Dijital farkındalığa davet ediyor: Tuğba Şengül Lik
“Biz de Aslen Buralı Değiliz: Bir Dijitalzedenin Dengeyi Bulma Rehberi” kitabının yazarı Tuğba Şengül Lik, dijitalleşen hayatta dengeyi nasıl yakalayabileceğimize odaklanıyor
Telekomünikasyon sektöründe uzun yıllardır yönetici olarak çalışan Tuğba Şengül Lik, çalışmalarıyla hem iş hayatında hem de günlük hayatta ekranlar karşısında kayboluşumuza ve yapılması gerekenlere dikkat çekiyor. 2018 yılında kurduğu Dijital Denge Derneği ile bilinçlenmeyi sağlayacak faaliyetler yürütüyor. Sosyal medya kanallarında yayınladığı içeriklerle özellikle ebeveynlerin doğru rol model olmaları, siber tehditlerden korunma, dijital zarafet ve dijital dengeyi korumanın yolları üzerine ipuçları veriyor. Tuğba Şengül Lik ile dijital dengeyi konuştuk.
“Biz de Aslen Buralı Değiliz: Bir Dijitalzedenin Dengeyi Bulma Rehberi” isimli ilk kitabınız dijital dönüşümün etkileri ve dijital teknolojilerin hayatımıza entegre olması üzerine bakış açısı sunuyor. Neler söyleyeceksiniz?
Biz dijital dünyaya doğmuş bir nesil değiliz; dijital teknolojilerin hızla hayatımıza girmesiyle bu dünyaya sonradan adım atan, dijital göçmenleriz. İnternet ve dijital cihazlarla tanışmamız, bu dünyaya uyum sağlamamız zaman aldı ve bu süreç, dijital yerlilere (yani internetle çocukluğundan itibaren tanışanlara) kıyasla bizim için zorlu bir geçiş dönemi oldu. Ancak toplumun ve kültürlerin evrimi devam ediyor ve dijitalleşme de bu değişimin bir parçası. Önemli olan, bu dönüşümle uyum sağlamak, hızla gelişen dünyaya ayak uydurmak ve dengenin ne olduğunu anlamak. Teknolojiler, hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştırırken, aynı zamanda bizleri bağımlı hale getirdi. Yatak odamıza kadar giren bu dijital araçlar, bizi kendilerine bağladı ve dönüşümün hızına yetişmeye çalışırken yorgun düştük. Yolda kaldık, dijitalin ne zaman ve nasıl kullanılması gerektiğini anlamakta zorlandık. "Bir Dijitalzedenin Dengeyi Bulma Rehberi" işte bu noktada devreye giriyor: Teknolojiyi hayatımızda nasıl en verimli şekilde kullanacağımızı, bizi gereksiz uğraşlardan ve dikkat dağınıklığından nasıl koruyacağını anlamamıza yardımcı olmayı amaçlıyor. Artık dijitalde geçirdiğimiz zamanın kalitesini sorgulama zamanı; bu süreyi hayatımıza gerçek anlamda değer katacak şekilde nasıl kullanacağımıza odaklanmalıyız.
Yazarken yakın çevrenizdeki gözlemleriniz mi size ilham verdi?
Yakın çevremde sıklıkla karşılaştığım sorunlardan yola çıkarak bu kitabın temelini oluşturdum. Pek çoğumuz hedeflerimizi netleştirmekte zorlanıyor, dikkatimiz çabucak dağılıyor ve öz disiplinimizi geliştiremiyoruz. Bir kitabı sonuna kadar okumakta zorlanıyor, işlerimizi sürekli erteliyoruz. Bilgiye ulaşma konusunda sınır tanımıyoruz, adeta bilgiye bağımlıyız; ancak bu bilgiyi derinlemesine işleyemiyoruz. Çocuklarımızın gelişimi ve eğitimi hakkında kaygılar taşıyoruz ama yine de tablet ya da telefonları ellerinden almakta yetersiz kalıyoruz. Modern yaşamın hızına yetişme telaşı içindeyken, aynı anda yavaşlama, anda kalma ve sadeleşme arayışıyla çelişiyoruz. Tüm bunlar aşırı stresin tetiklediği panik atak, uykusuzluk ve depresyon gibi sorunlarla birleşiyor. Dijital dünyada her şeyimizi paylaşırken, gerçek hayatta hiçbir şeyimizi paylaşamaz hale gelmenin çaresizliğini yaşıyoruz. Çevrimiçi ve çevrimdışı yaşamlarımız arasındaki dengesizlik ise hayatımıza sürekli olumsuz yansımalar yapıyor. Bence modern bireyin pek çok probleminin kaynağında dijital teknolojiyi dengesiz kullanmak var. Böylesine hızlı bir değişime uyum sağlayamamak, kontrolümüzü kaybetmemize ve yönümüzü şaşırmamıza neden oluyor. Bu yüzden, bir adım geri atıp dijital araçlarla olan ilişkimizi yeniden değerlendirmemiz gerektiğine inanıyorum. Burada önemli olan, dijitali ne kadar kullandığımızdan çok, onu hangi amaçla kullandığımız. Çevrimiçi yaşamda tükettiğimiz içerikler, zihinsel dayanıklılığımız için kritik bir rol oynuyor. Eğitsel bir amacı olmayan, yalnızca zaman öldüren içeriklere mi yöneliyoruz, yoksa kendimizi geliştirecek bir şeylere mi? İşte bu sorular, dijital dünyadaki varlığımızın gerçek kalitesini belirliyor.
Peki, siz dijital dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?
Dijital konusunda tüketim ile üretiminizi dengelemek gerekiyor. Ben yaklaşık 3-4 yıldır bilinçli seçimler yaparak bunu yakaladığımı düşünüyorum. Kimyager Paracelsus'un bir sözü var: “Her şey zehirdir, önemli olan dozudur” diyor. Benim farkındalığım da bu noktada açıldı. Bir şeyi yemekte aşırıya kaçtığınız zaman da sorun yaşarsınız hatta kitap okumak bile öyle değil mi? Yani günde 8 saat kitap okursanız maalesef onun da olumsuz etkileri oluyor. Dijital denge için planlı zamanlarım var. İşten eve geldiğim zaman çocuklarımla, ailemle geçireceğim zamanlarda, yemek masasında olduğumuz zamanlarda o ekranları masamıza koymuyoruz. En az yarım saat telefonlarımıza dokunmuyoruz, ekranlarla sohbetimizi bölmüyoruz. Yemek sonrası yarım saat civarında sosyal medyada vakit geçiriyorum. Nitelikli içerikler seyredip kendimi eğitiyorum. Çocuklar da aynı şekilde. Onların da bir saati var. Uyku zamanım yaklaştığında, yatmadan 30 dakika önceden ekranlarla ilişiğimi kesiyorum. Kitabımı yanı başıma alıyorum, okuyorum. O mavi ekran gerçekten beynin gündüz olduğunu zannetmesine sebep oluyor. Evet, bizde de alışkanlık, yatmadan bir telefona bakmak, uyanınca da ilk iş telefona bakmak. Dijital denge için benim hayatıma kazandırmış olduğum ilk alışkanlığım gece yatarken ve sabah uyandığımda telefona bakmamaktı. Bu da benim için çok güzel, verimli oldu. Sabah kalkıyorum. En azından zihnim berrakken o sırada odaklanmam gerekenlere yöneliyorum, ekran beni bölmüyor, kesintiye uğratmıyor.
Dijital Denge Derneği’nin de bu konuda faaliyetleri yoğun. Neler yapıyorsunuz?
Toplumun dengeli bir şekilde dijitalleşmesine katkıda bulunmayı amaçlayan, kar amacı gütmeyen bir dernek olarak öncelikli hedefimiz, bilinçli ve dengeli teknoloji kullanımını teşvik eden bir kültür oluşturmak. Bu hızlı çağda bireylerin ve dolayısıyla toplumun sağlam bir şekilde ayakta kalabilmesi için yol gösterici bir rehber olmayı istiyoruz. Teknoloji kullanımı bireysel bir tercih gibi görünse de sonuçları itibarıyla toplumun geneline yayılan bir soruna dönüşüyor. Bu nedenle, teknolojiyi hayatımıza dengeli bir şekilde entegre edebilmek için toplumsal düzeyde bir dönüşüme ihtiyaç duyuyoruz. Bu dönüşümün anlık ve geçici çözümlerle değil, köklü bir davranış ve tutum değişikliğiyle mümkün olacağına inanıyoruz. Eğitimlerimiz aracılığıyla bu değişime destek olmak, insanları bilinçlendirmek ve farkındalıklarını artırmak en büyük önceliklerimiz arasında. Teknolojinin sunduğu avantajlardan en iyi şekilde yararlanmak, ancak kullanım alışkanlıklarımızı kontrol altına aldığımızda ve bu konuda farkındalık geliştirdiğimizde mümkün hale geliyor.
@dijitaldenge adıyla sosyal medya kanallarınızdan dijital denge konusunda farkındalık yaratmayı sağlayan içerikler yayınlıyorsunuz. En çok hangi konular ilgi görüyor?
Kuşak sorunları, dijital zorbalık, dijital bağımlılık konuları ilgi görüyor. Dijital vatandaşlık, dijital okuryazarlık da çok izleniyor. Ayrıca günümüzde ilişkiler de çok farklılaştı. Aşklar artık dijitalde başlıyor, dijitalde devam ediyor ve dijitalde sona eriyor. İlişkiler, dijital nezaket gibi konularda uzmanlarla konuşarak tüyolar verdiğimiz içerikler de dikkat çekiyor.