İklim değişikliği orman yangınlarını 4 katına çıkardı: "Bu artık tesadüf değil, yeni normal"
2023 ve 2024’te 78 milyon dönüm orman kül oldu. Araştırmalar, yangınların iklim değişikliği yüzünden hızla arttığını ve orman kaybının önceki 20 yıla göre 2 ila 4 katına çıktığını gösteriyor. Bilim insanları “Bu artık tesadüf değil, yeni normal” ifadelerini kullanıyor
Rebecca Dzombak / New York Times
2023 ve 2024, kayıtlara geçen en sıcak yıllar olurken, dünya genelinde 78 milyon dönümden fazla orman yandı. Bu yangınlar, atmosfere perde gibi dumanlar ve birkaç milyar ton karbondioksit saldı, milyonlarca insanı kötü hava kalitesine maruz bıraktı.
Yeni araştırmalara göre aşırı orman yangınlarının yaşandığı yıllar, iklim değişikliği yüzünden giderek daha da artıyor.
California Merced Üniversitesi'nden iklim bilimci John Abatzoglou, “Bu tür yangınlar artık daha sık olacak” şeklinde konuştu.
Pazartesi günü Proceedings of the National Academy of Sciences adlı dergide yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, 2023 ve 2024’te yangınlar nedeniyle kaybedilen orman örtüsü alanı, önceki yaklaşık 20 yıla kıyasla en az iki kat fazlaydı, Araştırmacılar, 2002’den 2024’e kadar ağaç örtüsünün nasıl değiştiğini belirlemek için LANDSAT uydu ağından görüntüler kullandı ve bu verileri yangın faaliyetlerinin uydu tespitleriyle karşılaştırarak orman kaybının ne kadarının yangınlardan kaynaklandığını ortaya koydu.
Arazilerdeki yangın tahribatı azaldı, ağaçlık alanda ise artış gösterdi
Küresel ölçekte, son on yıllarda yangınlarla yanan arazi miktarı azaldı; bunun başlıca nedeni insanların savanları ve çayırları daha az yanıcı arazilere dönüştürmesi. Ancak ormanlarda yanan alan arttı.
Boreal ormanlar, 2023-24’te 2002-2024 arasındaki döneme kıyasla iki kat daha fazla orman örtüsü kaybetti. Tropikal ormanlarda bu kayıp üç kat, Kuzey Amerika ormanlarında ise neredeyse dört kat arttı. Özellikle Kanada’daki yangınlar bu kayıpların artmasında etkili oldu.
Kayda değer kayıplar, insan faaliyetlerinden uzak, ıssız bölgelerde yaşandı. Tazmanya Üniversitesi’nden Calum Cunningham, "Bu izolasyon, yangınlardaki artışın başlıca sebebinin iklim değişikliği olduğunu gösteriyor" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “İklimdeki kronik değişimler bu ormanları yanmaya daha elverişli hale getiriyor”.
İklimin orman yangınları üzerindeki etkisi, özellikle de ıssız bölgelerde oldukça açık. Çünkü yangınları, ya yanacak malzeme miktarı ya da bu malzemenin ne kadar kuru ya da nemli olduğu belirler. Bilim insanları şehirlerden, altyapıdan veya ormancılıktan uzak bölgelerde daha çok yangın görüyorsa, sebep olarak doğrudan iklime bakıyor.
'Yangın havası' faktörü
Özellikle yangın havası dediğimiz olguya bakıyorlar.
Yangın havası, bir yangının çıkıp büyüyebilmesi için gerekli tüm koşulları kapsar. Sürekli süren sıcak ve kuru hava dönemleri ile yüksek buharlaşma oranları, bitkileri ve toprağı kurutur. Yerel rüzgar hareketleri değişebilir, yangınları tepelerden ve yolların üzerinden sürükleyerek yayabilir. Daha uzun, daha sıcak ve daha kuru yangın havası dönemleri yangınları daha olası hale getirir.
İklim değişikliği, dünyanın dört bir yanında şiddetli yangın havasını daha yaygın hale getiriyor ve orman yangını sezonlarının kötüleşme ihtimalini artırıyor. Nature Communications dergisindeki bir çalışma bunu ortaya koyuyor. Önceki çalışmalar, iklim değişikliğinin birçok yerde yangın mevsimini uzattığını gösteriyordu. Ancak çoğu araştırma bölgesel düzeydeydi, küresel ölçekte değildi.
Bu çalışma, aşırı yangın havası koşullarının günümüz ikliminde, sera gazı emisyonlarının ciddi şekilde artış göstermediği sanayi öncesi döneme kıyasla ne kadar daha olası hale geldiğini küresel düzeyde değerlendirdi. Araştırmacılar, yangın havası ile gerçek orman yangını olaylarını ilişkilendirmek için yanan alanlara ilişkin uydu gözlemlerini ve hava durumu verilerini kullandı.
Aşırı yangın havası görülme olasılığı, günümüz ikliminde sanayi öncesi döneme kıyasla yaklaşık iki kat daha fazla. Aşırı yangın havasının yaşandığı yıllarda, tipik yıllara göre daha fazla orman yangını ve daha fazla karbondioksit salımı oluyor. Karbondioksit, başlıca sera gazı ve atmosferde bir battaniye görevi görerek güneşin ısısını hapsedip çevreyi ısıtıyor.
Her iki çalışmanın bulguları da uzmanlar için pek şaşırtıcı değildi, çünkü çalışmalarda öne çıkan bölgelerin çoğu son yıllarda zaten yanmıştı. Her iki araştırma da iklim değişikliğinin gezegenin daha sık ve daha şiddetli orman yangınları yaşamasının başlıca nedenlerinden biri olduğunu gösteren kanıtları güçlendiriyor.
Cunningham “Bu artık iklim değişikliğinin bu aşırı yangınlardaki rolü hakkında tartışmaya yer bırakmıyor” dedi.
Aynı anda daha fazla yer yangın havasından etkilenince, ülkelerin yangın söndürme kaynaklarını paylaşma kapasiteleri de azalıyor. “Her yere yetişemiyorsunuz” dieyn Abatzoglou, şöyle devam etti: "Azalan yangınla mücadele kapasitesi tehlikeli bir geri besleme döngüsü yaratıyor: Daha büyük yangınlar daha fazla emisyon demek; bu da daha fazla yangın havası ve gelecekte daha fazla yangın anlamına geliyor".
PNAS çalışmasının baş yazarı ve Dünya Kaynakları Enstitüsü’nden ekolojist Peter Potapov ise konuya daha farklı bir açıdan yaklaşarak "ABD’de bilim kurumlarına yapılan bütçe ve personel kesintileri ile politika değişiklikleri, yangın eğilimlerinde iklim kaynaklı değişimleri daha da kötüleştirebilir" ifadelerini kullandı. Örneğin, bazı uzak Amerikan ormanlarında yol yapımını yasaklayan kuralın kaldırılması, insan faaliyetlerini ve yangın riskini artırabilir. Uydu programlarının sona erdirilmesi yangın tahminlerini zayıflatabilir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın büyük ölçüde Trump yönetimi tarafından dağıtılan USAID programının finansman kesintileri, diğer ülkelerin yangın izleme kapasitelerini geliştirmesine yardımcı olan bir programın da sonunu getirdi.
© 2025 The New York Times Company