Adam McKay’in ABD tarihinin önemli figürlerinden biri olan Dick Cheney’i konu alan filmi Vice “Bilinmezlerle dolu bir insanın hakkında biyografik bir film yapmak çok zor ama elimizden geleni yapmaya çalıştık” diye başlıyor. Gerçekten de en başından belirtildiği üzere Cheney’nin hiçbir zaman gerçekten ne düşündüğünü anlamak mümkün değil. Yönetmen Adam McKay Oscar ödüllü The Big Short’ta 2007-2008 ekonomik krizinin ardındaki mekanizmayı açıklamıştı. Dick Cheney rolünde Christian Bale, karısı ve dava arkadaşı Lynne Cheney olarak Amy Adams ve Donald Rumsfeld rolünde Steve Carell’ın yer aldığı Vice’ta ise ABD siyasetinin nasıl gerçeküstü bir hale dönüştüğünü görüyoruz. Cheney’nin eğitimini yarım bırakmış bir sarhoştan, kararlı karısı Lynne’in etkisiyle toparlanıp Amerikan tarihinin en kudretli başkan yardımcısına dönüşümünün hikayesini izliyoruz. Bu yolculuk Nixon zamanında başlayıp 11 Eylül’e, Irak’ın işgaline, “Teröre Karşı Savaş” kapsamındaki insan hakları ihlallerine kadar uzanıyor. Dick Cheney önce Donald Rumsfeld’in yardımcısı ardından, Beyaz Saray Özel Kalemi, meclis üyesi, petrol şirketi Halliburton’ın CEO’su ve en sonunda da George W. Bush’un (filme Sam Rockwell canlandırıyor) hükümeti sırasında tüm kritik kararları veren başkan yardımcısı oluyor.
“Biz neye inanıyoruz”
Filmin başlarında Cheney kendisine söyleneni sorgulamadan yerine getiren, fazla zeki olmayan bir genç adam. Güçlülerin yanında fazla dikkat çekmeyerek yer ediniyor. Patronu Donald Rumsfeld’e “Biz neye inanıyoruz?” diye soruyor. İşte bu sorunun yanıtını filmin başında da sonunda da tam olarak alamıyoruz. Cheney her şeyi Amerikalıların yataklarında rahatça uyuması için yaptıklarını söylüyor. Diğer yandan 11 Eylül saldırılarını kendi gücünü ve nüfuzunu artırıp çevresini zenginleştirmek için kullandığı da ortada. Adam McKay karmaşık fikirleri hızlı, eğlenceli, kolay anlaşılır ve ritmik bir biçimde sunabilen bir senarist-yönetmen. Burada olayları birbirine bağlamak için Cheney ile ilişkisi daha sonra ortaya çıkacak olan Amerikan askeri Kurt (Jesse Plemons) adında sivri dilli bir anlatıcıyı kullanıyor. Ayrıca filmde -The Big Short’ta da gördüğümüz- seyirciyle hikaye arasındaki duvarı kaldıran monologlar, ironik dış sesler ve hatta Shakespeare diyalogları bile var. Mizah bir yana, filmin başarısı aslında öfkeli tavrından geliyor. Tam komik bir şey izliyorum zannederken Kamboçya’da bir köyün bombalandığını, Afganistan’ın yerle bir olduğunu ya da Guantanamo’da Ebu Gureyb’de gayriresmi cezaevlerinde yaşananları göstererek ortada gülünecek bir şey olmadığını hatırlatıyor. Vice, 31 Ekim’de BeIN Connect’te olacak.