşek, '3 yıldan önce enflasyonda ciddi bir düşüş beklemeyin' diyor. Bunu gerçekçi ve doğru buluyorum. '6 ay sonra bu iş hallolacak' deseydi inandırıcılığı sorgulanabilirdi. Gerçekçi tahminler zarar vermez, yarar sağlar. İlk başta moral bozucu gibi gelse de çözüme katkı sağlar. Bize 6 ay sonra düzelecek demek, moral vermez, 3 yıl sonra düzelecek demek moral verir.

"Şimşek'in New York'taki toplantısından moralle ayrıldım"


New York'ta Mehmet Şimşek'in yabancı yatırımcılarla olan toplantısına ben de katıldım. Şimşek, son derece samimi bir sunum yaptı. Bu samimi ton, yabancıları son derece etkiliyor. Niye şimdiye kadar böyle yaptınız, diyenler oldu. Bundan sonra düzeleceğine nasıl güveniyorsunuz, diyenler de vardı. Mehmet Şimşek bunlara çok güzel ve tutarlı cevaplar verdi. Neticede çok olumlu bir toplantı oldu. Ben oradan moralle ayrıldım. Türkiye'ye yabancı yatırımcılardan bir anda para yağacak demek elbette mümkün değil ama faydalı bir toplantıydı.

“Avrupa durdu diye duramayız”

Her zaman şikâyet edilecek konular vardır. Hayat böyledir. Sıkıntısız bir dönem hiç olmadı dünyada. Biz bunlardan bağımsız olarak üretmeye devam ediyoruz. Avrupa’daki pazar daralması pek çok ihracatçı gibi bizi de etkiledi. Daha önce 2008’de bunu yaşamıştık. Şimdi de yaşıyoruz. Önce Türkiye’de güçlenip ardından da Avrupa pazarında büyüme stratejisi izlediğimiz için kriz zamanlarında yatırım yapmaya devam etmenin faydasını görüyoruz. Başka pazarlara da yöneleceğiz. Karşılaşılan sınamalardan bağımsız olarak, üretimi sürekli artırmak istiyoruz.

Ortadoğu ve Orta Asya bölgesinde yatırım planlarımız var. Bu bölgelerde büyümeyi planlıyoruz. Çeşitli ortaklıklarla pazarın içinde olan pazarı bilen firmalarla iş birliği yapabiliriz.

“Dünyanın en büyük seramik tesislerinden biri olduk”

Türkiye’deki seramik sağlık gereçleri üretimimizin tamamı Bozüyük’te. Yaklaşık ayrım asır önce alınan bir kararla Kartal’daki tesisimizi Bozüyük’e taşıyarak stratejik bir adım attık. Ardından da kat be kat büyüdük. 1970’li yıllarda yatırım yeri olarak Bozüyük’ü tercih etmemizin sebebi; hammadde, pazar ve insan kaynağına yakınlıktı. Açtığımız yeni fabrika ile dünyanın tek çatı altındaki en büyük seramik tesislerinden biri olduk.

“Sağlık alanında büyümeyi planladık”

İlaç üretimine yeniden başladık. Ana iş kollarımızdan sağlık alanında daha da büyümeyi planladık. Sağlık sektörü özellikle teknoloji tarafında geçmişe kıyasla oldukça gelişmiş durumda. Bu nedenle, yatırımlarımız da farklılaşıyor. Artık “start-up”lara da yatırım yapıyoruz. Çok sayıda yatırım projesi önerisi geliyor. Bu konuda bir fon da kurduk.

Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız