Gülin Dede Tekin
Bağımsız ve ödeneksiz bir tiyatro için ‘deli işi’ diyebileceğimiz bir prodüksiyonla karşımızda Yolcu Tiyatro. Seçtikleri oyunlarda hem kendilerinin hem de seyircisinin sınırlarını zorlamayı seven ekip bu defa ‘yüzlerce yıldır bu topraklardaki çok dilli, kültürlü, dinli, mezhepli hayatın içerisinde öteki olduğu düşünülen milyonlarca insan neler yaşadı?’ sorusuyla Ermeni rahip, müzikolog, besteci ve koro şefi Gomidas’ın hayatını sahneye taşıyor.
Ermeni müziğinin hafızası
Her ne kadar bu topraklarda doğmuş olsa da doğduğu topraklarda yeterince tanınmamış Soğomon Soğomonyan ya da bilinen adıyla Gomidas Vardapet oldukça zor hayatına rağmen dünya müziğinin hafızasında önemli bir yer edinmiş özel bir isim.
1869’da Kütahya’da başlayan hayat yolculuğu, sesinin güzelliğinin fark edilmesi ve babasının kaybının ardından 12 yaşında Ermenistan’da Eçmiyadzin Kilisesi’ne gönderilmesiyle bambaşka bir yöne evrilir. Kilisede din adamı olarak geçirdiği uzun yılların ardından, müzik tutkusuyla dağlarda, köylerde bilinmeyen ya da kaybolmaya yüz tutmuş ezgilerin peşine düşer. Ermenicenin yanında Türkçe, Kürtçe, Zazaca halk şarkılarını, yaşadığı, büyüdüğü toprakların sesini toplamaya ve kayıt altına almaya başlar. Bu çalışmasıyla günümüze binlerce ezgiyi bırakır. Sonrasında Berlin, Ermenistan ve Paris yılları onu müzik tarihine yaldızlı harflerle yazdıracak olan polifonik (çok sesli) koro çalışmalarında ilerlemesine olanak sağlar. 41 yaşında, 1910 baharında geldiği İstanbul’da kurduğu 300 kişilik Gusan Korosu ise onun en büyük hayallerinden birini gerçeğe dönüştürür. 1915’te 234 Ermeni aydınıyla beraber Çankırı’ya sürülmesinin ardından İstanbul’a dönse de ruh sağlığı bozulur ve 1919’da Paris’te yatırıldığı bir hastanede 1935 yılında vefat eder.
40 kişilik koro eşliğinde
Günümüzün yerli yazarları arasında ön plana çıkan isimlerden Ahmet Sami Özbudak, Gomidas’a, müzisyenin gerçek hayat hikayesine dayanan ancak kendi kalemiyle yeniden yorumladığı farklı bir bakış getiriyor. Kırık kalbinden müziğe olan tutkusuna, mizahi yanından tüm zayıflıklarına kadar Özbudak’ın kurmacasıyla hemhal oluyor Gomidas’ın hikayesi. Bugüne kadar Özbudak’ın hayranlıkla takip ettiğimiz metinlerinin en iyisi.
Süpervizörlüğünü ve yapımcılığını Ersin Umut Güler’in yaptığı oyun, bir tiyatro sahnesi yerine İstanbul’un önemli kiliselerinden Kumkapı’daki Surp Vortvots Vorodman’da seyirciyle buluşuyor. Büyülü atmosfere bir de Hagop Mamigonyan şefliğindeki 40 kişilik Lusavoriç Korosu eklenerek, oyun boyunca Gomidas Vartabed’in eserlerini seslendirirken tüylerimiz diken diken olmuş şekilde şahit oluyoruz çok dilli/kültürlü ve inişli/çıkışlı hayatına. Oyunun yıldızı Fehmi Karaaslan oyunu, Türkçe ve Fransızca olmak üzere iki ayrı performansla sahneliyor. Performansın ruhundan ve başarısından hiçbir şey kaybetmeden hem de. Sahnede dekor olarak kullanılan toprakla iç içe geçerek bedeniyle, sesiyle Gomidas’a hayatı boyunca aradığı evi yaratıyor sanki.
Hikâyenin gücü, mekân seçimi, oyuncu performansı, koronun çarpıcı etkisi, ışık ve dekor uyumu… Tüm seçimleriyle son yılların en görkemli işlerinden biri Gomidas. Kaçırmayın.
- 12, 13 Kasım 20.30, 14 Kasım 19.00, Surp Vortvots Vorodman Kilisesi