BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından açıklanan Küresel Gıda Fiyat Endeksi, son iki aydır yaşanan düşüşün ardından Ağustos’ta yeniden yükselişe geçti. FAO Gıda Fiyat Endeksi, Ağustos’ta aylık bazda yüzde 3.1 yükselirken, yıllık bazda yüzde 32.9 arttı. Beş alt gruptan oluşan endeksin art arda iki aylık düşüşünün ardından Ağustos’ta yeniden yükselişe geçmesinde şeker, bitkisel yağlar ve tahıl alt gruplarındaki sert yükselişler etkili oldu.
Şeker fiyatları 4,5 yılın zirvesinde
Dünyanın en büyük şeker üreticisi olan Brezilya’da yaşanan don olayı şeker fiyatlarının aylık bazda yüzde 9.6 yükselmesine neden olurken, yıllık bazdaki yükseliş ise yüzde 48.1 seviyesinde gerçekleşti. Şeker fiyatları böylece art arda beşinci aylık artışının ardından Şubat 2017’den bu yana en yüksek seviyesini kaydetti.
Yağ fiyatları frenlenemiyor
Bitkisel Yağ Fiyatları Endeksi ise palm yağındaki arz kaynaklı endişeler ve Malezya’daki stoklarda yaşanan hızlı erime sonucu tarihi yüksek seviyelere ulaştı. Palm yağının yanı sıra kolza ve ayçiçek yağında da fiyatlar yukarı taşınınca, bitkisel yağ fiyatları aylık bazda yüzde 6.7 artarken, yıllık bazda yüzde 68 yükseldi.
Tahıl fiyatlarında artış sürüyor
FAO Tahıl Fiyat Endeksi, Ağustos’ta aylık bazda yüzde 3.4 yükseldi ve yıllık bazda ise yüzde 31.1 artışa sahne oldu. Dünya buğday fiyatları, bazı büyük ihracatçı ülkelerdeki azalan hasat beklentileri nedeniyle aylık bazda yüzde 8.8 artarken yıllık bazdaki yükseliş yüzde 43.5 seviyesinde gerçekleşti. Bakliyat fiyatları da tahıl fiyatlarına paralel bir trend izliyor.
Et fiyatları yükselişte
FAO Et Fiyat Endeksi’nde Ağustos’ta aylık yüzde 0.7 gibi sınırlı bir yükseliş kaydedilirken, yıllık bazdaki yükseliş yüzde 22 seviyesinde gerçekleşti. Fiyatlardaki bu yükselişe ise Çin’den gelen güçlü alım talebinin küçükbaş ve büyükbaş et fiyatlarını desteklemesi ve Doğu Asya ile Ortadoğu’dan gelen güçlü ithalat talebinin kümes hayvanı fiyatlarını artırması neden oldu. Domuz eti fiyatları ise Çin’in alımlardaki düşüşün devam etmesi ve Avrupa’daki zayıf iç talep nedeniyle düştü.
Süt ürünlerinde sınırlı düşüş
FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi ise Ağustos’ta bir önceki aya göre yüzde 1 gerilerken, yıllık bazda ise yüzde 13.6 arttı. Endeksteki aylık düşüşte, küresel ithalat talebinin zayıflaması ve Okyanusya’da mevsimsel olarak artan ihracat olanakları etkili oldu. Küresel gıda fiyatlarındaki artışları tek bir nedene bağlamak doğru olmaz.
Fotoğrafın tamamına bakmakta fayda var. O yüzden önce küresel gıda fiyatlarının artışında öne çıkan temel gerekçeleri sıralayalım. Pandeminin patlak vermesinin ardından Mart 2020’den bu yana uluslararası ticaret dengeleri alt üst oldu. Ülkelerin önce kendi gıda güvencelerini temin etmek adına izlediği korumacı politikalar temel tarım emtiasında fiyatları yukarı taşıdı. Söz konusu hassasiyet, her ne kadar pandeminin patlak verdiği ilk dönemlerindeki kadar olmasa da ülkeler bazında örtülü bir “gıda milliyetçiliği” yaklaşımı halen devam ediyor. O yüzden küresel ticarette daha sık karşılaşmaya başladığımız ihracat kısıtlamaları, kotalar ve ek vergi hamleleri hala geçerliliğini koruyor.
Global navlun fiyatları ve lojistikte yaşanan riskler de bir başka faktör. Bir yandan navlun maliyetleri pandemi öncesine göre 5-6 katına çıkarken, öte yandan konteyner bulmakta sıkıntı yaşanıyor. Buna bir de limanlarda yaşanan yoğun trafik nedeniyle yaşanan aksamalar ve gecikmelerle birlikte kaybedilen zamanı ekleyin. Hepsini üst üste koyduğunuzda karşımıza tarım emtiasının maliyetlerini yükselten bir başka etken çıkıyor Tüm bunlara küresel iklim değişikliğinin arz üzerinde yarattığı baskıları da eklemek lazım. Aynı anda dünyanın farklı bölgelerinde görülen kuraklık, don, dolu ya da aşırı yağış gibi olumsuz iklim koşullarına yönelik haberler de tarım emtia fiyatları üzerinde günlük/haftalık spekülatif etkiler yaratıyor. Pandeminin başlangıcından bu yana merkez bankalarının parasal genişleme politikaları sonucu bollaşan küresel likidite, kendisine getirisi yüksek yeni yatırım alanları aradı ve sonunda da buldu: Tarım emtiası. Böylece yatırım fonlarının tarım emtiasına artan ilgisi, fiyatları dalgalandıran ve genelde yukarıya taşıyan bir başka etken oldu.
İşin bir de talep kısmı var. Tarım emtiası ihraç eden ülkelerin korumacı politikaları kadar ithalatçı ülkelerin de yüksek talep ve stok iştahı fiyatları yukarı tırmandırıyor. Burada da en somut örnek Çin. Pekin yönetimi, son 10 yıldır kritik önemdeki tarım emtiasını istikrarlı şekilde stokluyor. Deyim yerindeyse “gıda güvencesi” meselesini dünyada en fazla ciddiye alan ülke Çin dersek yanlış olmaz. En azından ABD Tarım Bakanlığının öngörüleri buna işaret ediyor. Çin tahminlere göre, son 10 yılda buğday ve pirinç stoklarını iki kat artırırken, mısır stoklarını 4 katına çıkarttı. Bunu biraz daha somutlaştırmak adına cümleyi şöyle kuralım. Çin, şu anda dünyadaki toplam buğday stoklarının yaklaşık yüzde 50’sine, küresel pirinç stoklarının yüzde 65’ine ve tüm dünyadaki mısır stoklarının yüzde 70’ine sahip durumda. İşte bu
ortamda temel tarım ürünleri üreticisi ve ihracatçısı konumundaki ülkelerin çok sınırlı sayıda olması da dengeleri çok daha kırılgan hale getiriyor.