Loukianos’un 45 sayfalık Hakiki Hikayeler’i tarihin ilk bilimkurgu romanı. Eser, Erman Gören-Ertuğrul İnanç’ın çevirisi ve son notları ile artık daha kolay okunuyor
Bilimkurgunun ilk eseri kabul edilen Loukianos’un MÖ 2 yüzyıldan kalma kitabı Hakiki Hikayeler, Erman Gören ve Ertuğrul İnanç çevirisiyle İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıktı. Aydan bir balinanın karnına kadar yazıldığı dönem için hayal bile edilemeyecek yolculuklardan oluşan eserin dili de oldukça esprili. Çünkü Loukianos hayali diyarlara olağanüstü bir seyahatin öyküsünü anlatırken Antik Yunan’da “hakiki” olma iddiasındaki önemli eserleri de zekice hicvediyor. Eseri tam olarak anlamak için Eski Yunan alemine ve edebiyatına hakim olmak şart mı peki? Çevirmenler Gören ve İnanç ikilisinin hazırladıkları Sonnotlar, Özel Adlar Sözlüğü ve eserin hikayesi bölümleri ile Hakiki Hikayeler her okuru kucaklamaya hazır. Doç. Dr Erman Gören ve Ertuğrul İnanç’a bu zor çevirinin detaylarını sorduk. MS 2. yüzyılda yaşayan Loukianos’u günümüz okurunun anlayacağı biçime taşımanın zorlukları nelerdi? Erman Gören: Loukianos hakikaten hicvin bütün imkanlarını kullanan bir usta, aynı zamanda oldukça iyi eğitim görmüş, geniş müktesebatıyla devrinin en önde gelen zekalarından biri. Kullandığı dil esasen kendisinin kitaplardan öğrendiği MÖ 5. yüzyılda Yunan dünyasında cari olan Attika lehçesi. Bu dili öyle bir ustalıkla kullanıyor ki hikâyesini oluştururken kurduğu özgün bağlantıları karakterlerini kendi uyduruduğu isimlerle adlandırarak taçlandırıyor. Şüphesiz bu incelikli dili özellikle de masalsı havasını bozmadan Türkçeye aktarmak için özel bir dikkat gerekiyordu. Bu nedenle Yunanca isimlerin önemli bir kısmına —yerleşik mitolojik ve tarihi karakterler haricinde—Türkçe karşılıklar bulduk. Masalsı havayı da gerek anlatının dil özelliklerinde gerek uydurduğumuz isimlerde yansıtmaya gayret ettik. Bu isimleri tayin ederken başvurduğumuz stratejileri de yerine göre sözlük kısmında yeri göre notlarda açıkladık. Ertuğrul İnanç: Kitapta da değindiğimiz gibi Hakiki Hikâyeler’in bir veçhesi de çağında ve dünyasında gelenekleşmiş Yunan-Latin edebi birikiminin tabir caizse bir bilmeceli fihristi oluşu. Yani bu edebi ve kültürel müktesebatın her seviye ve statüdeki verimlerine yapılan sayısız açık ve kapalı referansla, ima ile, telmihle dolu bir eser. Bunları imkan ölçüsünde tespit etmek için bizden önce yapılan ve gayet külliyatlı bir literatür oluşturan çalışmaları taramamız icabetti. Zannediyorum ki bu esnada başka çalışmalarda görmediğimiz bazı bağlantıları da kendimiz yakaladık. Loukianos’un icat ettiği isimler de bu karakterde ve bunlara Türkçe karşılıklar inşa ederken eserin temel anlatı yapısını ve havasını oluşturan fantastikliği muhafaza etmek başlıca gayelerimizden biri oldu. Yunancaya ustalıkla ve zekice inşa edilmiş pek çok kelime kazandıran yazarın bu gayretini eserinin Türkçe tercümesinde devam ettirdik diyebiliriz :) Eski Yunan dünyasından çok tanıdık isim var bu hikayede. Bu isimleri tanımayan biri hikayenin tadını alabilir mi? E.G.: Pek çok yorumcunun da teyit ettiği gibi Hakiki Hikâyeler Loukianos’un baş yapıtı sayılabilir. Kendisi antik edebiyatı incelerken yıllar içinde kurduğu bağlantıları diğer yapıtlarına da malzeme ediyor; ancak Hakiki Hikâyeler baştan sona yunan edebiyatının, kültürünün, felsefesinin, şiirinin birbirine örülmüş bir hicvini sunuyor. Bu hiciv tek yönlü de değil. Hem takdir ettiği kısımları ön plana çıkaran bir kadirşinaslığı var hem garip bulduğu, bıyık altından güldüğü kısımları hatırlatan bir muzipliği. Onun sunduğu bağlantıları anlamak için şüphesiz belirli bir bilgi birikimi gerekiyor. Ama bir okuma listesi vermek güç. Zira o kadar çok yapıta, o kadar çok mitolojik anlatıya atıfta bulunuyor, esprileri o kadar çok antik kaynaktan besleniyor ki hepsini okumuş olmak için Loukianos’unkine benzer bir ömür sürmüş olmak gerek. Kendi adıma, Loukianos her okuyuşta yeni sürprizler sunuyor. Bu geniş kaynakları yüzünden yakalayabildiğimiz bağlantıları notlarda açıklamaya çalıştık. E.İ.: Fevkalade ustalık ve özenle inşa edilmiş, insan hâlinin ezeli hikâyesini anlatan zamansız bir eser Loukianos’un Hakiki Hikâyeler’i. Bu bakımdan hiçbir referans veya imayı anlamadan, daha doğrusu anlamaya uğraşmadan da saf bir fantastik edebiyat ve bilim-kurgu eseri olarak zevkle okunabilir. Mütercimler olarak görevimiz mümkün olduğunca bunu sağlayacak bir metin ortaya koymaktı zaten. Ancak filologlar olarak vazifemiz de eseri –gene mümkün olduğunca– bir bütün hâlinde; yani atıfları, telmihleri, gerek kendi devrinde gerek tarih boyunca dünya edebiyatı içindeki yerini de inceleyerek sunmaktı. Biz her iki görevimizi yerine getirmek için de aynı özeni gösterdik. Tercümeyle inceleme kısmını ayırmak suretiyle de metinle çeşitli derecelerde muhataplık kurmak isteyen okurlara hitap edebilecek bir yayın yapmayı arzu ettik. 45 sayfalık bir metin için yaklaşık 200 sayfa açıklama var kitapta. Bu kitabı nasıl sınıflandıracağız? Araştırma mı, tarih mi, edebiyat mı? E.G.: Evet, bu kitap sadece bir tercümeden ibaret değil. Bir giriş, açıklayıcı notlar, sözlük, bir “ek” (appendix) olarak Hakiki Hikâyeler’in tarih boyunca nasıl alımlandığını, edebi etki alanının genişliğini açıklayan bir metin ve bir dizin var tercümeye eklenen. Antik metinlerin önemli bir kısmının Batı dillerinde böyle açıklayıcı notlar ve metinlerle zenginleştirilmiş basımları mevcut. Bizimkisi de bu türden bir yorumlu tercüme olarak nitelenebilir. Bu türden metinlere Türkçede okur pek alışık olmadığından adının koyulması dahi zor oluyor. Aslolan adını nasıl koyacağımız değil, tercümeye eklediğimiz araştırma sonuçlarımızın, çevirmen tercihlerimizi bir bir açıklayan kısımların, özenle hazırladığımız dizinin nasıl hizmet edeceği. Umarım okuruna ulaşır ve azami ölçüde istifade edilen bir kitap olur. E.İ.: Kitabın inceleme kısmında (“Ek: Hakiki Hikâyeler’in Hikâyesi”) da açıkladığımız üzere zaten kaynak metnimiz tek boyutlu bir “tür” tasnifine sığmıyor. Müellifinin de eserini yazarken böyle bir kaygısı olduğunu sanmıyorum. Bizim tercüme, inceleme ve diğer tamamlayıcı kısımlardan oluşan kitabımız da kaynak metninin bu ele avuca sığmazlığını tevarüs etmiş olsa gerek :) İlk sayfadan itibaren okurken Odysseus’un yolculuğu geliyor akla. Bir de Jules Verne’nin hikayeleri… Hakiki Hikayeler’den söz ederken fantastik bir yol hikayesi denilebilir mi? Ya da sizin tanımınız nedir? E.G.: Bir “edebiyat eleştirmeni” edasıyla değil de, belki biraz Loukianos’un bende bıraktığı edebi lezzet üzerinden buna şahsi bir cevap verebilirim. Loukianos’un yaşamına dair bildiklerimiz çok güvenilmez kaynaklardan, çoğu da kendi eserlerinden. Belki de kendi hayatını da hicvetmiştir, kim bilir. Ama kendi eserlerinde anlatığı kişiyse şayet, Loukianos’un seçkin bir okuryazar, saygın bir Roma vatandaşı ya da memleketi Samosata (Samsat/Adıyaman) yüzünden muhtemelen dışarlıklı bir “barbar” (Yunan soylu olmayan) olarak kendi hayat yolculuğunun edebi bir yeniden yazılışı gibi Hakiki Hikâyeler benim için. Loukianos’un bütün alt kimlikleriyle muhayilesinin katmanlarını ortaya seren, yalnızca antikçağ ve antik insana değil, insanın bizzatihi kendisine doğru yolculuğa çıkaran bir seyrüsefer defteri. E.İ.: Fantastik yol hikâyesi gayet güzel bir ifade Hakiki Hikâyeler’in ana çerçevesini tanımlamak için. Nitekim sadece Akdeniz havzası antikitesinin değil, bütün dünya edebiyatının kadim örneklerinden modern numunelerine kadar yol ve yolculuk hikâyeleri insanın aslında kendi içine doğru seyrini anlatmak için kullanılan en temel vasıtalardan. Loukianos karakteriyle yoldaşlarının yolculuğu hem Odysseus, Iason, Aeneas gibi mitik kahramanların hikâyelerinin, hem de Ktesias, Iamboulos gibi müelliflerin edebi inşalarındaki yolculukların örneği üzerine kurulur; Jules Verne’den Swift’e, Tolkien’den Star Trek’e kadar –bazan doğrudan bazan dolaylı surette– bunlardan bir köprü kurar. Edebi seleflerinden önemli bir farkı bu yolculuğun bitmemesidir, metinde maceranın sonu anlatılmaz; tutulmasına asla niyetlenilmemiş bir vaat olarak “ilerideki kitaplara” havale edilir. Bu yönüyle de insanın yolculuğunun bitmezliğine işaret eder belki. Yunan tanrıları, ünlü yazarlar, mitoslar bambaşka biçimlerde çıkıyor karşımıza. Bir Meddah tadında kafa buluyor bu hikayelerle Loukianos. Belki de o yüzden fantastik edebiyatın ilk örneği tarif ediliyor. Ne dersiniz bu konuda? E.G.: Hoş bir yakıştırma Loukianos’a “meddah” demek. Bir açıdan böyle demek mümkün. Kendi tarzında meseller anlatan, yerleşmiş mesellerin pekâlâ başka türlü de olabileceğine işaret eden biri Loukianos. Güldürürken gülen ile gülünecek şeyin birbirine karışmasını arzu eden bir incelikle yazan bir yazar. Gülerken kendi halinize güldüğünüzü fark edip irkilebiliyorsunuz, tam da usta bir meddahın kalemi bir espri anlayışı olduğu söylenebilir bu nedenle. E.İ.: İnsan hâline dair hayat, ölüm, hakikat gibi en kök ve “ciddi” meseleleri lâkayıtlığın sınırsız rehaveti içerisinde konu eden bir meddah denebilir Loukianos’a. Sadece Hakiki Hikâyeler’de değil, elimize ulaşan ve ona atfedilen eserlerin hemen hepsinde bu yolu tutmuş. Bence kafa bulduğu şey insanın ezeli soruları değil de bunlara kesin ve nihai cevap bulma iddiaları. Elbette fantastik edebiyatın ilk örneği değil, nitekim kendisinden önceki fantastik eserlerin örneği üzerine inşa edilmiş bir eser. Ancak bilim-kurgunun bilinen ilk örneği olduğuna dair yaygın bir kanaat var.