Dövüşe dövüşe ilerleyen kadınların hikayeleri

Oscar adayı olması beklenen All In: The Fight For Democracy ve Sundance ödüllü The 40 Year Old Version’daki kadınlar, ilerlemeyi engellemeye çalışanların korkulu rüyası

Derin Koçer
derinkocer@gmail.com İlerleme, dümdüz, hep daha iyiye giden bir çizgi değil. Kazanılanların kaybedildiği, çizginin zikzak yapmak zorunda kaldığı dönemlerde de dövüşmeye devam etmek gerekiyor. Bu hem toplumsal alanda hem de günlük hayatta süren bir kavga. Oscar adayı All In: The Fight For Democracy belgeseli ve Sundance ödüllü The 40 Year Old Version filmi de bu eden mücadelenin farklı katmanlardaki öykülerini anlatıyor. 

All In: Siyasetçi Stacey Abrams

All In’de ABD’de bir eyaletin siyasi kaderini değiştiren bir kadının, Stacey Abrams’ın öyküsüyle siyahların oy hakları için iki yüz yıldır devam eden hak kavgası iç içe geçiyor. Sadece mülk sahibi beyaz erkeklerin yönetimde söz sahibi olduğu bir ABD’de başlıyor her şey: Köleliğe karşı mücadele, siyahların demokrasiye dahil edilmesi ve sonrasında siyahların oy hakkının kısıtlayabilecek tüm engellerin yeniden koymaya çalışılmasıyla devam ediyor. Bugün bile kimi eyaletlerde siyahlar için oy vermek bir lüks. Oy kullanılan gün tatil değil, azınlıkların çoğunlukta olduğu mahallelerde oy kullanılan merkezler az. Derin eşitsizlikler, demokrasiye katılımda bile siyahlarla beyazları hâlâ iki ayrı sınıfa koyuyor.  Bütün bunların üzerine giden Abrams, Georgia’da tarihi bir seçmen örgütlenmesi liderliği yaparak eyaleti Demokrat Parti’ye kazandırdı. Onun için de şahsi bir öykü  aslında bu: lisesinin en başarılı öğrencisi Abrams . Ama şehrindeki liselerin birincileri, Vali ile görüşmeye giderken, siyah olduğu için orada olmasının ‘gerçekçi durmadığını’ düşünen bir güvenlik görevlisiyle mücadele etmesi gerekmiş. Oralardan gelip vali adayı bir siyasetçiye dönüşüyor neticede. 
The 40 Year Old Version

Umutları tazeliyor

The 40 Year Old Version’da ise aslında filmin yapımcısı, yönetmeni, senaristi ve başrolü Radha Blank’in yarı-otobiyografik hikayesini izliyoruz. Siyah bir kadın oyun yazarı olarak kendini ifade etmeye çalışıyor. Ama -aslında kendisinin de içinde olduğu- liberal dünyanın ırk okumalarıyla dövüşmek, üstüne bir de neyi söyleyip söyleyemeyeceğine dair çizilen sınırlarla mücadele etmek zorunda. Beyaz kitleler için hikayesini daha ‘anlaşılır’ kılması, klişelere tıkılması bekleniyor. Özgür bir ses arayışıyla hip-hop’a yöneliyor; sözünü dürüstçe söylemek istiyor. Aslında hikâyesi, duymak istemeyenlere bir tokat.

‘Vaat edilmiş bir toprak’

Kavga, tek bir insan bile günlük hayatında ırkçılığa maruz kaldıkça ve kimileri ırkçılığı kendi emellerine hizmet eden bir strateji olarak kullandıkça sürecek. Dümdüz bir ilerleme çizgisi, hiçbir zaman olmadı; bugün başlamayacak. Obama’nın ABD’yi anılarında ‘vaat edilmiş bir toprak’ olarak tanımlamasının arkasında da bu sebep var: Daha o vaadi, herkesin eşit ve hür yaşayabildiği bir ülkeyi, gerçekleştirebilmiş bir yer yok. Ama Abrams ve Blank gibi kadınların mücadelesi, her gün o ‘vaat’ için umut tazeliyor. İlerlemenin önünde durmaya çalışanların korkulu rüyaları onlar. 
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Üç virüslü bir salgının ortasındayız Yenidoğan çetesi açıklaması