Pierre Cardin’i nasıl bilirdiniz?

Azılı kapitalist mi? Öngörülü tasarımcı mı?

Seda Yılmaz
sedaayilmaz@yahoo.com
60’ların parlak haute couture tasarımcılarından Pierre Cardin kendini böyle anlatıyordu. 29 Aralık 2020’de sona eren hayatı, çağının ötesinde lüks tasarımlarla başlayıp kitlesel tüketim ürünleri ile devam etti
Bir moda tasarımcısının başarısını yarattığı markanın kitlelerce bilinirliği üzerinden ölçecek olursak, Pierre Cardin’in eline kimse su dökemez. Zira o, muazzam yaratıcılığının yanında ciddi bir ticari zekâya sahip olması sayesinde sınırları modayı aşan bir imparatorluk kurdu. Bol keseden lisans dağıttığı için isminin sigaradan sardalyaya, bebek arabasından halıya handiyse meta namına ne varsa onun üstüne yapıştırılmasına izin verdi. Markanın iletişim direktörü Jean-Pascal Hesse’ye sorarsanız, dünya çapında en çok tanınan sekiz markadan biri haline geldi. Cardin böylece 400 milyon euro’yu bulduğu tahmin edilen servetiyle moda dünyasının en zenginleri arasındaki yerini aldı. Kapitalizmin başarı kıstaslarına göre, tam tamına bir başarı öyküsünün öznesi oldu. 1987’de New York Times gazetesinde çıkan bir haberde, “Sanatçı olarak doğdum ama ben bir iş insanıyım,” diyen Pierre Cardin’in 70 yıllık kariyerine bakıldığında iş insanlığının devasa gölgesinin, sanatçı kimliğinin üzerine düştüğü görülebilir. Ancak bu, moda tarihinde esaslı bir yer edinmiş olan avangart tasarımlarının değerini hafifletmez.
Pierre Cardin’in en geleceğe dönük işlerini ortaya çıkardığı dönemden, 1968’den bir tasarım

Neden sadece zenginler için çalışayım?

1922’de İtalya’da dünyaya gelen Cardin, bir terzinin yanında çıraklığa başladığında 17’sindeydi. 1945’te Paris’e giderek Paquin, Elsa Schiaparelli ve Christian Dior modaevlerinde çalıştı. Dior’un 1947 tarihli çığır açan New Look koleksiyonunun dikimi konusunda sergilediği hünerden ötürü, selefi onu “Pierre Cardin gibi tasarımcılar haute couture’ün geleceğidir,” diyerek övdü. Cardin, ismini taşıyan modaevinin kapılarını 1950’de açtıktan sonra ilk couture koleksiyonunu 1953’te sundu. Hemen ardından tasarımlarındaki geometrik ve heykelsi formların habercisi olan ve bir hayli tutulan balon elbiseyi yarattı. Üst kısmı vücuda oturan, aşağı doğru balon gibi şişen ve toplanan bu model döneme damgasını vurdu. Cardin’in tek derdi kıyafet modellerinde yaptığı yenilikler değildi. Haute couture’ün belirli bir zümreye hitap etmesini kast ederek, “Neden sadece zenginler için çalışayım?” diye soruyor, “Ben sokaktaki insanlar adına çalışmak istiyorum,” diyordu. 1959’da ilk hazır giyim koleksiyonunu Paris’in çok katlı mağazası Printemps’da sergilemesi de, öncesinde kadın ve erkek butikleri açması da modayı demokratikleştirme arzusunun birer göstergesiydi.
Pierre Cardin’in avangart tasarımları moda tarihinde esaslı bir yer edindi. 1978’den bir moda çekiminde...

Çeşitliliğin öncüsüydü

Altmışlı yılların gelenek ve statüko karşıtı gençlik hareketlerinin modadaki karşılığı, Pierre Cardin, Mary Quant ve André Courrèges gibi tasarımcıların devrimci kreasyonları oldu. Cardin yüzünü geleceğe, hatta uzaya döndü. Tasarladığı uniseks giysilerde soyut geometrik kalıplar, vinil ve metal gibi yeni malzemeler öne çıktı. Üstelik onun ileri görüşlülüğü sadece tasarımlarıyla sınırlı kalmadı. Altmışlardaki defilelerinde Japon model Hiroko Matsumoto’ya yer vererek modanın günümüzde en çok önemsenen meselelerinden biri olan çeşitliliğe öncülük etmiş oldu. 1978’de komünist hükümet tarafından Çin’e davet edildikten sonra ülkenin moda danışmanı olarak atanan ve Çin tekstilinin Batı’da daha pazarlanabilir hale gelmesi konusunda çalışmalara başlayan Cardin, bugünleri önceden sezmiş adeta. Çin’in dünyanın üçüncü büyük lüks tüketim pazarı olduğu düşünülürse! Aralık ayında 98 yaşındayken ölen Pierre Cardin azılı bir kapitalist mi yoksa öngörülü bir tasarımcı olarak mı anılacak? Sanırım bunu zaman gösterecek.  
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız