NYT, Grönland ve Panama Kanalı açıklamalarını analiz etti: Trump'ın ikinci döneminde agresif dış politika sinyalleri
NYT, ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın Danimarka'ya bağlı Grönland ve Panama'nın kontrolündeki Panama Kanalı hakkında yaptığı son açıklamaları inceledi. Trump'ın "genişlemeci söylemlerine" dikkat çekilen analizde Trump'ın yeni döneminde "agresif dış politika sinyali" olduğu belirtildi
David E. Sanger ve Lisa Friedman / The New York Times
ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, son iki gün içerisinde Amerikan topraklarının genişlemesine yönelik planlarını açıkça ortaya koyarak, Panama Kanalı ve Grönland’ın Amerikan kontrolüne ya da mülkiyetine geçmesinin güvenlik kaygıları ve ticari çıkarlar açısından gerekli olduğunu belirtti.
Trump, Kanada’nın Amerika’nın “51. eyaleti” olması gerektiğine dair şakacı mesajını ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau’ya yönelik “Vali Justin Trudeau” ifadelerini içeren sosyal medya paylaşımlarını bir kenara bırakmış görünüyor. Ancak Trump, Grönland üzerindeki dışişleri ve savunma yetkilerini kontrol eden Danimarka’ya yeni bir büyükelçi atarken ilk dönemindeki Grönland’ı satın alma teklifinin, Danimarkalıların reddedemeyeceği bir anlaşmaya dönüşebileceğini açıkça ifade etti.
Trump’ın Grönland’a yönelik ilgisi, hem stratejik bir konumda yer alması hem de gelişmiş teknoloji için gerekli nadir toprak elementleri rezervleri nedeniyle artıyor. Seçilmiş başkan sosyal medyada yaptığı bir açıklamada, “Dünya genelinde ulusal güvenlik ve özgürlük amaçları doğrultusunda, Grönland’ın mülkiyet ve kontrolü ABD için mutlak bir gerekliliktir” dedi.
Trump, cumartesi akşamı ise Panama’nın Amerikan gemilerinden aldığı geçiş ücretlerini "aşırı" olarak nitelendirdi ve bu ücretlerin değiştirilmemesi durumunda Jimmy Carter döneminde imzalanan ve kanal üzerindeki tüm kontrolü Panama’ya devreden anlaşmayı iptal edebileceğini söyledi. “Panama’nın talep ettiği ücretler gülünç” diyen Trump, “Ülkemizin bu şekilde soyulması hemen duracak” ifadelerini kullandı.
Trump ayrıca, kanalın “yanlış ellere” geçmesinden endişe duyduğunu belirtti. Bu ifadeler, Çin’i ima ediyor olabilir; çünkü Hong Kong merkezli bir firma kanalın yakınındaki iki limanı kontrol ediyor olsa da, Çin’in kanal üzerinde bir kontrolü bulunmuyor.
Grönland ve Panama tepki gösterdi
Grönland hükümeti, Trump’ın taleplerini 2019’da olduğu gibi bir kez daha reddetti. Başbakan Mute B. Egede, yaptığı açıklamada, “Grönland bizimdir. Satılık değiliz ve asla olmayacağız. Özgürlük için uzun mücadelemizi kaybetmemeliyiz” dedi.
Danimarka Başbakanlık Ofisi ise Trump’ın açıklamalarıyla ilgili doğrudan bir yorum yapmayarak “yeni yönetimle çalışmayı dört gözle beklediklerini” ifade etti.
Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino, Trump’ın Panama Kanalı’na ilişkin açıklamalarının ardından bir video paylaşarak, “Panama Kanalı’nın ve çevresindeki tüm alanların her bir metrekaresi Panama’nın bir parçasıdır ve öyle kalacaktır” dedi. Mulino, “Ülkemizin egemenliği ve bağımsızlığı pazarlık konusu değildir” diye ekledi.
Yeni bir “Önce Amerika” yaklaşımı mı?
Trump’ın bu açıklamaları ve üstü kapalı tehditleri, onun “Önce Amerika” anlayışının izolasyonist bir politika olmadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Trump’ın bu agresif yaklaşımı, Başkan Theodore Roosevelt’in genişlemeci politikalarını ve bir emlak geliştiricisinin, dünyanın en büyük askeri gücünü pazarlık stratejisinin arkasına almasını andırıyor.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline ilişkin geçmişte yaptığı yorumlar da, Trump’ın diğer ulusların sınırlarını her zaman kutsal görmediğine işaret ediyor. Trump Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısını bir “deha hamlesi” olarak nitelendirmişti. Şu an Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için bir anlaşma arayışında olan Trump, ülkenin sınırlarının eski haline dönmesi gerektiğini hiçbir zaman ifade etmedi.
Arktik güvenlik uzmanları, Trump’ın Grönland’a yönelik ilgisini ciddiye alıyor. Danimarka Kraliyet Savunma Koleji’nden Marc Jacobsen, “Şu anda çok az kişi bu duruma gülüyor” diyerek, Danimarka’daki öfkeye dikkat çekti. Ancak, Jacobsen’e göre, Trump’ın ilgisi, bağımsızlık arayışındaki Grönland’a ABD ile ekonomik bağlarını güçlendirme fırsatı sunabilir.
Uzmanlar, ABD’nin Çin’in Grönland’da güçlü bir varlık oluşturmasını engelleme konusundaki çıkarlarının önemine dikkat çekiyor. Ancak, bu durumun Grönland halkının kendi kaderini tayin hakkıyla dengelenmesi gerektiğini belirtiyor.
Panama ile ilgili olarak ise Trump’ın 2018’de Panama’daki Trump International Hotel’den çıkarılmasıyla ilgili yaşadığı kişisel bir husumeti olabilir. Trump Organizasyonu, otelin yönetim sözleşmesini kaybetmiş ve otel binasındaki “Trump” ismi kaldırılmıştı.
Trump’ın son açıklamaları, ABD dış politikasında agresif bir dönem olacağının sinyallerini veriyor. Grönland ve Panama ile yaşanan bu gelişmelerin nasıl sonuçlanacağı ise büyük bir merak konusu.
© 2024 The New York Times Company