Rusya'ya yönelik yaptırımlar gerçekten işe yarıyor mu?
Ukrayna'ya girdiği ilk günden bu yana Batılı ülkelerin ağır yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan Rusya, buna karşın Kiev yönetimiyle olan savaşını sürdürüyor. Peki Rusya'ya yönelik onca yaptırım gerçekten de Moskova üzerinde etkili olabildi mi?
Patricia Cohen / The New York Times
Moskova yönetiminin 2022 kışında tankların sınırı geçerek Ukrayna'ya girmesi emrini vermesinden bu yana onlarca ülke tarafından Rus bankalarına, şirketlerine ve iş insanlarına yönelik binlerce geniş kapsamlı yaptırım uygulandı.
Şimdi, 1000 günden fazla bir süre sonra, ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump göreve gelmeye hazırlanırken, yaptırımların etkinliği ve geleceğine ilişkin soruların yeniden mercek altına alınması bekleniyor.
Trump “Yaptırımları mümkün olduğunca az kullanmak istiyorum” dedi ve savaşı bir günde sona erdirme sözü vererek ABD'nin Ukrayna politikasında bir değişim olacağını açıkça ortaya koydu.
Uzmanlar yaptırımların ve devam eden askeri yardımın pazarlık kozu olacağının neredeyse kesin olduğuna inanıyor.
Peki Trump'ın elinde tutacağı yaptırım kozları ne kadar değerli? Bu sorunun cevabı hararetle tartışılıyor.
Kısıtlamalar beklenen etkiyi yaratmadı
Savaşın ilk aylarında ekonomik kısıtlamaların kısa sürede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in rejimini zayıflatacağı ya da rubleyi “çöp” haline getireceği yönündeki tahminler tutmadı. Putin Kremlin'de gücünü korumaya devam ediyor ve ordusu Ukrayna'ya zarar verirken savaş alanında kazanımlar elde ediyor.
Ancak 2013 yılında ülkeden kaçan ve şu anda London Business School'un dekanı olan Rus ekonomist Sergei Guriev, ekonomik yaptırımların savaşa hızlı bir son verebileceği fikrinin gerçekçi bir değerlendirmeden çok bir 'umut' olduğunu kaydetti.
Guriev'e göre daha iyi bir başarı ölçütü, yaptırımların Moskova'nın savaşı etkili bir şekilde yürütme kabiliyetini engelleyip engellemediğini sormak. O ve diğer bazı analistler bunun cevabının evet olduğunu savunuyor.
İşgalin ardından ABD, Avrupa ve müttefikleri, katılımcıları bile şaşırtan bir hız ve ölçekte tepki verdiler. Moskova'nın küresel finans sistemine ve ABD dolarına erişimini büyük ölçüde kısıtlayarak Rusya'nın en değerli ihracatı olan petrolü satma kabiliyetini kısıtladılar.
Batılı bankalar 300 milyar dolardan fazla Rus varlığını dondurdu. Hükümetler, bazı ileri teknoloji silahlar da dahil olmak üzere çok çeşitli hizmet ve malların alım ve satımını yasakladı.
Daha önce ithal ettiği gazın %40'ını Rusya'dan alan Avrupa, bu bağımlılıktan kurtulmak için harekete geçti. Ukrayna'nın Çarşamba günü Rus gazının kendi topraklarından geçen bir boru hattı üzerinden transit geçişine izin veren bir anlaşmayı yenilemeyi reddetmesinin ardından Rusya Avrupa'ya daha da az enerji satmaya başlayabilir.
Guriev, “Yaptırımların uygulanmadığı bir dünya hayal edin. Rusya'nın dış ticaretinin ciddi şekilde kısıtlanmadığı ve dondurulmuş yabancı rezervlerinin tamamına erişiminin olduğu bir dünya” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaptırımların Putin için sorun yarattığı, cebindeki kaynak miktarını azalttığı ve dolayısıyla Ukrayna'da hayat kurtardığı çok açık. Yaptırımlar olmasaydı Rusya şimdiye kadar savaşı kazanmış bile olabilirdi”
Rusya'nın ekonomisi de sıkıntıyı hissetti. Yükselen enflasyon, ülkenin merkez bankasını gösterge faiz oranlarını %21'e yükseltmeye sevk etti. Hükümetin savaşı finanse etmek için yaptığı büyük harcamalara rağmen genel ekonomik büyüme yavaşlıyor. Birçok ürün ve parça ya bulunamıyor, ya daha pahalı ya da standartların altında ikamelerle değiştiriliyor.
Kiev Ekonomi Okulu'nda dış politikadan sorumlu başkan yardımcısı ve Washington'daki bir düşünce kuruluşu olan Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nde bir akademisyen olan Elina Ribakova, Trump'ın Putin'le müzakere masasına oturduğunda yaptırımların “olağanüstü değerli bir koz” olacağını söyledi.
ABD'nin küresel finans kozu
En etkili yaptırımlar ise ABD'nin benzersiz bir güç uygulayabildiği küresel finans sisteminde.
ABD doları dünyanın evrensel bir para birimine en yakın para birimi. Ve sadece Amerikan bankaları dolar üzerinden işlem yapabiliyor. Sonuç olarak, yabancı ülkelerin, işletmelerin ve bireylerin sahip olduğu dolar hesapları da dahil olmak üzere dünyanın pek çok finansal varlığı Amerika'nın dijital parmağı altında.
Washington sadece Rusya'nın bu sisteme erişimini kesmekle kalmadı, aynı zamanda dünya çapında kendi kurallarına karşı gelen bankaları da kesmekle tehdit etti. Bu, Rusya'nın yanında yer alan Çin'deki pek çok kurumun bile almak istemediği bir risk.
Rusya'nın uluslararası ödemeleri mümkün kılan mesajlaşma sistemi SWIFT'ten men edilmesi, ister ilaç ve elektrikli makine alımı ister petrol ve gübre satışı olsun, her türlü uluslararası alışverişin maliyetini, karmaşıklığını ve süresini de önemli ölçüde arttırdı.
Sidley Austin hukuk firmasında ortak olan ve şirketlere yaptırımlara uyum konusunda danışmanlık yapan Andrew Shoyer, “Bu durum etkili bir ödeme sisteminin kapasitesini gerçekten ortadan kaldırıyor” dedi.
Yine de yaptırımlar bazılarının hayal edebileceğinden daha fazlasını başardıysa da, birçok insanın umduğundan daha az etkiye sahip oldu.
Zaman içinde Rusya, Çin'in de büyük yardımıyla, diğer ülkelerle ticaretini genişleterek, boşluklardan yararlanarak ve kanunlardan kaçarak yaptırımların etkisini azaltmanın çeşitli yollarını buldu.
Örneğin Çin ve Hindistan, çok sayıda Rus petrolünü ithal ederek Moskova'nın kasasını doldurdu. Çin ayrıca Rusya'ya silah parçaları, yarı iletkenler ve savaş için gerekli diğer temel malzemelere erişim sağladı.
Hem sivil hem de askeri amaçlarla kullanılabilecek pek çok Batı malı, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi yaptırımlara katılmayan ülkeler üzerinden Rusya'ya ulaştı.
Yaptırımların bir pazarlık kozu olarak değerini küçümseyenler, Batılı ülkelerin Rusya'yı sıkıştırmak için yeterince ileri gitmediğini ya da değişen koşullara yeterince hızlı yanıt vermediğini de savunuyor.
Petrol fiyatları yükselirken ve enflasyon hızla artarken, enerji arzını azaltma endişesi ABD ve Avrupa'nın Rus yakıtının ihracatı üzerindeki kısıtlamaları zayıflatmasına yol açtı.
Avrupa'nın Rusya'nın petrol işlemlerine yönelik daha kapsamlı yaptırımlarının yerine bir fiyat üst sınırı getirme kararı, Rusya'nın enerji ihracatından büyük gelirler elde etmeye devam edebilmesi anlamına geliyordu. Bu para Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşı finanse etmesine yardımcı oldu.
Zaman içinde Rusya, Batılı petrol tankerlerinin kullanımına ve petrol sızıntısı sigortasına kısıtlamalar getirilmesinin ardından petrol taşımak için kendi gölge gemi filosunu geliştirmek gibi yaptırımları aşmanın başka yollarını da geliştirdi.
Ve Avrupa Birliği hala Rusya'nın ihraç ettiği sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) yaklaşık %50'sini satın alıyor.
Peterson Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacı olan Jeffrey Schott, Moskova'nın çok yüksek fiyata çok fazla gaz ve petrol satabildiğini söyledi. Schott, “Yaptırımlar bir kolunuz arkadan bağlı olarak uygulanıyor” dedi.
© 2024 The New York Times Company