Siyasi zorbalığın tarihi

Netflix belgeseli Zorba Nasıl Olunur? siyasi ve askeri tarihin seçme figürleriyle bir despotluk kronolojisi sunuyor. Anlatıcı, Game of Thrones dizisindeki Tyrion Lannister karakteriyle zorbalığı yakından tanımış olan Peter Dinklage

Kerem Fındık
Netflix’te kısa süre önce seyirciyle buluşan Zorba Nasıl Olunur?  isimli belgesel, 20’nci yüzyıl ve 21’inci yüzyılın bir bölümüne damga vuran  siyasî ve askerî despotların vatandaşlarına karşı yaptıkları kötülükleri anlatıyor. Bu zorbalar şu isimlerden meydana geliyor: Adolf Hitler, Saddam Hüseyin, İdi Amin, Muammer Kaddafi, Kim Jong Un ve Josef Stalin. Tek sezon olarak yayına giren yapım, altı bölümden oluşuyor ve bölüm uzunlukları da 25-30 dakika arasında değişiyor.

Politik tarih dersi

“Mutlak güç. Hadi ama, istediğinizi  biliyorsunuz. Sadece nasıl ulaşacağınızı bilmiyorsunuz. Ama ben biliyorum. Bunun için bir el kitabı var. Tarihin en korkunç zorbalarının akıl almaz güç elde etmek için kullandıkları taktikler bütünü...” Belgesel, efsanevî  dizi Game of Thrones’un oyuncularından Peter Dinklage’ın bu cümleleriyle açılıyor. Belgeselin aynı zamanda anlatıcısı olan Dinklage’ın ses tonunun bu anlatıma yakıştığını not edeyim.  Öte yandan, yapım için gazeteci, siyaset bilimci, tarihçi ve sosyologlar da görüşleriyle yapıma katkıda bulunuyor. Dinklage’ın yukarıdaki cümlelerinde de görüldüğü gibi, zorbaların amaçlarına ulaşmak için kullandıkları bir el kitabı var ve burada taktikler yer alıyor. Belgeselde bu taktiklerden bazıları şu şekilde aktarılıyor: Öfke kusmak iş görür (Hitler), her yerde olun (Saddam Hüseyin), sadakati satın alın (Saddam Hüseyin), gaddarlığınızı gizleyin (İdi Amin), günah keçisi seçin (İdi Amin), tarihi yeniden yazın (Jozef Stalin), her şeyi sansürleyin (Jozef Stalin),  gençliğin beynini yıkayın (Muammer Kaddafi), devriminizi ihraç edin (Muammer Kaddafi), krallığınızı izole edin (Kim Jong Un) ve insanları aç bırakın (Kim Jong Un). Toparlamak gerekirse, Zorba Nasıl Olunur? tarihe mal olmuş bazı siyasi karakterlerin despotluğa giden yolculuklarını ele alıyor.  Tabii, meraklısı politik tarih dersi olarak da seyredebilir.  Ayrıca belgeselde bahsi geçen zorbaların psikolojik portrelerini kısmen de görmek ilginç.

Elektrik düğmeli yelek

Hayatı boyunca acımasız, düzenbaz ve istismarcı olduğuna tanıklık ettiği kişilere karşı vahşice davranmasına neden olan nadir görünen bir nörolojik bozuklukla mücadele eden güzel ve alaycı bir kadın olan Lindy’nin (Kate Beckinsale) hikâyesi. Lindy’nin bu bozukluğun üstesinden gelmesi için yolu olağan dışı doktor Dr. Munchin (Stanley Tucci) ile kesişir ve Dr. Munchin giymesi için Lindy’ye deneysel bir yelek tasarlar. Lindy’nin tehlikeli dürtülerini engellenmesini amaçlayan bu yelek, üzerinde bulunan bir düğmeye basıldığında beynine elektronik şok dalgaları gönderir ve Lindy’nin dürtülerini tetikleyen ortamdan uzaklaşana kadar dengesini korumasına yardımcı olur. Lindy’nin hayatı, asla aşkı ya da normalliği bulamayacağına dair duyduğu korkularından dolayı umut ve umutsuzluk arasında sonsuz geçişlerle lanetlenmiştir ve bu da onu fiziksel güç, ince zekâ ve duygusal tepkilerle donatan bir belirsizlik haline sürükler. (Prime Video)

Şeytan var mı yok mu?

Şeytan Yoktur. Türkiye’de bu isimle gösterilen Mohammad Rasoulof’un son filmi insanın içindeki şeytana odaklanıyor. Yönetmenin kendi deneyimlerine de dayanarak yazdığı hikayelerde İran’daki ölüm cezaları dört ayrı örnekle ele alınıyor. Örnek bir babanın, sevgilisine evlenme teklif etmeye çalışan bir gencin, ilaç karşıtı bir doktorun; öldürmekten ve ölmekten uzak görünen insanların hikayesini anlatan Şeytan Yoktur‘un ilginç ve düşündürücü bir deneyim olacağı kesin. Filmin Berlin’de Altın Ayı kazandığını da ekleyelim. (MUBI)
Batıkent metrosunda patlama yaşandı Dervişoğlu'ndan 'Bakırhan'a alkış' sorusuna yanıt: Bahçeli’nin yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz Bakanlık satışını yasakladı 1 milyon Türk'e serbest dolaşım Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Yetişkin filmi izleyip sıcak çatışmaya giriyorlar