Herkese rağmen yazılan klasik

Frank Herbert, Dune’u yayımlatmak için çok uğraştı. Kitabına o kadar güveniyordu ki, 20 kadar yayınevi tarafından reddedilmesine rağmen denemekten vazgeçmemişti

Engin Çağlar
Frank Herbert’ın, üzerinden 55 yılı aşkın bir süre geçmiş olmasına rağmen modern edebiyatın en epik mesih anlatılarından biri sayılan eseri Dune, ekolojiyi benzeri görülmemiş bir biçimde ele alan; politika, din, teknoloji ve insani duyguların çok katmanlı, karmaşık etkileşiminden doğan benzersiz bir hikâye. İyi edebiyatı iyi bilimkurguyla buluşturan Dune evreni, yıllar boyunca milyonlarca okurun zihninde gerçekliğini kabul ettirdi ve bugün de hâlâ ayakta. 

Tarihin en çok satan bilimkurgu romanı

Frank Herbert, Dune’u yayımladığında tür edebiyatında en prestijli ödüllerden biri olan Hugo Ödülü’nü, sonraki sene ilk kez verilen Nebula Ödülü’nü kazanacağına, “tarihin en çok satan bilimkurgu romanı” payesini alacağına veya kendisi üzerine beş devam kitabı, vefatından sonra ise oğlu Brian Herbert ile yazar Kevin J. Anderson’ın bu evreni genişletip yirmi kadar yeni özgün kitap yazacağına dair en ufak bir fikri var mıydı bilinmez. Ama Herbert’ın Dune’u yayımlatmak için yirmi kadar yayınevi tarafından reddedildiği, buna rağmen vazgeçmediği göz önüne alınırsa, eserine karşı büyük bir inanç duyduğu aşikâr. Hatta bu inancını, daha önce hiç edebiyat eseri yayımlamamış yayıncısına karşın koruduğunu da eklemek gerek. Zira yayıncısı, çok büyük bir ticari yanlış yaptığını ve bu kitabı yayımlamanın onu çöküşe götüreceğini düşünüyordu. Ama Herbert’ın kitabı, tıpkı mesihvari karakteri Paul Atreides, namıdiğer Muad’Dib gibi, kumların arasından çıkıp yolunu buldu. Dune 1965’te yayımlandığında 45 yaşında olan Herbert, bilimkurgu öyküleri yazan, romanları da çoğunlukla tefrika olarak yayımlanan bir yazardı. Ama türün önde gelenlerinden biri değildi. 1959 yılında hayatının eseri olacak Dune üzerinde çalışmaya başladıktan sonra da vaktini büyük ölçüde bu kitap üzerine harcadı. Kitabı yazmaya başladığı sırada aklındaki ilk fikir bir edebiyat eseri ortaya koymak değildi. Gazetecilik yaptığı dönemde Oregon Kumulları’na dair bir araştırma yapmış ve bu konuda bir makale kaleme almak istemişti. Her ne kadar o makale asla tamamlanamamış olsa da bir madde olarak “kum”a kendisini çok kaptırıp ana karakteri Dune adıyla bilinen kumul gezegen Arrakis olan kitabını yazdı. Arrakis öyle bir gezegendi ki burada dev kum solucanları ile çöl insanları yaşıyordu, sadece bu çölde ortaya çıkan “baharat” adındaki, uzayda yolculuk yapmayı ve geleceği görmeyi sağlayan madde ise Arrakis’i evrendeki en önemli gezegen kılıyordu. Paul Muad’Dib efsanesinin ortaya çıkışının üzerinden 55 yılı aşkın bir süre geçti. Herbert, herkese rağmen çok büyük bir roman yazdığının farkındaydı. Ekolojiyi benzeri görülmemiş biçimde ele almış ve tek bir gezegeni en önemli karakteri yapmıştı. Anglosakson yaklaşımların aksine Orta Doğu ve Uzak Doğu dinlerini, kültürlerini karakterlerinde yansıtmıştı. Bunca seneden sonra o evren, artık popüler kültürün en önemli öğelerinden biri. Engellere inat hem Dune hem de Herbert, uçsuz bucaksız kumların içinde, yolculuğuna hiç olmadığı kadar güçlü devam ediyor. Dune / Frank Herbert / Çeviren: Dost Körpe / İthaki Yayınları / Roman / 712 Sayfa
Batıkent metrosunda patlama yaşandı Dervişoğlu'ndan 'Bakırhan'a alkış' sorusuna yanıt: Bahçeli’nin yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz Bakanlık satışını yasakladı 1 milyon Türk'e serbest dolaşım Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Yetişkin filmi izleyip sıcak çatışmaya giriyorlar