1 Ocak’ta açılan dijital platform Exxen’in iddialı projeleri arasında Haluk Bilginer’li, Songül Öden’li kadrosuyla Şeref Bey öne çıkıyor. Yapımcısı Gül Oğuz’a göre dizide “Eski yapımların tadı var”
Yazan: ILGAZ GÖKIRMAKLI Fotoğraf: Barış Acarlı Şeref Bey “Her şey bitti derken pek çok şeye yeniden başlamaya çalışan bir adam”. Yönetmen Onur Ünlü baş karakteri böyle tanımlıyor. Bir restoran olacağına inanarak kiraya verdiği evinin genelev olarak işletildiğini öğrenen baş karakteri Haluk Bilginer’in canlandırdığı dizi, yeni dijital platform Exxen’de yayınlanıyor. MOST Production yapımı dizide Devrim Yakut, Serhat Kılıç, Songül Öden, Şükran Ovalı, Ahmet Rıfat Şungar, Ertan Saban, Beyti Engin ve Ecem Uzun gibi önemli oyuncular yer alıyor. Bugüne kadar Sıla, Merhamet, Hayat Şarkısı gibi hafızalardan silinmeyen işlere imza atan Yapımcı Gül Oğuz herkesin gülmeye ihtiyacının olduğu bir dönemde, ortaya çıkan işin herkesin yüzünü güldürdüğüne inanıyor.
Türkiye’nin ekran yolculuğunda dizi sürelerinden tutun, işlenen konulara kadar çok şey değişti. Son yıllarda dijital platformlarla ekran yolculuğu bambaşka bir yola evrildi. Siz ne düşünüyorsunuz? Yaratım sürecini ve ekibi çok özgürleştirdiğini düşünüyorum. Her hafta seni bekleyen bir reyting sınavına girmiyorsun ve stresten uzak kalarak sadece işine odaklanıyorsun. Başı sonu hazır bir hikayeye en az sekiz-on bölüm senaryoyla başlıyorsun. Daha çok hazırlık süren oluyor. Bu da üretim için ferahlık sağlayan bir durum. İnternet dizilerinde kendini sınırlamak zorunda olduğun bir kontrol mekanizması yok. O da özgünlük getiriyor. Yani RTÜK yok, mutluluk var.
Şeref Bey’in derdi ne, izleyicisine ne söylemeye çalışıyor? İnsani değerlerin korunduğu bir iş bu. Derdini illa büyük cümlelerle söylemesine gerek yok. Sınıfsal hiçbir farkın ve ötekinin olmadığı bir iş Şeref Bey.
Sizi en çok ne tatmin etti? Öncelikle Haluk Bilginer gibi bir usta ile çalışmak bizim için çok özeldi. Ayrıca herkesin gülmeye ihtiyacının olduğu bir dönemdeyiz, sanırım pandemide hepimizin içi fazlasıyla karardı. Ortaya çıkan bu işin yüzleri güldürmesi beni çok mutlu ediyor. Ekibin bu kadar uyumlu çalışmasını da çok sevdim. Özlediğimiz o eski yapımların tadı var.
Most Production’ın dijital bir platforma yaptığı ilk iş Şeref Bey oldu. Süreç nasıl gelişti? Kendiliğinden su gibi akan bir süreç oldu. Ali Atay ile çalışmak için bir araya geldik. Ali bizi senaristimiz Yusuf Reha Alp ile buluşturdu. İlk anda Yusuf’la aynı yerden bakmaya başladık. Yusuf herkesin başına gelmeyecek absürt bir konuyu öyle inceden ironilerle ve ustaca gözlemleriyle yazdı ki sonunda bizden, yani bize ait bir hikaye çıkardı ortaya.
“Dizideki kadın karakterlerin dayanışmasını çok seviyorum”
İşlerinizdeki kadın karakterlerin güçlü olduğunu biliyoruz. Kadın dayanışmasını, kadın karakterleri anlatırken nelere dikkat ediyorsunuz? Tüm işlerimde buna dikkat ederim. Hikayede bir kadın eziliyorsa, mutlaka daha sonra güçlenmesi için eziliyordur. Sonrasında onu ayakları yere basan, güçlü birine dönüştürürüm. Şeref Bey’deki kadın dayanışmasını çok seviyorum. Neşe (Songül Öden) ve Solmaz (Devrim Yakut) daha güçlü ve akıllı bir kadınlarken, Suna (Şükran Ovalı) ve Yıldız (Ecem Uzun) onlara göre daha saf mesela. Ama o kadınların bir arada ve dayanışma içinde olması çok kıymetli. Kendi hayatımda da buna dikkat ediyorum. Oyuncu, yapımcı sektörden ya da değil, bir kadın bana ulaşır ya da yardım isterse yanında olmaya çalışırım.
Çabuk öfkelenen bir karakter
HALUK BİLGİNER: “Severek çalıştığım, ekibine hayran olduğum bir iş oldu. Şeref çabuk öfkelenen bir karakter, sanırım bu özellik genlerinden geliyor. Yaşadığımız dünya da bize öfkelenecek çok şey sunuyor ama çabuk öfkelenen insanlar çabuk yumuşarlar. İçinde biriktiren, sinsilerden uzak durmak gerekiyor.”
Onur Ünlü: “Oyuncuları rahat bıraktım”
Birlikte çalıştığınız birçok oyuncu sizinle çalışırken rahat hissettiklerini söylüyor, bunun nedeni ne olabilir? Çünkü onları rahat bırakıyorum, ne yapmaları gerektiğine onlar karar veriyorlar. Bir de set gergin olmuyor genelde. Onların yaratıcılığına izin veriyorum. Onlar da kendilerini iyi hissediyor.
Seyirciyle nasıl bir ilişki var aranızda? Gelgitli bir ilişkimiz var. Birbirimizi bazen çok seviyoruz, bazen de hiç sevmiyoruz.
Senaryosunda sizi etkileyen ne oldu? Her şey bitti diyen bir adamın bir sürü şeye yeniden başlamaya çalışması etkiledi...
Dizinin dünyasını kurarken özellikle neyi öne çıkarmaya çalıştınız? Oyunculukları. Oyunculuklar her şeyden önemliydi çünkü. Karakterleri ön plana çıkarmak gerekiyordu, onun için de oyuncuları rahat bırakmak lazımdı.
Kader kurbanı, ‘ötekinin ötekisi’
SONGÜL ÖDEN: Neşe karakterini canlandıran Songül Öden, dizide seyirci açısından en büyük farkın, izledikleri ürünün alıştıklarına oranla daha kısa bir ürün izlemeleri olduğunu söylüyor: Benim canlandırdığım Neşe tam bir kader kurbanı. Toplumda yaftalanmış bir kadın. Kendini ‘ötekinin ötekisi’ olarak nitelendiriyor ama tüm bunlara rağmen tıpkı adı gibi, hüzünlü bir neşesi var. Neşe dayatılanın aksine, “Kadın kadının kurdu değil yurdudur” diyor. Ben içinde bulunduğum projelerde kadının konumuna çok dikkat ediyorum. Olay bir randevuevinde geçiyor fakat bu, kahramanlarımızın kendi istekleriyle seçtiği bir yol değil. Trajikomik bir kaderin mi yoksa toplumsal bir ikiyüzlülüğün mü kurbanı olmuşlar, biraz bunu göreceğiz. “Hiçbir şey göründüğü gibi değildir” derler. Hikayemizin tam olarak özet cümlesi bu.