“Platformları düşman değil, yoldaş olarak görmek lazım”

Ferzan Özpetek Cahil Periler’i Disney+ için diziye uyarlıyor. Ayrıca tüm filmleri BluTV’de yayınlanmaya başladı. Yeni film, tiyatro, kitap ve reklamlar sıra bekliyor

Hamam filmiyle başladığı yönetmenlik serüveninde 24 yılı geride bıraktı Ferzan Özpetek. Sinema hafızalarımızda yer eden filmlerinin tamamı, sırayla BluTV’de yayınlamaya başladı. Zor bulunan ve tarihimizin pek bilinmeyen bir dönemine ışık tutan Harem Suare’nin de bu toplamda yer aldığını hatırlatalım; izlemediyseniz kaçırmayın. 20 yıl önce çektiği Cahil Periler filmini Disney+ platformu için ekrana dizi olarak uyarlayan yönetmenle, çekim için geldiği İstanbul’da buluştuk. Filmlerinin BluTv’de yayınlanmasından başlayıp, pandemi sürecini, diziyi ve Afganistan’da yaşananları konuştuk. BluTV’de tüm filmleriniz yayınlanmaya başladı. Türkiye’de ilk kez bir dijital platformda tüm filmografiniz izlenebilecek. Nasıl gelişti bu süreç?  Benim çok istediğim bir şeydi filmlerimin bir platformda gösterilmesi. Çünkü bir sürü insan bana Instagram’dan, farklı mecralardan “Nerede izleyebiliriz filmlerinizi?” diye soruyordu. Bazıları internetten saçma sapan sitelerden indirmeye kalkıyor; görüntü kalitesi kötü, ses kötü. Canımı sıkıyordu filmlerimin bu şekilde izlenmesi. BluTV’den kaliteli bir izleme seyriyle, tüm filmlerimin izlenebilecek olması sevindirici.

Pandemi verimli geçmiş

Bizde vizyona girmeyen son filminiz Şans Tanrıçası da yer alacak mı platformda? Filmin gösterim hakkı BKM’de. Önce salonlarda göstermek istiyorlar. Sanıyorum ekim ayında onlar vizyona sokacak. Dijital platform gösterimine vakit var yani. Pandeminin başından itibaren Instagram’ı çok etkin kullandınız. Roma’dan sık sık bilgiler verdiniz, tüm dünya gibi siz de çok endişeliydiniz. Hatta biliyorum ki biraz da pimpiriklisiniz (!) ama bu panik halinden çabuk sıyrılıp çok verimli bir çalışma sürecine girdiniz. Elbette başlangıçta herkes gibi ben de eve kapandım. Zaten eskisi kadar yemeklere, davetlere katılmıyordum. Sıkılıyorum artık sık dışarıda olmaktan. Verimli bir çalışma zamanı yarattım kendime, okumaya, yazmaya, düşünmeye daha çok konsantre oldum. Pandemi öncesi aynı adlı filmimden tiyatroya uyarlanan Serseri Mayınlar’ı sahneye koymuştum, üç ay boyunca kapalı gişe oynanmıştı. Aralık ayında tekrar başlayacak, hatta şimdiden biletler tükenmiş durumda. Oyunun hakları Arjantin, İspanya, Almanya ve Fransa’ya satıldı, oralarda da sahnelenecek. Oyun filmden çok daha eğlenceli oldu. Seyirciyle çok iç içe sergilenen bir yapı var, izleyici çok eğleniyor. Peki Türkiye’de sahnelenmesine ne dersiniz? Hele bir de siz yönetseniz? Düşünüyorum sahiden. Neden olmasın! Bu arada yeni romanınız Bir Nefes Gibi yayınlandı. İtalya’da geçen senenin en çok satan kitabı oldu. 115 bin sattı, hâlâ devam ediyor satışları. Burada da Can Yayınları’ndan çıktı ve gayet iyi giden bir satışı oldu, çok iyi geri dönüşler aldı, bu da beni çok mutlu etti. Kitabım ay sonu İspanya’da, eylül sonu bütün Güney Amerika’da çıkıyor. Yine eylülde Almanya’da ve Fransa’da çıkıyor. Yani kitabımın bu yolculuğu da beni çok sevindiren bir süreç oldu. Bunun haricinde üç dakika süren iki tane reklam filmi çektim, onun hemen ardından da dizinin çekimleri başladı, onu da henüz bitirdim. Evet, en sevilen filmlerinizden Cahil Periler’i Disney+ için sekiz bölümlük bir dizi olarak çektiniz. Bu kadar bilinen ve seyredenlerin hafızasında yer eden bir filmi, diziye dönüştürmekle bir risk aldığını düşündünüz mü hiç?  Yok, hiç düşünmedim. Filmden çok daha değişik, üstelik aradan 20 yıl geçti. Bugün “Bir kadın kocasının başka bir adamla beraber olduğunu öğrendiğin zaman İtalya’daki seyirci ne der?” diye düşünmüyorsun. Sosyal bir fenomen olarak görülüyor film. O zamanlar bunları hiç düşünmemiş insanların kafasında bir algı yaratmıştı. İtalya’daki bakış o. Bir programa katılmıştım, orada bir bilim insanı da vardı. “Ferzan Bey size çok teşekkür etmek istiyorum çünkü bizim bakışımızı değiştirdi, kültürel bir değişim getirdi filminiz” dedi. Bu konuya dair konuşulmayanları konuşturdu film. Ama 20 yıl sonra elbette dizide değişen, eklenen birçok karakter, unsur oldu. Mesela Burak Deniz’in oynadığı karakter epey değişti. İsmini Asaf koydum, kaybettiğim ağabeyimin ismi. Dizide bu karakterin rolü çok daha büyük, sekiz bölümün dördünde izleyeceğiz Asaf karakterini. Bir bölümün başrolünde izlediğimiz karakter, sonraki bölümlerde daha küçük bir rolde gözükebiliyor, o açıdan da ilginç bir iş oldu. Filmde de oynayan Serra Yılmaz’ın karakteri yine Serra olarak çıkacak karşımıza.

Dizi İstanbul’da bitiyor

Filmin tamamı Roma’da geçiyordu. Dizideyse Roma’ya İstanbul ekleniyor. Bizi daha da heyecanlandıran bir durum.  Evet dizinin son bölümünün yarısı İstanbul’da geçiyor, finali İstanbul’da yapacak. Çok güzel geçti buradaki çekimlerimiz. Disney+’ın da isteğiydi İstanbul’un olması. Diziyi ocak ayında teslim etmem gerekiyor. Ardından platformun alt yazı, dublaj vesaire gibi hazırlıkları olacak. Yaz gelmeden sanırım platformda gösterilmeye başlanacak. Disney+’ın Türkiye’de yayına başlamasıyla burada da yayınlanacak. Disney +’ın ilk İtalya dizisi. Sanırım 90 ülkede yayında olacak. Dijital platformların yaygınlaşmaya başlamasıyla bir çok sevdiğimiz yönetmen platformlara karşı olduğunu söyledi ama pandemi her şeyi etkilediği gibi bunu da etkiledi. Karşı olduğunu beyan eden bir çok yönetmen dijital platformlar için dizi/film yönetti. Siz sinemanın geleceği açısından nasıl bakıyorsunuz dijital platformlara?  Platformlar iki kişilik baş başa bir yemek gibi. Sinemaya gitmek ise kalabalık bir masada yemek yemek gibi geliyor bana. Öyle görüyorum bu farkı. Ama ikisi de olacak. Sinemalar yenilenecek, film kaliteleri daha iyi olacak. Platformların şöyle bir hoşluğu da var: Bir filmi seyrediyorsunuz, çok seviyorsunuz. Sinemalardan kalkınca bir daha izlemek isterseniz açıyorsunuz platformdan izliyorsunuz. Bir seyircim bir filmimi 25 kez izlediğini söyledi mesela bana! BluTV’de yayınlanmaya başlamasıyla filmlerimi sinemalarda izleyememiş daha genç kuşaklar da rahatlıkla izleyebilecek mesela. Önemli bu benim için. Ben de çok güzel diziler izledim, çok işime yarayan diziler var. Seyrediyorum, etkileniyorum. Düşman olarak değil, yoldaş olarak göreceksin platformları. Dijital platformlar için çekilen ama önce sinemada gösterime giren filmler var artık. Mesaela Paolo Sorrentino’nun son filmi The Hand of God önce Venedik’te yarışacak, ardından sinemada gösterilip kısa bir süre sonra da Netflix’te yayınlanacak. Önemli olan filmlerin yapılıp insanları heyecanlandırması. Peki nasıl bir tecrübeydi sekiz bölümlük bir diziyi yönetmek? Ben dört bölümünü yönettim, diğer dört bölümü de benim yardımcı yönetmenim çekti. Ama dizinin showrunner’ı benim. Maşallah yaptığı her şeye karıştım (gülüyor). O da beni iyi tanıdığı için dayandı! Güzel bir tecrübeydi benim için. Disney+ yöneticileri de ilk üç bölümü izledi. Sonuçtan onlar da çok memnun. Şimdi sırada yeni film var, yeni bir reklam filmi var, tiyatro var, dördüncü kitabım için anlaşmam var; yoğun günler bekliyor beni anlayacağın.

Burak Deniz’i ben istedim, Can Yaman’ı marka seçti

Reklam filmin için Can Yaman’ı, Cahil Periler dizisi için Burak Deniz’i seçtin. Niye bu iki isim?  Can Yaman ile bir makarna firmasının reklam filmini çektim. Aslında o benim seçimim değil, firmanın seçtiği isim. Burak Deniz’le çalışmayı çok istiyordum. Onunla çalışmaktan çok memnunum, çok mutluyum. Burak bir de İtalyanca bilmeden İtalyanca konuştu yani. İnanılmaz bir çocuk, işinde mükemmel. Orada büyük bir grubun içine girdi. Yani kolay değil, bilmediğin bir dilde, tanımadığın insanlarla böyle çalışmak. Sonuçtan çok memnunum.

Yine pek çok Sezen şarkısı dinleyeceğiz

Peki yine Sezen Aksu şarkıları dinleyecek miyiz dizide?  Çok! Sezen’le öyle bir anlaşmam var benim. Hatta “Bana şunu vereceksin bunu vereceksin…” diyorum o da gülüp gülüp veriyor. Mina şarkıları var, (İtalyan şarkıcı) Mina da Sezen gibi çok yakın arkadaşım. Çok değişik şarkılar var, zaten biliyorsunuz filmlerimde müziğin çok önemli bir yeri var, dizide de öyle olacak.

Warner Bros’la yeni film geliyor

İtalya, Avrupa’da en çok mültecinin olduğu ülkelerden biri. İtalyan sinemasında bu konuda belgeseller ve kurmaca filmler yapıldı, yapılmaya da devam ediyor. Siz bu konuya dair bir film çekmeyi düşündünüz mü?   Şu anda böyle bir düşüncem yok. Yeni bir filmin hazırlıkları içindeyim Warner Bros firmasıyla, onlarla bir ön anlaşma yaptım. Yönetmene çok önem veriyorlar ve beni de çok önemsiyorlar. Çok mutluyum onlarla yaptığım iş birliğinden. Hatta son filmlerimde Ferzan’ı kaldırıp ‘Bir Özpetek Filmi’ yazıyorlar jeneriğe. Yönetmene gösterdikleri önemin bir göstergesi bu da.

Ferzan Özpetek filmleri nerede?

Serseri Mayınlar, Cahil Periler, Harem Suare, Karşı Pencere, Kutsal Yürek, Mükemmel Bir Gün, Şahane Misafir ve Kemerlerinizi Bağlayın BluTv’den izleniyor.  Özpetek’in yazıp yönettiği İstanbul Kırmızısı ile yapımcılığını üstlendiği ve Serra Yılmaz’ın yönettiği Cebimdeki Yabancı ise Netflix’ten izlenebilir.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız