Edward White
Çin’in dev Bir Kuşak Bir Yol Projesi, onlarca alt ve orta gelirli ülkenin sırtına 385 milyar dolara varan “gizli borç” yüklüyor. Yeni bir araştırmaya göre, birçok ülke Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in bu büyük dış politika projesiyle bağlantılı finansal borçlarını yıllardır sistematik biçimde eksik bildirmiş. Bu eksik raporlama “gizli borçların”, yani hükümetlerin ödemek zorunda kalabileceği, miktarı açıklanmayan yükümlülüklerin doğmasına yol açmış durumda.
Söz konusu bulgular, Virginia’daki College of William & Mary’de bulunan uluslararası kalkınma araştırmaları laboratuvarı AidData’nın yayınladığı yeni rapordan. AidData’nın çalışması, 2017’ye kadar olan dönemde 18 yıl boyunca 165 ülkede gerçekleştirilen ve değeri 843 milyar doları aşan 13 bin “yardım projesini” ve borçla finanse edilen projeyi kapsıyor.
AidData tahminlerine göre, Çin’den alınan paralardan oluşan mevcut borçlar, kredi derecelendirme kuruluşlarının ve denetim sorumluluğuna sahip diğer hükümetlerarası organizasyonların sandığından “çok daha büyük.”
AidData ekibi direktörü Brad Parks, Financial Times’a yaptığı açıklamada, “385 milyar rakamını ilk gördüğümüzde gerçekten nefesim kesildi” diye konuştu.
Bir Kuşak Bir Yol projesi için verilen borçlar son iki yılda yavaşlamaya başladı. Bu yıl, Pekin’in uluslararası kalkınma finansmanı alanındaki egemenliğine karşı koymak için ABD öncülüğünde bir G7 çalışması başlatıldı.
Ancak AidData raporu, Şi’nin 2013 yılında Bir Kuşak Bir Yol projesine start vermesinden bu yana görülen keskin değişimin kalıcı etkileri olabileceğine vurgu yapıyor. Eskiden Çin çoğunlukla merkez bankaları gibi resmi kurumlara borç verirken, şimdilerde Çin’in dış borcunun yaklaşık yüzde 70’i kamu iktisadi teşekküllerine, kamu bankalarına, özel maksatlı kurumlara, ortak girişimlere ve özel sektör kuruluşlarına gidiyor. AidData’nın tahmini rakamlarına göre, alt ve orta gelirli 40 civarı ülkenin Çin’e olan borçlarının oranı, GSYİH’lerinin yüzde 10’undan fazla.
Varlıklara el koyabilirler
Alt ve orta gelirli ülke hükümetleri, Çin’e dönük geri ödeme yükümlülüklerini ise kendi GSYİH’lerinin ortalama yüzde 6’sı civarında düşük gösteriyor. Parks, “Gelişmekte olan ülkelerin hükümet bilançolarında bu borçlara genellikle yer verilmiyor” diyor. “Burada kilit nokta, alacaklı devletin borç korumasından çoğu ülkenin açık veya örtük biçimde yararlanıyor olması. Bu durum özel ve kamu borçları arasındaki ayrımı bulanıklaştırıyor.” Rapor, tam da Çin’in gelişmekte olan ülkeleri borç tuzağına ittiği yönündeki kaygıların uluslararası tartışmalara yol açtığı bir dönemde yayınlandı. Borç tuzakları, söz konusu borçların ödenmemesi halinde Pekin’in bazı varlıklara el koymasıyla sonuçlanabilir.
Bazı uzmanlar ise abartılı buldukları bu endişeleri, Şi yönetimindeki Çin’in yur tdışında giderek genişlemesinden duyulan korkuya bağlıyor.
Johns Hopkins Üniversitesi Çin-Afrika Araştırma İnisiyatifi tarafından 2020 yılında yapılan çalışma, Çin’in 2000-2019 yılları arasında Afrika’daki 3.4 milyar dolarlık alacağını iptal ettiğini ve 15 milyar dolar tutarındaki borcun ya yeniden yapılandırıldığını ya da yeniden finanse edildiğini gösteriyor. Yani el koyulan bir varlık yok. Parks ise “Çinlilerin fiziksel, likit olmayan varlıkları teminat almayı sevdiğine dair medyada çıkan ve zaman içinde büyüyen efsaneye” karşın, son araştırmalara göre likit varlıkların teminat olarak alınmasının oldukça yaygın hale geldiğini söylüyor.
Teminat sistemi
“Çin’de kamuya ait kreditör kuruluşların teminatlandırma yolunu tercih ettiği doğru: Toplam borç portföyünün yüzde 44’ü teminat karşılığı veriliyor; durum ciddiye binip rakamlar büyüyünce, teminatlandırma seçeneğine yöneliyorlar.”
“Çin kamu bankası, borçluyu alacaklının kontrolündeki bir offshore banka hesabında veya güvenli hesapta asgari nakit bakiyesi bulundurmaya zorluyor. Şu anda bu yaklaşım teşvik ediliyor.”
Parks’ın tabiriyle, gizli borçlardan kaynaklanan bu muhtemel pasifler, birçok ülke için “bir gölge tehdit” olarak duruyor.
“Diyelim ki gelişmekte olan bir ülkenin maliye bakanlığında görevlisiniz ve Çin’e olan gizli borcunuzu yöneteceksiniz. Parasal değeri belli olan açıklanmamış borçları ödemeniz gerekeceğini bilmek, o kadar da büyük bir sorun olmazdı. Buradaki esas güçlük, ödenip ödenmeyeceği belli olmayan borçların parasal değerinin bilinmiyor olması.”
©️ The Financial Times