Pandemi önlemlerinin azalmasıyla el sıkışma da tekrar hayatımıza girdi. Yumruğunu uzatana dirseğimizi, başını eğene avcumuzu uzatıyoruz. Hepimiz şaşkınız çünkü selamlaşmak taş-kâğıt-makas oyununa dönüştü. Peki doğrusu ne?
Pilita Clark
Dünyaca ünlü reklam devi WPP’nin CEO’su Mark Read, iş dünyasındaki aşılanma oranı arttıkça yüz yüze görüşmeye başladığı müşterilerle keyifle el sıkışıyor. Geçen hafta görüştüğümüzde “Tanımadığım insanlarla yakınlaşmaya vesile oluyor. Dirsekle selamlaşmak benim için kesinlikle geride kaldı” dedi. Abrdn adlı varlık yönetim şirketinin başkanı Sir Douglas Flint ise konuya daha temkinli yaklaşıyor. “Asla odaya girip elimi uzatmıyorum” diyor. Bunun yerine geri çekilip karşısındakinin yapacağı hamleyi bekliyormuş. “İlk hareketi karşıdan bekleyip hemen ardından ben hamle yapıyorum.” Bilimsellikten son derece uzak birkaç günlük araştırma sonunda, hangi selamlaşma stratejisinin daha yaygın olduğunu tespit edemedim. Ama ortalığın iyice karıştığından eminim. Aşılanmadaki dengesizlik ve hangi davranışın güvenli sayıldığına dair görüşlerin sürekli değişmesi yüzünden tokalaşma, dirsek ve yumruk tokuşturma gibi bir sürü hareket arasında gidip geliyoruz.