Ömer Ezer
Zaman Çarkı döner, çağlar gelir geçer, bıraktığı anılar efsaneye dönüşür. Efsane solar, mit olur ve onu doğuran Çağ tekrar geldiğinde mit bile unutulmuştur.” Otuz bir sene önce okurların karşısına çıkan bu açılış cümlesi o günden sonra yayımlanan –Patrick Rothfuss’un Kral Katili Güncesi ve George R.R. Martin’in Buz ve Ateşin Şarkısı serileri gibi– birçok büyük esere esin verecek, neredeyse on bir bin küsur sayfa tutan on beş ciltlik koca bir yapıtın başlangıcıydı. Yaratıcısı Robert Jordan’ın zamansız ölümüyle birlikte 21. yüzyılın en başarılı fantastik edebiyatçılarından biri olan Brandon Sanderson’ın tamamladığı, epik seri farklı bir medyumda, bin suretinden biriyle yolculuğuna devam edecek. Zaman Çarkı’nda kapsayıcı görünen ana öykü, klasik iyi ile kötünün savaşı olsa da seri daha geniş bir anlamda, Yenidendoğan Ejder Rand al’Thor üzerinden –lakabından da belli olduğu üzere– Jordan’ın zamanın döngüsel doğası üzerine derin düşüncelerinin ve zamanın döngüselliğinin fantastik edebiyat türündeki muazzam etkisinin bir örneği. Her neslin fantastik yazarları bir sonrakini doğururken, benzer masalların kendisi, yeni yazarların özgün bakış açıları ve kalemlerine biçim veren deneyimlerle yeniden başlar. Çark bir nevi Tolkien’den Jordan’a, Jordan’dan Martin’e, Martin’den Sanderson’a ve Rothfuss’a devirlerini sürdürür.
15 kitaplık serüven
Dünyanın Gözü ile başlayan serüvende Robert Jordan okurları döngüsel bir kıyametin yaklaştığı isimsiz bir dünyaya götürüyor. Bu dünyadaki her Çağ’da kehanet edilen bir kahraman, Yenidendoğan Ejder’in reenkarne formunda dünyaya gelmekte ve Karanlık Varlık’a, yani Shai’tan’a (şeytan) karşı mücadele etmektedir. Yenidendoğan Ejder her ne kadar bir “kahraman” figürü olsa da ortaya çıkması pek istenmez çünkü ortaya çıkması katastrofiktir; bir anlamda Çağ’ın ve o dünyanın sonudur.
Hikâye, İki Nehir’de yaşayan dünyadan habersiz üç genç “koyun çobanı”nın, yani Perrin Aybara, Mat Cauthon ve Rand al’Thor’un köylerinin Trolloc denen karanlığın korkunç yaratıkları tarafından saldırıya uğramasıyla başlar. Köye gelen bir Aes Sedai, yani bu isimsiz dünyanın en güçlü, anaerk oluşumundan bir kadın ve onun muhafızı, bu üç gençten birinin klasik “seçilmiş kişi”, yani Ejder olduğunu düşünmektedir ve amaçları onu korumaktır. İki Nehirli üç genç, onların kız arkadaşları, Aes Sedai ve onun muhafızıyla birlikte Jordan okurları -biri ön hikâyeyi anlatan- tam on beş kitap sürecek efsanevi bir yolculuğa çıkarır.
Anlatılan hikâye temelde klasik bir seçilmiş kişi ve bu kişinin savaşlarla, kayıplarla ve zaferlerle süren uzun ama bilindik yolculuğu gibi görünse de Zaman Çarkı, kendi mitleri ve kendi efsanelerini yaratabilen, öncülleriyle olumlu benzerliklere sahip ama aynı zamanda türe yepyeni bir dünya sunabilen, okuması “biraz” meşakkatli ama her bir satırına ayrılacak zamanın değdiği bir eser.
- Zaman Çarkı Serisi/ Robert Jordan/ Çevirenler: Niran Elçi ve Gamze Sarı/ İthaki Yayınları/ 15 cilt ve yaklaşık 10 bin sayfa