Çiler İlhan Rüya Tacirleri Odası adlı ilk öykü kitabını 2006 yılında Artemis Yayınları, Sürgün adlı ikinci öykü kitabını ise 2010 yılında Everest Yayınları tarafından yayımlamıştı. Bu kitapla 2011 Avrupa Birliği Edebiyat Ödülü’nü alarak “Prix Du Livre Lorientales 2017”nin de finalistlerinden oldu. Sürgün birçok dile çevrildi fakat sonra Çiler İlhan edebiyatında bir sessizlik oldu. Ta ki geçen haftalarda raflara çıkan Nişan Evi romanına kadar… İlk iki kitabı öykü olan İlhan’ın ilk romanı Nişan Evi de yine Everest Yayınları etiketiyle yayımlandı. Her ne kadar metinde ya da tanıtım bültenlerinde kendini açık etmese de Türkiye’nin tanık olduğu bir katliamı, 2009 yılında bir düğün/nişan evinde gerçekleştirilen Bilge Köyü Katliamı’nı anlatıyor edebiyatının örtük diliyle. İlhan’la öyküden romana geçişini, bu katliamın edebiyatına nasıl girdiğini ve edebiyattaki derdini konuştuk. 2009 yılında Mardin’de gerçekleştirilen ve tarihe Bilge Köyü Katliamı olarak geçen olayla Nişan Evi’nin akrabalığı var, yanılıyor muyum? Sizi buraya götüren ne oldu? Haklısın, öyle. Beni buraya götüren biraz öfke oldu. Böyle bir katliamın meydana gelebilmesine zemin hazırlayan, karmaşık düğümlerin çözülmesine izin vermeyen, bu kadar dramatik bir olayın üstüne yorgan atıp neredeyse unutulmasını sağlayan sisteme duyduğum öfke. Ve sanırım olaydan hemen sonra haberlerde gördüğüm o öksüz, yetim çocukların çaresizliği, gözyaşları. Onların adına haykırmak istedim belki. Bu romanın düşünsel yolculuğu nasıldı peki? Sonu belli, yaşanmış bir olaydan yola çıktığım için aklımda Truman Capote’nin Soğukkanlılıkla’sı ile Marquez’in Kırmızı Pazartesi’si vardı. Malum ikisi de yazılmış, hem de harika yazılmış kitaplar. Ben neresinden tutsam diye kafa yordum. Romanı nasıl merak edilir hale getirebilirim; nasıl bir anlatı ve dil özgürlüğü yaratabilirim; gerçeğine yakın ama özgün bir dünya kurabilir miyim? Bu sorularla çıktı ortaya kitap.
İlk kitaplar öykü idi, Nişan Evi ise bir roman. Dil ve kurgu açısından sana göre romanı öyküden ayıran neydi, bu kitapta tüm o süreç nasıl gelişti? Aslında Nişan Evi kaçak roman! Araya girdi. 2013’te onu öykü taslağı olarak yazıp bırakmıştım. 2018’den beri ise artık bitmeye yakın daha uzun bir roman üstünde çalışıyordum; ona biraz ara verip sonra bakayım derken o süreçte Nişan Evi çıktı, hazırmış kafamda. Romanın verdiği özgürlük en çok derinleşmek, genişlemek oldu sanırım; karakterlerde, kurguda, dilde, kurulan dünyada… Kapıları zorladıkça açıldılar, bu çok hoşuma gitti.
Çiler İlhan, edebiyatının derdini nasıl özetler? Tür, tarz, dil, kurgu açısından her kitapta farklı bir şey yapmaya çalışmak istiyorum, yoksa en çok kendim sıkılıyorum. Bana dokunan, yazmazsam peşimi bırakmayan meseleleri dert ediniyorum sanırım. Fakat her şeyin üstünde sözün güzelliğine inanıyorum, seslerin ahengine takıntım var. Güzel olan her zaman hoş, sevimli olmak zorunda değil. Sert bir konu düşsel yazılabilir. Edebiyatı var eden bana göre iyi kurgulanmış şiirdir.
Nişan Evi / Çiler İlhan / Everest Yayınları / Roman / 72 Sayfa