Fenomenin alın teri

Ter, ışıltılı bir hayat sürdüklerini düşündüğümüz sosyal medya fenomenlerinin bu hayatı elde etmek için nasıl bir bedel ödediklerini gösteriyor

Kerem Fındık
Ter (Sweat) bir sosyal medya fenomeninin hayatından üç günlük bir kesiti işliyor. Sylwia Zajac isimli bir fitness influencer’ının markalarla ilişkilerinden kutu açılışlarına kadar uzanan tatlı hayatından pasajlar  görüyoruz. Tabii, ışıltılı partiler ve lüks mekânlarda yenen yemekler de cabası. Ama bu hayatın bir de yan ürünü var: Örneğin sapık bir takipçi.  Bunları takip ederken Sylwia’nın kişiliğindeki narsisizm (oturduğu daireye astığı dev bir portre fotoğraf) ve histeri (tırnaklarına sürdüğü farklı renkli ojelerle ilgi çekme) gibi psikolojik noktalar dikkat çekiyor. Bir influencer’ın dünyası, filmde sıkça karşımıza çıkan neon ışıklar kadar parlak mıdır diye geçiyor aklımızdan. Başrollerini Leh oyuncu Magdalena Koleśnik, Julian Swiezewski ve Aleksandra Konieczna’nın üstlendiği Ter, İsveçli yönetmen Magnus von Horn’un Bundan Sonra (Efterskalv)’dan sonra yazıp çektiği ikinci uzun metraj film. Magnus von Horn filmin ortaya çıkış hikâyesini filmin sonunda film eleştirmeni Guy Lodge’a anlatıyor. Kısa video uygulaması Snapchat’te takip ettiği bir sosyal medya fenomeninden ilham aldığını öğreniyoruz. Başroldeki Koleśnik ise filmden önce Instagram hesabı bile olmadığını ve filme hazırlık sürecinde bir hesap açtığını anlatıyor. Kısa süre önce MUBI’de gösterime giren 2020 Polonya-İsveç ortak yapımı film, 40. İstanbul Film Festivali’nde de sinemaseverlerin karşısına çıktı. Ayrıca geçen yıl Cannes Film Festivali’nde de gösterilmişti. Sosyal medya dünyasının -artık- vazgeçilmez unsurlarından biri olan influencer’ların hayatlarını anlamamıza yardımcı olmaya çalışıyor. Bu ışıltılı görüntünün aslında nasıl bir bedelle elde edildiğini görmek de ilginç ve seyirciye bunu göstermeyi vaat ediyor.

Uzak ve sarsıcı bir yaz

Cep telefonlarının olmadığı yaz günleri artık çok uzak olsa da o günlerin hikayelerine sinemada her daim yer var. Fransa sinemasının kendine has yönetmeni François Ozon’un filmi 85 Yazı da onlardan biri. Ozon’un Dance on My Grave isimli romandan uyarladığı film ergenlik sorunlarıyla uğraşan Alexis’in hayatını kurtaran David ile yaşadıklarını merkezine taşıyor. Yönetmenin her zamanki gibi çok iyi yarattığı karakterlerin iyi oyunculuk performanslarıyla hayata geçtiği film İstanbul Film Festivali’nde gösterildiğinde büyük ilgi çekmişti. Artık MUBI kütüphanesinden de erişilebilir durumda. Yaz günleri için iyi bir seçim olabilir.

Rumen define avcıları

Bir Yeşilçam klasiği olan Köyden İndim Şehire çok komik bir film olmasının yanında Türkiye insanının en büyük dertlerinden birini de ifade ediyordu. Kolay yoldan zengin olmak için hazine arayan defineciler. Bu insan grubunun birçok kültürde yer alması da sürpriz değil. Rumen yönetmen Corneliu Porumboiu’nun 2015 yapımı filmi Treasure da define peşindeki ikilinin komik bir macerasını ele alıyor. MUBI kütüphanesinden izlenebilen film, insanların zengin olmak uğruna düşebilecekleri noktayı göstermesiyle takdir toplayan bir yapım.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız