Defne Akman
defnettinhanim@gmail.com Dizi, temizlikçi olarak çalışan Fatma’nın, hapisten çıktıktan sonra ortadan kaybolan kocasının peşine düşmesi ve ardından beklenmedik cinayetlere ve karanlık olaylara karışmasını konu alıyor. Dizinin başrol oyuncusu Burcu Biricik, senaryosunu kaleme alan ve yönetmen koltuğunu Özer Feyzioğlu ile birlikte paylaşan Özgür Önurme ve yapımcı Başak Abacıgil ile görüştük.
Burcu Biricik: Fatma’nın özelliği, görünmezliği
Fatma rolünde sizi cezbeden ne oldu? Bir oyuncu olarak Fatma’nın karakteristik özellikleri benim için bulunmaz bir fırsattı. Bu rol üzerime yapışan “güzel kadın” algısını kırmak ve sadece oyunculuğuma dikkat çekmek için iyi bir fırsattı. Bu fırsatı değerlendirebildiysem ne mutlu bana.
Bu rol için nasıl hazırlandınız? Bu projede oyunculuktan önce gelen şey doğru empatiyi kurup Fatma gibi bir kadını iyi anlamaktı. Bir psikolog ile Fatma üzerine çok konuştum ve oradan aldığım bilgiler doğrultusunda yönetmenlerimizle, sanki ben Fatma onlar psikologmuşçasına, birlikte onlarca seans yaptık. Fatma’yı bu sohbetler esnasında bulduk. Fatma oldukça karmaşık bir karakter. Canlandırırken zorlandığınız yerler oldu mu? Hem senaryo gereği hem de dijitaldeki süreler sebebiyle hikâyede duygu yoğunluğu olmayan bir sahne yoktu. O yüzden o her sahne bir öncekinden daha zor geliyordu bana.
Bir kadının var oluş savaşı
Fatma’yı bağıran çağıran bir kadın olarak değil, çoğunlukla sakin ve durgun olarak görüyoruz. Sanki yavaş yavaş kaynayan bir öfkesi var. Bunu nasıl aksettirdiniz? Fatma’yı anlatan en büyük özelliklerden biri de görünmezliği. Bağıran çağıran bir kadın olarak görünmez kalamazdım. Varlığım başlı başına sessiz ve intim olmalıydı ama içeride kaynayan öfke giderek bir isyana dönüştü. Aslında sonrasında yaptıkları da bu isyanın dışavurumuydu. Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin bu denli görünür olduğu bir dönemde böyle bir dizide oynamak ve kurgusal olsa da intikam almak konusunda söyleyecekleriniz neler? Kendinizi bir kadın olarak bir tavır alma konusunda sorumlu gördünüz mü? Burada işlenen cinayetler aslında birer metafor. Dikkat çekmeye çalıştığımız şey bir kadının varoluş savaşı, erkek egemen bir dünyada muhatap alınma, görülme ve duyulma çabası. Öyle büyük, öyle zorlu bir şey ile savaşıyor ki günün sonunda sadece kaçmak, kurtulmak ya da kendi hayatıyla alakalı söz sahibi olabilmek için harekete geçiyor.
Temizliğe gittiği insanları ‘temizliyor’
Özgür Önurme (Senarist ve ortak yönetmen) Hikayeye, temizlik işlerine giden bir kadının metafor olarak insanları “temizlediğini” kurarak başladım. Şehirler arası bir yolculukta, cam kenarında bunu hayal ederken bilgisayarımı açıp temizlik işlerine giden Fatma’nın toplumda nasıl görünmez olduğunu yazdım. Daha sonra projenin hikâye editörlüğünü üstlenen Ahmet Vatan’la şu anki haline getirdik. Fatma’yı hangi acı bu eşiğe getirmiş olabilir diye çok düşündüm. Fatma’da daha önce hiçbir konuda fikrini beyan etmemiş çaresiz bir kadının bir şekilde kendini var etmesi, ilk kez “hayır” diyebilmesini izliyoruz. Biliyoruz ki dünyanın başka yerlerinde sınıf gözetmeksizin Fatma gibi görünmez olan bir sürü kadın var. Projeyi yazarken ve çekerken aklımda hep “Fatma’nın içine çekildiği kaosun oluşmasında, Fatma’nın bu çaresizliğinde payımız var mı?” sorusu vardı. İzleyenlerin diziden nasıl bir duyguyla ayrılacaklarını, duygu olarak nerelerde buluşacağımızı ben de merak ediyorum.
Bir anti-kahraman
Başak Abacıgil (Yapımcı) Biz, Fatma’nın “görmezden gelinen” dünyasını, evrensel bir bakış açısıyla ele alarak görünür kılmaya çalıştık. • Fatma’yı Özgür ile ilk konuşmaya başladığımızda beni en çok etkileyen, karakterin bir kadın anti-kahraman olmasıydı. İncelikle yazılmış, sürükleyici ve derinlikli bir öyküydü. Fatma bir kadın olarak ona çizilen sınırların, üzerine yakıştırılan rollerin farkına varıp “ben buradayım” diyen bir karakter. O yüzden de bir kadın yapımcı olarak bu projeyi hayata geçirmek benim için önemli ve heyecan vericiydi...