Ufukta iyileşme görünmüyor: Moda sektörünü 2025'te neler bekliyor?

Moda Sektörü Durum Raporu ekonomik ve coğrafi zorluklar ile müşteri değerlerindeki değişimlerle 2025'in çalkantılı geçeceğini öngörüyor. 10 maddelik özette sürdürülebilirlik, envanter mükemmelliği gibi konular öne çıkarken yöneticilerin yüzde 80’i de bu yıl sektörde herhangi bir iyileşme beklemiyor

“Moda endüstrisini çalkantılı ve belirsiz bir yıl bekliyor.” Business of Fashion ve McKinsey & Company’nin hazırladığı 2025 Moda Sektörü Durum Raporu bunu söylüyor. Rapora göre moda sektörü en iyi zamanlarında bile tahmin edilmesi zor olsa da uzun zamandır beklenen ve endişe yaratan döngüsel yavaşlamaya girdi. Bunun temel nedeni ise son dönemdeki yüksek küresel enflasyon. 

Enflasyon tüketicilerin fiyat hassasiyetlerinin giderek yükselmesine yol açtı. Bunun yanı sıra imitasyon ürünlerin artışı, iklim değişikliğinin hızlanması ve küresel ticaretteki sürekli yeniden yapılanma da tüketim algısını şekillendiren etmenler arasında yer aldı. 

Kısacası, moda endüstrisinde bir yıl önce birçok kişi tarafından öngörülen olumsuz ortam artık kendini gösterdi. Büyüme fırsatları hâlâ mevcut, ancak ekonomik belirsizlik, coğrafi farklılıklar ve değişen müşteri davranışları, bu fırsatı yakalamak için her aşamada iç içe geçmiş zorluklarla dolu bir labirentte ilerlemeyi gerektiriyor.

Büyüme yavaşlasa da devam ediyor 

Sektörün büyüme oranları, toplam gelirleri gibi sadece üst düzey verilerle değerlendirildiğinde, moda endüstrisinin 2025 yılına dair görünümü, 2024 yılına benzer şekilde yavaş bir büyümeyle devam edecek gibi görünüyor. Markaların gelir artışının tek haneli rakamlarda istikrar kazanması bekleniyor. 

BoF-McKinsey Moda Durumu İcra Anketi'ne katılan moda liderleri, geçen yılki karamsar tutumlarını devam ettiriyor. Katılımcıların yalnızca yüzde 20'si 2025'te tüketici hislerinde iyileşme beklerken, yüzde 39'u sektör koşullarının kötüleşeceğini düşünüyor.

Gelir ve kâr üzerinde etkili olan coğrafi etmenler, alışılmışın dışında önemli değişiklikler geçiriyor. Endüstri özellikle Avrupa'daki düşen enflasyondan ve artan turizmden faydalanacak; ABD’deki yüksek net varlıklı bireylerin dayanıklılığı ve Asya'daki yeni büyüme kaynakları, pandemiden hâlâ çıkmaya çalışan Çin'deki tüketici harcamalarındaki belirsizlikleri dengelemeye yardımcı olacak. Çin, bölgenin merkez üssü olmaya devam edecek; ancak ülke makroekonomik zorluklarla karşılaşırken, markalar dikkatlerini diğer Asya pazarlarına (özellikle Japonya, Kore ve Hindistan'a) kaydıracak.

Fırsatları değerlendirmek  

Araştırmaya katılan yöneticiler pazara giriş modellerini yerelleştireceklerini, fiyat aralıklarını genişleteceklerini ve değeri giderek daha fazla önemseyen müşterilerin dikkatini çekmek için marka konumlandırmaya odaklanacaklarını ifade etti. Bu eğilim, yeniden satış ve indirimli fiyat segmentlerinin genişlemesini de tetikleyecek. Bu kategorilerde yer almak istemeyen markalar ise ürünlerinin neden yüksek fiyatlı olduğunu müşterilerine kanıtlamak zorunda kalacak. 

Bunu başarmanın yollarından biri de alışveriş deneyimini iyileştirmek. Tüketiciler, dünyanın birçok yerinde pandemi öncesi seviyelerde düzeyde mağaza alışverişine geri dönüyor, ancak markalar müşterilere mağaza deneyimini neden sevdiklerini hatırlatmalı.

Akıllı e-ticaret oyuncuları, ürün keşfi için yeni yollara odaklanıyor. Daha önce birçok çevrimiçi perakendecideki sonsuz seçenek karşısında büyülenen müşteriler, şimdi istediklerini bulmanın zorluklarından şikayet ediyor. Yapay zeka destekli kürasyon, içerik ve arama, müşterilerin markaları ve ürünleri daha etkili bir şekilde keşfetmelerine yardımcı olabilir ve satın alma eğilimini artırabilir.

Markalar ayrıca hangi tüketici gruplarına yöneleceklerini yeniden değerlendiriyor. Moda endüstrisi tarihsel olarak daha genç müşterilere öncelik vermiş olsa da, 50 yaş üstü müşterilerden oluşan “Gümüş Nesil” genel nüfusun (ve moda harcamalarının) giderek artan bir oranını oluşturuyor. 2025 yılında, markalar, çoğu zaman göz ardı edilen bu müşterileri kazanarak fayda sağlayacaklar.

Tüm markalar bu dönüşümleri eşit derecede iyi gerçekleştiremiyor. Genellikle, ürünler, mağazalar ve müşteriler hakkında eberlenmiş yargılardan kurtulmuş, daha yeni, “meydan okuyan” markalar üst sıralarda yer alıyor. 

Gelecek yıl, perakendecilerin tedarik zincirerini yeniden yapılandırması ve yakın coğrafi lokasyonlarda üretimi önceliklendirmesi bekleniyor. 

İklim krizi, tedarik zincirinde ve tüketici davranışlarını yönlendirmede güçlü bir etken olmaya devam edecek. Tüketiciler, çevre dostu ürünler için ek ücret ödemeye beklenenden daha az istekli olsalar da, iklim değişikliğinin artan maliyeti ve bununla mücadele etmek için hükümetlerin aldığı önlemler, sürdürülebilirliğin öncelikler listesinde en üstte kalması gerektiği anlamına geliyor. 

Eski yöntemler artık geçerliliğini yitirdi; endüstri, farklılaşma ve büyüme için yeni bir formüle ihtiyaç duyacak. Sonuç olarak 2025 birçok marka için bir hesaplaşma zamanı. Kaotik ve hızlı değişenlerin bulunduğu bir pazarda hızlı uyum sağlayan ve çevik hareket eden markalar için fırsatlar da hâlâ var. 

Business of Fashion (BoF) ve McKinsey & Company’nin işbirliğiyle hazırlanan 2025 Moda Sektörü Durum Raporu’nda öne çıkan detaylar ve gündemi belirleyecek 10 başlık şöyle sıralanıyor: 

1. Yeniden yapılandırılmış ticaret  

Küresel ticaret, büyük ekonomilerin çeşitlenip politik açıdan daha uyumlu oldukları ülkelerden tedarik sağlamasıyla değişim geçiriyor. Moda endüstrisinde bu değişim, artan maliyetler, gelişen ticaret politikaları ve sürdürülebilirlik hedefleri nedeniyle 2025'te hızlanacak. Sonuç olarak, moda markaları Asya'daki tedarik ayak izlerini çeşitlendirmeye yönelik çabalarını artıracak ve yerel üretim için temeller atacak. Türkiye’nin Avrupa’nın en önemli üretim merkezlerinden biri olarak bu durumdan olumlu etkilenmesi bekleniyor. 

2. Asya'nın yeni büyüme motorları  

Çin'in ekonomik yavaşlaması, değişen tüketici tercihleri ve uluslararası seyahatin geri dönmesi, ülkede büyümeyi oldukça zorlu hale getiriyor. Bu durum, uluslararası moda markalarını diğer Asya pazarlarına yönlendirmekte. Hindistan, önemli odak noktalarından biri haline gelirken Japonya'nın lüks patlamasının, güçlü uluslararası ve yerel harcamalarla 2025'e kadar devam etmesi bekleniyor.

3. Yeniden keşfetmek

Moda alışverişçileri, fazla seçenek karşısında bunalmış durumda, bu da markalarla olan etkileşim ve dönüşüm oranlarını olumsuz etkiliyor. Ancak, içerik ve arama konularında yapay zeka destekli kürasyon ile desteklenen yeni bir marka ve ürün keşif çağı ufukta belirmiş durumda.

4. Gümüş nesil  

Moda markaları genellikle gençliğe odaklanmış olsa da, 2025'te sadece genç müşterilerden satışları artırmakta zorlanabilirler. 50 yaş üstü "Gümüş Nesil", küresel harcama payı yüksek olan büyüyen bir nüfusu temsil ediyor. Bu daha önce göz ardı edilen müşterilerle etkileşim kuran ve nesiller arası çekicilik yaratan markalar, ek büyüme fırsatları yakalayacak.

5. Değer değişimi  

Makroekonomik baskılar ve artan fiyatlar, moda alışverişçilerini maliyet bilincine sahip davranışları benimsemeye yöneltti. Bazı ekonomiler toparlanma belirtileri göstermeye başlasa bile bu durumun devam etmesi bekleniyor. Bu dinamik, güçlü bir uygun fiyat algısına sahip olan yeniden satış, indirimli fiyat ve taklit ürünler gibi segmentlerde büyümeyi körüklüyor. Müşterilerin harcamalarından pay almak için markaların değerini kanıtlaması gerekecek.

6. Satışların insani yüzü  

Mağaza deneyimini farklılaştırmak, yüz yüze alışveriş talebini yeniden canlandırmanın anahtarı. Markalar, mağaza personelinin potansiyellerini tam anlamıyla kullanmalarını sağlayarak bunu başarabilir, zira satış görevlileri müşterilerle bağlantı kurmada merkezî ve değerli bir role sahip. 

7. Pazar yerlerinde değişim  

Lüks e-ticaret platformları için çalkantılı bir dönemin ardından, çevrimiçi lüks olmayan pazar yerleri kendi zorluklarıyla karşı karşıya. İş modeli zorlukları ve aksaklıklar nedeniyle Covid-19 zirvelerinden bu yana hisse fiyatları yüzde 98'e varan oranlarda düştü. Küresel ölçekte lüks olmayan pazar yerleri hayatta kalabilmek için moda ekosisteminde net bir rol belirlemeli.

8. Spor giyim mücadelesi  

2024 yılında spor giyim segmentinin ekonomik kârının yarısından fazlasını meydan okuyucu markaların üreteceği öngörülüyor, 2020 yılında bu oran yüzde 20 idi. Bu, büyüyen spor giyim pazarında meydan okuyucular ile köklü markaların arasındaki mücadelenin muhtemelen şiddetleneceği anlamına geliyor. Pazar payı kazanmak için markaların yenilikçi ürünler geliştirmesi ve benzersiz marka hikayelerini etkinleştirmek için doğru elçileri ve kanalları kullanması gerekecek.

9. Envanter mükemmelliği  

Fazla stok ve stok tükenmesi gibi sorunlar nedeniyle envanter, endüstri için bir zorluk olmaya devam ediyor. 2025'te, marj baskıları ve sürdürülebilirlik düzenlemeleri, uçtan uca planlama mükemmelliğine daha fazla önem verecek ve markalar, esnek tedarik zincirlerini desteklemek için teknoloji araçlarını benimseyip iş modellerini ayarlayacaklar.

10. Sürdürülebilirlik kolektifi  

Moda değer zincirindeki parçalanma ve karmaşıklık, sürdürülebilir ürünler için ödeme yapma konusundaki tüketici isteksizliği ile birleşerek, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada içsel engeller oluşturuyor. Ancak karbon azaltma çabaları hedeflerin gerisinde kalırken ve iklim krizi hız kazanırken, hareketsizlik bir seçenek değil. Moda sektörü, etki yaratmak için toplu hareket etmeli.

Batıkent metrosunda patlama yaşandı Dervişoğlu'ndan 'Bakırhan'a alkış' sorusuna yanıt: Bahçeli’nin yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz İpek Kıraç, babasının evlendiğini e-devlet'ten öğrendi 1 milyon Türk'e serbest dolaşım ETIAS uygulamasından Türkiye etkilenmeyecek Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı