Pep Guardiola 2012 yılında işine bir yıl ara verip New York’a gitti. Sadece dört yıllık teknik direktörlük kariyerinde FC Barcelona ile 14 kupa kazanan Katalan hoca, mesleğinin en hayran olunan figürü haline gelmiş olsa da yeni fikirlere ihtiyaç duyuyordu. Aradığı fikirleri New York’ta buldu: Columbia Üniversitesi’nde iktisat dersleri aldı, Barack Obama’nın yeniden seçilme sürecini takip etti, yönetmen Woody Allen ve satranç ustası Garry Kasparov’la takıldı. Öğrendiği her şeyi kendi mesleğine uyguladı. Geçen hafta, Manchester City’nin başında Premier Lig’i kazanmasıyla birlikte, 12 sezonluk teknik direktörlük kariyerinde üç farklı ülkede dokuzuncu şampiyonluğunu yaşamış oldu. City 29 Mayıs’ta Şampiyonlar Ligi finalinde Chelsea ile karşılaşacak. Peki Guardiola zirvede kalmayı nasıl başardı?
Cruyff ilkeleri
Babası duvar ustası olan Pep 50 yıl önce Santpedor’da doğdu. Köyündeki Katalan kimliği öyle güçlüydü ki Santpedor’un birçok yerlisi General Franco’nun diktatörlüğü boyunca yasaklanmış olan Katalan dilini konuşuyordu. Guardiola FC Barcelona altyapısında oynarken Barça teknik direktörü ve 21. yüzyıl futbolunun baş mucidi Johan Cruyff tarafından keşfedildi. Sıskaydı, yavaştı ve top kapma özelliği yoktu, ama Cruyff ona A takımda yer verdi, çünkü Guardiola oyunu okuyabiliyordu. Topu en hızlı dolaştıran oydu. Guardiola sonradan verdiği bir röportajda, “Cruyff’la tanışana kadar futbol hakkında hiçbir şey bilmiyordum” diyecekti. Barça’da cruyffismo adı verilen düşüncenin ilkelerini kavradı.
Katalan şiirinden basketbol taktiklerine kadar her şey hakkında bilgi edinmeyi, öğrenmeyi sürdürdü. 2008 yılında, bir sezon Barça B takımını çalıştırdıktan sonra, henüz 37 yaşındayken A takım teknik direktörlüğüne getirildi. 10 ay içinde İspanya ligi ve kupası ile Şampiyonlar Ligi’ni kazanacak, yarı şaka yarı ciddi bir tavırla, “Kariyerimin sonuna geldim, her şeyi kazandım” diyecekti.
Ustası Cruyff, bir keresinde Guardiola ve Dennis Bergkamp’ın çalıştırdığı en aklı başında ve ileri görüşlü oyuncular olduğunu söylemişti: “Onlardan fikir alabilirdiniz çünkü başkalarının sorunları üzerine de düşünebiliyorlardı.” Guardiola fikirlerini kendi oyuncularına aktarmayı başaracaktı. Özellikle “15 pas kuralı” (kaleye yönelmeden önce 15 pas yapmak) ve “beş saniye kuralı” (topu kaybettikten sonra beş saniye içinde presle geri kazanmak) üzerine yoğun tekrarlı antrenmanlar yaptı. Antrenör olduğu kadar video analistiydi. Sıradan bir iş gününde 90 dakikasını takımıyla antrenmanda, altı saatini ise ofisinde sonraki rakiplerin videolarını izleyerek geçiriyordu. Bu izlemeler kendi tabiriyle, “nihayet mesleğime anlam veren o harika, muhteşem an” gelene kadar devam ediyordu. Belki yalnızca bir dakika süren bir ilham patlamasıyla, rakibin ölümcül kusurunu tespit edip, “Buldum, kazandık” diyebiliyordu. Guardiola’nın dostu, Columbia Üniversitesi’nden iktisatçı Xavier Sala i Martín onu iki haftada yeni bir koleksiyon piyasaya çıkarabilen İspanyol giyim markası Zara’ya benzetiyordu: “Pep demek sürekli yenilik demek.” FC Barcelona’dan kendi isteğiyle ayrılacak, en iyiyken bile yenilenmeye devam edecek birine nadiren rastlanır; ancak Guardiola öğrenmek için yollara düşmek gerektiğinin farkındaydı. New York’tan sonra eşi Cristina’yı ve üç çocuğunu alıp Almanya’ya gitti ve Bayern Münih’te kendini güncelledi. Guardiola’nın amacı hiçbir zaman sadece kazanmak değildi. O anki en iyi futbolu oynamaktı.
Futbola 32 dakika ara
Golf, sinema, yiyip içmek ve İspanya siyasetinden yakınmak hoşuna gitse de hiçbirini fazla uzatmayı sevmiyor. Bir zamanların efsanevi sutopu oyuncusu olan kişisel asistanı Manuel Estiarte “32 dakika yasası” diye bir şey bulmuş: Guardiola futbol düşünmeye en fazla bu kadar ara verebiliyor.
2016 yılında Manchester City onu baştan çıkarmayı başardı. Teklifi kabul etmesinin sebeplerinden biri kulübün yöneticileriydi: CEO Ferran Soriano ve futbol direktörü Txiki Begiristain ile Barça’dayken çalışmıştı. Guardiola yeniliklere devam etti. Deneyleri bazen başarısız oluyor, ama denemeden gelişme şansınız yok. Bu sezon çoğu zaman sahaya santrforsuz çıktı. Kasım ayında, City’nin ligde dokuzuncu olduğu günlerde bile yağmurlu Manchester şehrinde olduğu ve yeni düşüncelere açık, doymamış bir takımı yönettiği için çok mutluydu. İçinde bulunduğu çılgın sektörde onu nadir kılan özelliği ise sonuçlardan ziyade sürece değer veriyor olması. Peki bir sonraki güncellenme nerede olacak?
©The Financial Times Limited 2021