Trump ve Panama Kanalı krizi büyüyor: ABD gerçekten kontrolü ele geçirebilir mi?
ABD Senatosu tarafından 1978'de onaylanan anlaşmalar sonucunda Panama Kanalı kalıcı olarak tarafsızlaştırıldı. Ancak bazı Cumhuriyetçiler bu karardan pişmanlık duyuyor. NYT, seçilmiş başkan Trump ve Panama kanalı arasındaki krize dair bilinmesi gereken 3 şeyi yazdı
Lisa Friedman / New York Times
Seçilmiş başkan Donald Trump bu hafta Panama Kanalı'nın kontrolünü yeniden ele geçirme tehditlerini artırarak Panama'yı Çinli askerlerin hayati önem taşıyan nakliye rotasını kontrol etmesine izin vermekle ve Amerikan gemilerinden aşırı ücret almakla suçladı.
Trump, Panama'nın ABD gemilerine “fahiş fiyatlar” uyguladığını iddia etti ve önümüzdeki ay göreve geldikten sonra bu fiyatların düşürülmemesi halinde, kanalın kontrolünün “tam, hızlı ve sorgusuz sualsiz” ABD'ye verilmesini talep edeceği uyarısında bulundu.
Çarşamba günü Trump bir kez daha haykırdı. Orta Amerika ülkesine büyükelçi olarak seçtiği Kevin Marino Cabrera'yı açıklarken Panama hükümetini “Panama Kanalı konusunda bizi en çılgın hayallerinin bile ötesinde kazıklamakla” suçladı. Sosyal medya sitesi Truth Social'da yayınladığı bayram mesajında Trump, kanalı işlettiklerini iddia ettiği “Çin'in harika askerlerine” mutlu Noeller diledi ve ABD'nin kanalın bakımı için “milyarlarca dolar” harcadığını ama söyleyecek hiçbir şeyi olmadığından yakındı.
Trump'ın Panama Kanalı ile ilgili son takıntısının neden kaynaklandığı bilinmemekle birlikte, bazı Cumhuriyetçiler uzun zamandır kanalın Panama kontrolüne geçmesine karşı çıkıyor. Ronald Reagan başkanlığa aday olduğunda, Birleşik Devletler halkının kanalın “gerçek sahibi” olduğunu söylemiş ve şu sözlerle izleyicileri ayağa kaldırmıştı: “Biz satın aldık; parasını biz ödedik; biz inşa ettik.”
Başkan Jimmy Carter yönetimindeki Amerika Birleşik Devletleri iki anlaşma imzaladı ve 31 Aralık 1999'da kanalın kontrolünü resmen Panamalılara devretti.
Washington'da bir düşünce kuruluşu olan Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nin Amerika Programı Direktörü Ryan C. Berg, “Cumhuriyetçi Parti'nin belli bir kanadı kanalın devrine her zaman şüpheyle yaklaşmıştır. Şikâyetler yıldönümünde ortaya çıkma eğilimindeydi. Şimdi Çin meselesi ve bölgede Çin ile rekabet etme arzusu nedeniyle bu doruğa çıkıyor gibi görünüyor” dedi.
Gelişmeler devam ederken Panama Kanalı hakkında bilinmesi gereken üç önemli şey...
Panama Kanalı'nın sahibi kim?
Panama Kanalı 1904-1914 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri tarafından inşa edildi ve on yıllar boyunca ABD hükümeti tarafından yönetildi. Bu durum yıllar içinde Panama ile önemli gerginlikler yarattı ve 1964 yılında Kanal Bölgesinde Amerikan karşıtı ayaklanmalar patlak verdi.
İsyanlar Panama Kanalı anlaşmalarının yeniden müzakere edilmesine yol açtı ve 1977'de Carter ve Panama lideri Omar Efraín Torrijos Torrijos-Carter Anlaşmalarını imzaladı. Bu anlaşmalar Panama Kanalı'nın daimi tarafsızlığını garanti altına alıyordu. Bir süre ortak gözetim altında tutulduktan sonra, anlaşmalar ABD'nin 2000 yılına kadar kanal üzerindeki kontrolünü bırakmasını öngörüyordu.
Panama 1999 yılında tam kontrolü ele geçirdi ve o zamandan beri kanalı Panama Kanal İdaresi aracılığıyla işletiyor.
Panama Devlet Başkanı José Raúl Mulino pazar günü Trump'a karşı yaptığı bir açıklamada “Panama Kanalı ve bitişiğindeki alanın her metrekaresi PANAMA'ya aittir” dedi. Mulino, ABD gemilerinden fazla ücret alınmadığını söylüyor. Mulino, gemilerden ve donanma gemilerinden alınan ücretlerin “bir heves olmadığını” ısrarla vurguladı.
Bir Trump sözcüsü, ABD'nin kanalın en büyük kullanıcısı olması nedeniyle ücretlerdeki artışın en çok kendi gemilerini vurduğunu söyledi.
Panamalı yetkililer tüm ülkelerin aynı ücretlere tabi olduğunu, ancak bu ücretlerin gemi büyüklüğüne göre değişeceğini söyledi. Mulino, bu ücretlerin Panama Kanalı İdaresi tarafından halka açık toplantılarda belirlendiğini ve piyasa koşulları, uluslararası rekabet, işletme ve bakım maliyetlerinin dikkate alındığını söyledi.
Ancak ücretler son zamanlarda artış gösterdi. Bunun nedeni, 2023 yılından itibaren Panama'nın El Nino ve iklim değişikliğinin bir kombinasyonundan kaynaklanan ciddi bir kuraklık yaşamasıydı. Kanalın başlıca hidrolojik rezervi olan Gatun Gölü'ndeki su seviyeleri tarihsel olarak düşük seviyelerde seyrederken, yetkililer gölün tatlı suyunu korumak için kanaldan yapılan taşımacılığı azalttı. Trump iklim değişikliğini bir aldatmaca olarak nitelendirdi.
Çin Panama Kanalı'nı kontrol ediyor mu?
Trump'ın iddia ettiği gibi Çinli askerler Panama Kanalı'nı “işletmiyor”. Mulino perşembe günü yaptığı bir konuşmada "Tanrı aşkına, kanalda Çin askeri yok. Dünya kanalı ziyaret etmekte özgürdür" dedi.
Hong Kong merkezli bir firma olan CK Hutchison Holdings, kanalın girişlerindeki iki limanı yönetiyor. Bazı uzmanlar, Hong Kong'un artık Çin'in bir parçası olması nedeniyle bu durumun ABD için geçerli rekabet ve güvenlik endişeleri yarattığını söyledi.
Örneğin Berg, şirketin Panama Kanalı'ndan geçen tüm gemilerle ilgili verilere sahip olabileceğini ve bunun da kendisine bir veri avantajı sağlayacağını belirtti. Çin ayrıca gemicilik ve denizcilik faaliyetlerini yabancı istihbarat toplamak ve casusluk yapmak için de kullanıyor. Berg, "Çin, askeri bir çatışma olmasa bile belli bir kontrol unsuru uyguluyor ya da uygulayabilir. Bence endişelenmek için bir neden var" dedi.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning salı günü yaptığı açıklamada Çin'in Panama Kanalı üzerindeki “egemenliğine her zaman olduğu gibi saygı duyacağını” söyledi.
Çin, ABD'den sonra Panama Kanalı'nın en büyük ikinci kullanıcısı konumunda. Panama'nın 2017 yılında Tayvan ile diplomatik bağlarını kesmesi ve Tayvan'ı Çin'in bir parçası olarak tanıması Pekin için büyük bir kazanım oldu.
Birleşik Devletler kontrolü yeniden ele geçirebilir mi?
O kadar kolay değil. Mulino Panama Kanalı'nın satılık olmadığını açıkça belirtti. Anlaşmaların kanalın daimi tarafsızlığını tesis ettiğini ve “tüm uluslar için açık ve güvenli işletimini garanti altına aldığını” belirtti. Senato da Panama Kanalı anlaşmalarını 1978 yılında onayladı.
Trump'ın eski özel kalem müdürü Mick Mulvaney, provokasyonların sadece oranları düşürmeye yönelik bir müzakere taktiğinin parçası olduğunu öne sürdü. Mulvaney, "Amerikan birliklerinin kanalı geri almak için oraya gideceğini düşünmüyorum ama birilerinin 'Donald Trump böyle bir şey yapacak kadar deli mi?' diye inceleme yaptığını düşünmek zorundasınız" dedi.
Berg, tarafsızlık anlaşmasının Panama'nın ABD'ye özel tarifeler uygulamasını bile mümkün kılmadığını söyledi. Ayrıca Mulino'nun “inanılmaz derecede Amerikan yanlısı” olduğunu ve yeni Trump yönetiminin yasadışı göç gibi sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olmaya hevesli olduğunu belirtti. Berg, "Başkan Mulino ABD ile büyük bir müttefik olacak. Bunun bir tür siyasi kavgaya dönüşmesini istememeliyiz çünkü Başkan Mulino'ya bir dizi başka konuda da ihtiyacımız olacak" dedi.
© 2024 The New York Times Company