"Savaşlar insan kurban etme ritüelleridir!"

David Diop’un 2021 yılı Uluslararası Booker Ödülü’nü kazanan romanı Gece Tüm Kanlar Karadır, Sahi Kitap etiketiyle Türkçede. Fransız bir anne ve Senegalli babanın oğlu olan Diop, Birinci Dünya Savaşı’nı Afrikalıların gözünden aktarıyor

Tarihin unutulmuş bir sayfasını Gece Tüm Kanlar Karadır adlı romanıyla tamamlayan David Diop, bunu o kadar iyi yaptı ki, 2021 yılı Uluslararası Booker Ödülü’nün sahibi oldu. Aycan Başoğlu’nun çevirisi ve Sahi Kitap etiketiyle Türkçede de yayımlanan roman, büyük tartışmaları da beraberinde getirdi. Savaşa, sömürgeciliğe, canavarlaşmaya dair etkileyici bir anlatıyla karşı karşıyayız. Diop’a hikayesini ve ödül sonrasını sorduk. Gece Tüm Kanlar Karadır ne anlatıyor? Birinci Dünya Savaşı’nda batı cephesinde Fransa için savaşan Mademba ve Alfa isimli iki asker romanın odağında. Ölümcül bir şekilde yaralanan Mademba ve cephedeki vahşetin ortasında hayatta kalmaya çalışan Alfa’ya odaklanan roman, cephede savaşan askerlerin duygusal sancılarını anlatıyor. Sadakate, arkadaşlığa ve insan olmaya dair çarpıcı detaylar taşıyor. 

Savaş araştırmaları

Romanın fikri nasıl doğdu? Kurguya kişisel tarihinizin, aile tarihinizin etkileri oldu mu?  Benim gibi bir akademisyenin yapacağı şekilde, savaş üzerine araştırma yaparak ilerledim. Senegalli askerlerin savaşta oynadıkları rolün net olarak anlatıldığı tarih kitaplarını okudum ama bunu yaparken not almadım, bundaki amacım romanımı yazarken duygusal hafızamı kullanmaktı. Bu nedenle romanımda hiçbir savaş yerine ya da net bir tarihe yer vermedim. Ana karakterimin savaşla yakınlığını göstermenin esas olduğunu, savaşı tüm savaşların anası olarak tanımlamak istedim. Yazdıkça, karakterimin acısına olan mesafemi korumaya çalıştım.   “Yüzbaşının Fransa’sının bizim vahşiliğimize ihtiyacı var ve biz, ben ve diğerleri de, itaatkâr olduğumuzdan vahşiyi oynuyoruz. Düşman etlerini dilimliyoruz, onları sakatlıyoruz, kafalarını kesiyoruz, karınlarını yarıyoruz.” Sömürgecinin “canavar” ihtiyacını müthiş anlatıyorsunuz, bu “canavar ihtiyacı” konusunu biraz daha açalım isterim.  Yazar Blaise Cendrars’a göre Birinci Dünya Savaşı bir “fabrika savaşı”dır. Bombardıman yağmurunun tüm askerlerin bedenlerini parçaladığı bir savaş. Bomba parçaları ana karakterimin yaşadığı gibi ellerini ve bacaklarını kesip, bağırsaklarını deşiyor. Amacım, vahşi olanın savaş olduğunu ve askerlerin olmadığını göstermekti.  Edebiyatta şiddetin kullanımıyla ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum. Sınır nerede başlıyor ve bitiyor?  Birinci Dünya Savaşı dünya gençliğinin büyük bir bölümü için çok ciddi bir fedakarlıktı. Bana göre, şiddet kendi içinde bir son değildi fakat okuyucunun savaşın dehşetini hayal etmesine olanak vermenin bir yoluydu. Savaşlar bana büyük ölçekli insan kurban etme ritüelleri gibi görünüyor. Ritüeller, yani geçit törenleri, silahların takdimi, bayrakların kaldırılması, yüksek sesle verilen emirler, askerlere suikast yapacaklarını ya da kurban olacaklarını unutturmayı amaçlıyor. Fransız bir anne ve Senegalli bir babanın oğlusunuz. İki dille ilişkiniz nasıldı? Ana dilim Fransızca. Dili iyi kullandığımı düşünüyorum, yine de okuyucunun, karakterimin farklı bir dilde, Senegal’de konuşulan Wolof dilinde düşündüğünü anlaması için ritim üzerine Fransızca çalıştım.  Kitabınız her ne kadar kurgu olsa da, yayımlanmasının ardından asker ailelerinden çok sayıda mektup ve fotoğraf aldığınızı söylüyorsunuz. Nasıl mektuplardı bunlar? Hepsi öyle dokunaklıydı ki. Metropol askerleri ile koloni askerlerinin arasında kardeşlik olduğunu gösteriyordu tüm mesajlar.

Yazı dili Wolofça değil

Uluslararası Booker Ödülü’nü kazanan ilk Fransızca yazan yazarsınız. Mültecilerin, göçmenlerin ülkelerin asıl sahipleri olduğunu düşünenler tarafından böylesine dışlandığı bir dünyada sizce bu ödülü Wolofçayla alabilir miydiniz?   Wolofça konuşabiliyorum ama yazamıyorum. Zaten yazamazdım anlayacağınız, yazı dilim Fransızca. Kazandığınız edebiyat ödülleri hayatınızda bir şey değiştirdi mi? Sizin için ödüllerin anlamı, karşılığı nedir?  Doğrusu değişen bir şey olmadı. Fransa’daki Pau Üniversitesi’nde öğretmenim ve böyle de kalmayı düşünüyorum.  Gece Tüm Kanlar Karadır / David Diop / Çeviren: Aycan Başoğlu / Sahi Kitap / Roman / 120 Sayfa
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız