Trump daha kırılgan ama kararlı bir İran ile karşı karşıya
Seçilmiş Başkan Donald Trump, başkanlık görevine yeniden başladığında, ilk dönemine kıyasla çok daha kırılgan bir İran ile karşılaşacak. İran’ın liderliği daha belirsiz, nükleer programı ise daha açıkta ve saldırılara karşı savunmasız bir durumda
David E. Sanger / The New York Times
Bu yeni gerçeklik, Trump yönetiminin İran’a nasıl yaklaşması gerektiği konusunda bir iç tartışma başlattı: Müzakere kapısını açık tutmak mı, yoksa İran’ın nükleer zenginleştirme programına açık ya da gizli bir saldırı düzenlemek mi? Ya da belki İsrail tarafından başlatılacak bir saldırı mı? Veya çözüm birçok kişinin önerdiği gibi, İran’ın nükleer kapasitesini müzakere yoluyla sınırlamak mı?
Konuya olan aciliyet, Başkan Joe Biden’ın ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan’ın Pazar günü CNN’den Fareed Zakaria’ya yaptığı açıklamada bir kez daha vurgulandı. Sullivan, İran’ın ana vekil güçlerinin zayıfladığı veya ortadan kaldırıldığı bir dönemde İran'da nükleer silah kullanımına olan eğilim yükseldiğini ve bunun şaşırtıcı olmadığını söyledi.
Son iki hafta içinde, ABD ve diğer ülkelerin yetkilileri, İran’ın nükleer geleceği üzerindeki tehditkâr mücadelenin önümüzdeki aylarda daha da büyüyebileceğine dikkat çekti. Bu değerlendirme, Birleşmiş Milletler’in en üst düzey nükleer müfettişinin, İran’ın bomba seviyesine yakın uranyum zenginleştirme sürecini hızlandırdığına dair uyarısından sonra geldi.
İran’ın yeni cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ve Trump, yeni bir nükleer anlaşma müzakere etme isteklerini dile getirdiler. Ancak ikisi de anlaşmanın şartları hakkında bir şey söylemedi.
Askeri dengeler değişti
Ancak her iki lider de askeri dengelerin değiştiğini biliyor. İran’ın vekil güçleri ve kendi füze filosuyla İsrail’e misilleme yapma kapasitesi büyük ölçüde azaldı. Bu nedenle, diplomasi için fırsat son altı yılda hiç olmadığı kadar büyükken, önleyici bir saldırı olasılığı da aynı ölçüde artmış durumda.
Trump’ın danışmanları, İran’ın petrol gelirlerini kesmeye odaklanacaklarını ve bu noktada Çin’i İran'dan petrol almayı bırakmaya zorlayan bir kampanya yürüteceklerini kaydettiler.
Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı olarak atadığı Michael Waltz Kasım ayında CNBC’ye verdiği demeçte “Göreceğiniz değişiklik, İran’a daha fazla odaklanmak olacak. Maksimum baskı yalnızca Ortadoğu’daki istikrarı değil, aynı zamanda İran’ın Rusya-Ukrayna cephesine sağladığı balistik füzeler ve binlerce insansız hava aracı nedeniyle bu bölgedeki istikrarı da artıracaktır” şeklinde konuştu.
Sullivan, İsrail ile yaptığı görüşmelerin ayrıntılarına değinmedi. Ancak İsrailli yetkililer, fırsatı değerlendirme gerekliliğini kamuoyunda tartıştılar. İsrail'in eski Savunma Bakanı Yoav Gallant, yakın zamanda İran’ın bir nükleer silah üretme yolunda son adımları atmadan önce “harekete geçmek için bir fırsat” olduğunu kaydetmişti.
Netanyahu, geçen hafta The Wall Street Journal’a verdiği demeçte, İranlıların 26 Ekim’de İsrail ile İran arasında gerçekleşen ikinci füze saldırısının son aşamasında, kritik hava savunmalarını devre dışı bıraktıklarında “şaşkına döndüklerini” ifade etti.
"İran inanılmaz derecede savunmasız"
Bush yönetiminde kıdemli bir Savunma Bakanlığı yetkilisi olan Eric Edelman, “Şu anda farklı olan şey, İranlıların inanılmaz derecede savunmasız olması” dedi,
Edelman, Trump’a, İran’ın nükleer malzemelerini teslim etmesi ve yaptırımların kaldırılmasını müzakere yoluyla kazanması ya da nükleer tesislerine doğrudan bir saldırıyla karşı karşıya kalması gerektiğini öneren bir analiz yayımladı.
Edelman “Şu anda, görünüşe göre suikast düzenlemeye çalıştıkları bir eski başkan ve itibarını yeniden kazanmak için harekete geçmek adına her türlü teşvike sahip bir İsrail başbakanı göreve geliyor” dedi ve ekledi:
“Eğer ekonomik ve diplomatik baskıyı ve askeri desteği gerçekten artırabilirlerse, nükleer programı sona erdirme önerisini gerçekten test edebilirsiniz” ifadelerini kullandı.
Trump’ın yarattığı kriz
Elbette Trump, bizzat oluşturulmasına katkı sağladığı bir nükleer genişleme mirasını devralıyor. İran’ın programı, Obama yönetimiyle yapılan 2015 nükleer anlaşmasının ardından dondurulmuştu. Ancak Trump, 2016’daki kampanyasında Obama dönemindeki anlaşmanın bir “felaket” olduğunu savundu ve 2018’de anlaşmadan çekilerek yaptırımları yeniden yürürlüğe koydu. İranlıların daha hoşuna gidecek yeni bir anlaşma için yalvaracağını öngörmüştü. Ancak bu olmadı.
İran, iki yıl boyunca üretime yeniden başlamaktan kaçındı ve Avrupa güçleriyle yaptırımları aşmanın yollarını müzakere etmeye çalıştı. Bu çabalar, Biden yönetiminin terk edilen anlaşmayı daha uzun ve güçlü bir versiyonla yeniden canlandırma girişimleri gibi başarısız oldu.
Kongreye sunulan son sınıflandırılmamış bir istihbarat değerlendirmesi, ABD’nin anlaşmadan çekilmesinden bu yana İran’ın, düzinelerce silah yapmaya yetecek kadar uranyum zenginleştirdiğini ortaya koydu.
İran nükleer bombayı üretmenin eşiğinde
Birkaç hafta önce, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü Rafael Grossi’ye göre, İran %60 zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırdı. Bu, bomba yapımında kullanılan %90 zenginleştirme seviyesinin hemen altında.
ABD'nin Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Temmuz ayında, İran’ın bomba seviyesine ulaşmak için “muhtemelen bir ya da iki haftaya” ihtiyacı olacağını söyledi.
Bu yakıtı metale ve bir savaş başlığına dönüştürmek için ne gerektiği konusunda tartışmalar var. Ancak bir yük gemisinde taşınabilecek ham bir bomba yapmak, yalnızca altı ila sekiz ay alabilir. Balistik füze üzerine yerleştirilebilecek daha sofistike bir bomba yapmak ise bir buçuk yıl sürebilir.
Trump'ın İran'a ilk hamlesi ne olacak?
Trump’ın, İran tesislerini vurmak üzere tasarlanmış büyük bir askeri güç toplama gösterisi yaparak işe başlaması ve ardından müzakereye girmesi çok olası. Edelman ve diğerlerinin “zorlayıcı diplomasi” olarak adlandırdığı bir yaklaşım bu.
Ancak Trump’ın, işe yaramaz olarak nitelendirerek reddettiği Obama dönemi anlaşmasının ötesine geçen bir anlaşma yapması zor olacak. 2015 anlaşması, İran’ın zenginleştirilmiş uranyumunun %97’sini ülke dışına çıkardı — Ruslar bunu bir ücret karşılığında aldı — ve İran’ın yüksek verimli yeni nesil santrifüjleri kurma yeteneğini yıllarca erteledi. Trump’ın anlaşmadan çekilme kararı, İran’a bu yeni makineleri daha önce anlaşmaya aykırı bir şekilde kurma bahanesi verdi.
Yeni bir anlaşma, neredeyse kesinlikle İran’ın tüm zenginleştirilmiş uranyumunu ve bu santrifüjlerin tamamını teslim etmesini ve uluslararası denetçilerin, yeni ekipmanların üretilebileceği her şüpheli tesise girmesine izin vermesini gerektirecek.
Bu, Obama yönetiminin yıllar süren müzakereler sırasında elde edemediği bir düzeyde şeffaflık gerektiriyor.
Yaptırımlar sonuç vermeyebilir
Waltz’ın belirttiği gibi, Trump’ın geçmişi, yeniden ekonomik yaptırımlarla başlayacağını öne sürüyor, ancak bu yaptırımların etkinliği genellikle zayıf bir geçmiş performansa sahip.
Trump’ın ilk döneminde bir süre CIA adına açıklamalarda bulunan Beth Sanner “‘Mükemmel baskı’ kampanyası İran’ı daha da sıkıştırmalı, özellikle İran’ın petrol gelirini keserek” dedi ve ekledi: “Bu, petrolü taşıyan gölge filosunun peşine düşmek anlamına gelir”
İran taktiksel bir geri çekilmeye razı olabilir, ancak tesislerinin tamamını kapatmayı hiçbir zaman kabul etmedi. Şimdilik, Trump’ın bu hedefe ulaşmak için ne kadar risk almaya istekli olduğu belirsizliğini koruyor.
© 2024 The New York Times Company