Fransız sinemasının adı çok bilinmeyen (en azından bizim topraklarda) yazar/yönetmeni Guillaume Brac’ın son filmi Herkes İş Başına, keyifli bir 95 dakika vaadediyor. Daha önceki filmleri gibi günlük hayattan manzaralar eşliğinde, günümüz Fransa’sından insan portreleri çizmeye devam ediyor Brac. Filmlerini sinemanın büyük isimlerinden Eric Rohmer’e benzetiyorum ben. O da usul usul anlatımıyla sıradan insanların hikayeleri yoluyla, ruhların röntgenini çekerdi. İki yönetmenin filmlerinin neredeyse tamamı MUBI kataloğunda. Onu da belirtmiş olalım.
Mutlu eden bir film
Brac’ın ilk kez Berlin Film Festivali’nde gösterilen yeni filmi, Panorama bölümünde yarışmış ve eleştirmenlerin özel ödülünü almıştı. Fransa’nın en önemli sinema dergisi Cahiers du Cinema’nın, geçen hafta açıkladığı yılın en iyi filmleri listesinde de ilk 10’a girdi. Film, Paris’te başlayıp Güney Fransa’ya uzanan bir hikaye anlatıyor. Felix bir yaz akşamı Seine kıyısında bir partide Alma’yla tanışır, geceyi dans ederek geçirirler. Sabah genç kız, ailesinin güneydeki yazlığına gider. Felix de birkaç gün sonra en yakın arkadaşını alarak genç kızın yaşadığı yere gitmeye karar verir. Alma’ya sürpriz yapmak için haber bile vermez. Yolda tanıştıkları Edouard’la bir üçlü olurlar. Bu yolda tanışma hikayesi filmin en tatlı anlarını oluşturuyor. Keyfinizi kaçırmamak için bundan sonrasına hiç girmeyelim! İyi yazılmış diyalogları, yetenekli genç oyuncularıyla, tatlı bir yaz esintisi hissi yaratan filmi kaçırmayın. Film boyunca yüzünüzden tebessüm eksik olmayacak.