Kızıl Gezegen’e yolculuk ve bir ‘azim’ hikayesi…
Mars’a giden Perseverance’ı tasarlayan ekipten NASA mühendisi Hernández “Kılavuzum zorluklar karşısında cesur adımlar atan büyükannem. Ben de onun Perseverance’ı, yani azmiyim” diyor. Hernandez, Meksikalı bir ailenin çocuğu
Küresel sıkıntıları, teknik engelleri aştık
NASA’nın Kızıl Gezegen’de süregelen keşif çalışmalarının parçası olma ayrıcalığına erişmiş bir mühendisim. Perseverance ve Ingenuity, California’daki Jet İtki Laboratuvarı’nda çalışan ekibimizin uzun süreli çabasının ürünü. Son birkaç yıldır bu misyon için sayısız saatler boyunca çalıştık ve insanın keşif hikayesindeki bir sonraki bölümü yazma fırsatı uğruna teknik engelleri, kişisel güçlükleri, hatta küresel sıkıntıları aştık. İnsanlık için çığır açıcı nitelikteki bu anın gelmesini sağlamak adına birçok yol ve tercih bir araya geldi ama hepimizin kendi keşif hikayesinin olduğunu da unutmamak gerek. Bu yıl bana hem kendimin hem de ailemin hikayesi üzerine düşünmek için çok zaman sundu.
Aklımdan asla çıkmayan o hikaye
Ben Los Angeles’ta doğdum. Anne-babam ve onların anne-babaları 70’lerin başında ABD’ye Meksika’dan gelmiş. Dedem ve büyükannem fabrika işçisiydi; çocuklarının iyi bir eğitim almasını çok istiyorlardı. Birkaç yıl önce büyükannem Antonia, ya da benim tabirimle Nana Toñita’yı herkese açık bir etkinlik için Jet İtki Laboratuvarı’na getirdim. Büyükannem özellikle evrene dair yeni şeyler öğrenmeye bayılırdı ve yaptığımız gösteride, dünya tabanlı robotlarımızın dışarıda dolaşıp konuklarla iletişim kurmasını izlerken yüzü ışıldadı. Sonrasında gözleri dolmuş bir halde asla unutmayacağım bir hikaye anlattı. Büyükbabamla birlikte Meksika’dan Amerika’ya geldikten kısa süre sonra ikisi de Los Angeles’taki Garment District olarak bilinen konfeksiyon bölgesinde çalışmaya başlamış. Belgesiz göçmenler olarak karınlarını doyurma ihtiyacı ve sınır dışı edilme korkusu hep hayatlarında olmuş. Bir gün göç idaresi dedem ve büyükannemi tutuklayıp işlem merkezine götürmüş. Büyükannemin bana anlattığına göre, arabayla oraya götürülürken radyoda Apollo astronotlarından bahsediliyormuş. İnsanların Ay’ı keşfetme çabasının olağanüstülüğü onu hayrete düşürmüş. Sanırım onca yıl sonra onun bizim laboratuvarı ziyaret etmesi de aynı derecede olağanüstüydü. Bu hikayeyi hiç aklımdan çıkarmadım. Şubat ayında Perseverance Mars atmosferine daldığında, yere inişinden saniyeler önce Zoom ekranındaki ailemin yüzüne baktım. Onlar sevinç içindeyken benim gözlerim doldu. Sonra NanaToñita şöyle dedi: “Mija, ya llegamos a Marte. ¡Somos exploradoras!” (“Mars’a varmayı başardık. Biz kaşifiz!”) Apollo hikayesini hatırladım, sanki her şey tamam olmuştu. Yaptığımız birçok şey büyükannem gibi burada göründüğünden daha fazla şey bulabileceğine inanan göçmenlerin elinden çıktı. Amerika’ya kimi yeni fırsatlar, kimi eğitim, kimi emniyet için geldi. Bilinmeyen, ürkütücü bir dünyaya cesurca ilk adımlarını attılar. Her şeyi riske attılar ve ilk olmanın getirdiği bir sürü zorluk yaşadılar. Ama mücadeleleri ve başarılarıyla gelecek nesil için bir iniş alanı belirlediler ve takip edilip geliştirilecek bir yol açtılar. Benim ‘pathfinder’ım, yani kılavuzum büyükannemdi. Ben de onun ‘perseverance’ı, yani azmiydim.
Mars'ta neler olup bittiğini göreceğiz
İnsanlığın, insan biçimli robotik kaşiflerimize sandığımızdan daha fazla benzediğini anladım. Bizim gibi onlar da kaşif kuşakların devamı. Mars’ta geçmişte Curiosity, Opportunity ve Spirit tarafından atılan temellerin üzerinde duruyoruz. Şimdilerde Perseverance ve Ingenuity her türlü imkanın sınırlarını zorluyor. Bu sırada biz de birlikte mirasımızı, fikirlerimizi ve hayallerimizi dokumaya devam edeceğiz. Orada neler olup bittiğini daha iyi görmemizi sağlayan yeni teknolojiler tasarlayıp düzenleyeceğiz. Daha iyi bir yarın için durmadan ilerlemeyi sürdüreceğiz.
© 2021 The New York Times Company and Christina Díaz Hernández