“Özellikle anı okumayı seviyorum”

Polisiyenin ülkemizdeki en büyük ismi Ahmet Ümit hem bu dönemde okuduğu hem de zamana bağlı olmadan önerdiği kitapları paylaştı

Bugünlerde okuduklarım

Güvercin Tüneli/ John Le Carré/ Çeviren: Dilek Şendil/ Alfa Yayıncılık  John Le Carré, Güvercin Tüneli’nde anılarını anlatıyor. Kendisi bir casustu sonra yazar oldu. Dünya edebiyatına şahane casus romanları kazandırdı. Ama Güvercin Tüneli, onun yazarlığa başlama anılarını, Berlin’de, Moskova’da geçen günlerini anlatıyor. Bu tür kitapları, özellikle yazarların hayat hikayelerini okumayı seviyorum.  Hz. Musa ve Tektanrıcılık/ Sigmund Freud/ Çeviren: Kamuran Şipal/ Cem Yayınevi Freud psikanalizin kurucusu, biliyorsunuz. Bu kitabında bambaşka bir konuya değiniyor. Tek tanrılı dinlerin tarihine eğiliyor. Bilindiği üzere Hz. Musa’nın Mısır’dan göç ettiğine dair bir tarihsel kaynak yok. Hatta Musa diye bir Mısır prensinden de hiçbir yerde bahsedilmiyor. Freud, bu olgudan yola çıkarak tek tanrıyı savunan bir Mısır kavmi olduğunu savlıyor. Yahudiliğin de bu kaynaktan doğduğunu savunuyor. Oldukça ilginç bir kitap.  Swan’ların Tarafı-Kayıp Zamanın İzinde 1. Kitap/ Marcel Proust/ Çeviren: Roza Hakmen/ Yapı Kredi Yayınları  Kayıp Zamanın İzinde, Proust’un yedi ciltten oluşan serisi. Swan’ların Tarafı da serinin ilk kitabı. Kimilerine göre otobiyografi, kimilerine göre kurmaca eserler olarak adlandırılan Kayıp Zamanın İzinde, zengin karakter analizleriyle dolu muhteşem bir edebiyat şöleni.  Saatleri Ayarlama Enstitüsü/ Ahmet Hamdi Tanpınar/ Dergâh Yayınları  Edebiyatı kıymetli kılan ironidir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü baştan sona ironi dolu bir eser. Yıllar önce okumuştum, şimdi tekrar okuyorum. Ahmet Hamdi’nin en eğlenceli, en hoş kitabı bence. Huzur’dan daha çok sevdiğimi söylemeliyim.  Fosforlu Cevriye/ Suat Derviş/ İthaki Yayınları Suat Derviş, Türk edebiyatının çok önemli bir kadın yazarı. Çok daha fazla ilgiyi hak ediyor. Fosforlu Cevriye romanı bir seks işçisinin bir devrimciyi koruması etrafında gelişen olaylar zincirinden oluşuyor. İki marjinal insanın yeraltında buluşmasından doğan imkânsız bir ilişki, derin bir hümanizmayla anlatılıyor.

Okunmasını önerdiklerim

İlyada/ Homeros/ Çeviren: Azra Erhat, A Kadir/ İş Bankası Kültür Yayınları  İlyada, yeryüzündeki ilk destanlardan biri. Mezopotamya’da da Gılgamış Destanı var. Ama İlyada’nın dili çok daha şiirsel. Homeros diye biri var mı o da bilinmiyor. Kimilerine göre İzmirli bir ozan. Kimilerine göre anonim bir kişilik. Ama İlyada muhteşem bir eser. Aynı zamanda Yunan mitolojisini anlatan en temel kaynaklardan biri. Üstelik savaş gibi evrensel bir konuyu anlatıyor. Ne yazık ki silahlar değişse de savaşlar hâlâ sürüyor. Homeros’un İlyada’da anlattığı acılar, yıkımlar da öyle... Anna Karenina/ Lev Nilolayeviç Tolstoy/ Çeviren: Ergin Altay/ İletişim Yayıncılık  Anna Karenina, bence bugüne kadar yazılmış en muhteşem aşk romanı. Elbette bütün gerçek aşklar gibi imkansızlığın üzerinde yükseliyor. Tolstoy bize muhteşem bir yasak aşkı anlatıyor. Ama elbette aşk hiçbir zaman sadece aşk değildir, aynı zamanda o toplumun bir aynasıdır. Anna Karenina da bize 19. yüzyıl Rus toplumunun gerçekçi bir panoramasını  sunar, aktarır. Ve biz, 19. yüzyıl Rusya’sına bakarken, aslında insanların yalın duygularıyla karşılaşırız. Kendi aşklarımız, kendi acılarımız, kendi hayal kırıklıklarımızla… Suç ve Ceza/ Fyodor Mihayloviç Dostoyevski/ Çeviren: Sabri Gürses/ Can Yayınları  Suç ve Ceza okumaktan vazgeçemeyeceğim klasiklerden. Suçtan yola çıkarak insan ruhunu en iyi anlatan romanlardan. Çünkü suç, insanın varoluş biçimlerinden biri. İnsanı anlamak ve anlatmak istiyorsan, toplumdaki suça yönelmelisin. Dostoyevski de bunu yapıyor işte...  İnce Memed/ Yaşar Kemal/ YKY İnce Memed neden klasik oldu? Çünkü zorbalığa karşı daha iyi bir dünya için direnenleri anlatan en güzel romanlardan biri. Çukurova’da ağalık zulmüne karşı dövüşen cesur bir köylünün hikâyesi bu. Daha doğrusu bir köylünün bir isyancıya dönüşmesinin hikâyesi. Yaşar Ağabey’in anlattığı Çukurova’yı seviyorum. Ben de Gaziantepli olduğum için kendimi o bölgeye daha yakın hissediyorum.  Hayır-Dar Zamanlar 3/ Adalet Ağaoğlu/ Everest Yayınları  ‘Hayır’, demenin erdemi üzerine yazılmış enfes bir eser. Kabul etmemek, yanlış olana direnmek ve kötülüğe hayır, demek üzerine yazılmış zarif bir roman. Adalet Ağaoğlu’nun en iyi romanlarından biri bence. Dar Zamanlar adlı üç kitaplık serinin de üçüncüsü. Serinin ilk kitabı Ölmeye Yatmak ve ikinci kitabı Bir Düğün Gecesi de çok kıymetli. Üçü birlikte okunursa çok daha anlamlı olur.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız