6. Mardin Bienali ‘daha uzaklara’ bakalım diyor
6. Mardin Bienali, 10 Mayıs-10 Haziran 2024 tarihlerinde gerçekleşecek. Bienal, göç, iklim krizi ve günümüz dünyasının can alıcı problemlerine sanatın diliyle 'Uzaklara Bakmak' başlığıyla Mardin’in farklı mekânlarında görülebilecek
Esin Hamamcı
Direktörlüğünü Döne Otyam ve Hakan Irmak’ın yaptığı, Mardin Sinema Derneği tarafından düzenlenen Mardin Bienali, 2024’te 6. edisyonunu gerçekleştirecek. Küratörlüğünü Ali Akay’ın üstlendiği binealin bu seneki başlığı Daha Uzaklara. Başlığın çağrıştırdığı temayla birlikte siyasi, sosyolojik ve sanatsal alanlarda sorunların ötesine nasıl geçilebileceği sorgulanacak. Bienal, Mardin’in kültürel mirasından beslenen aynı zamanda yenilikçi etkilerle büyüyen bir yapıya sahip. Mardin’in farklı mekânlarında gerçekleşecek, şehre yayılacak etkinlik, günümüzün en can alıcı sorularına ya da sorunlarına çağdaş sanat aracılığıyla yeni yorumlar getirecek.
Mardin Bienali, geçen yıl 5. edisyonunda Çimenin Vaadi konseptiyle politikaya, insan haklarına karşı kapitalist bir tavır getirmeyi hedefleyerek dikkat çekmişti. Bu yıl “Bizim özgürlüklerimize set koyan yoğunlaşmaların bizi sarmalayan yapısından çıkma ihtimallerini bulmak ve toplumların küreselleşmiş geçmişine bakmak üzere nereye doğru bakışımızı çevirebiliriz?” sorusu üzerinde duruyor. Pandemi sonrasında yepyeni bir döneme kapı araladık belki de… Doğayla, kültürle, teknolojiyle ilişkimize dahil olan bir yenilikçi anlayış hakim. Bienal günümüz sorunlarını, post-kolonyal, feminist, kesişimsel, de-kolonyal yapıbozum gibi kavramlarla ele alıyor.
Dünyanın içerisinde kaldığı karanlıkta bir ışık yakmak
6. Mardin Bienali’nin küratörü Ali Akay etkinliğin basın toplantısında, bu bienalin küratörlüğünü üstlenirken kendisinin daha önce yaptığı sergilerle benzer, kendi üslubuyla paralel ilerleyen bir yapı kurduğunu belirtti. Bu yapı, içerisinden geçtiğimiz dönemdeki sorunlara sanat aracılığıyla birtakım cevaplar üretiyor. Bu nedenle yer alacak eserler de sanatçıların güncel sorunlar üzerine getirdiği problematikler üzerinde duracak şekilde seçilmiş. Güncel problemlerde içinden çıkamadığımız bazı teorik çıkmazların topluma, siyasi alana yansıması üzerinden adeta bir çalışma ortamı oluşturulacak.
Mülteci krizi, iklim krizi, iç savaşlar ve megapoller
Akay’ın basın toplantısında belirttiği üzere dünyaya gittikçe yayılan, ufkumuzun neredeyse kalmadığı bir karamsarlıkla karşılaşıyoruz. Avrupa’da yükselen mülteci krizi, bu krize karşı duyarlılık oluşturan toplum ve siyasetin bu konuya reaksiyonal tepkileri, bienalin konusunun ve eserlerinin seçiminde etkenlerden biri. Avrupa’da da giderek yeni bir 'Avrupalılaşma' fikri ile karşı karşıyayız ki, Amerika’da ve tüm dünyada da durum aslında aynı. Örneğin Amerika’da Trump’ın söylemleri, İtalya’da aşırı sağa eğilim ve Mussolini hayranlığının artması, Hollanda’daki yeni oluşum… Macaristan Polonya ile başlayan, sonrasında Avrupa’nın etrafında dolanan bu fikirler, karamsar tabloyu oluşturan ve bienale etki eden sebeplerden.
Dünyada yaşanan iç savaşlarla göç hareketi büyüyor. Bu nedenle şehirlerdeki kalabalık yaşanmayacak hale gelmiş boyutta. 1990’larda da görülen, şehirlerde nüfus patlaması yaşanan 'megalopaller dünyası'ndan bahsedebilmek mümkün. Bu 'megalopeller', şehre yığılmış insanlarıyla, neo-liberal kapitalizmin dünyayı getirmiş olduğu noktayı vurguluyor. Akay’a göre karmaşıklaşan ortam, gelinen çıkmazlar, nüfus artmasının getirdiği problemler dünyanın dört bir yanında karamsarlığı oluşturan sebeplerden ikincisi. Diğer yanda ise 'antroposen' dediğimiz, Rönesans’tan başlayan insanın doğaya müdahalesine, zapturapt etmesine sonuç olarak doğanın artık kendi kurallarını koyması, isyan etmesi, insanlığa karşı kendi kuvvetini göstermeye başlaması kapital, sermaye dünyasının bununla olan ilişkisi de bienalin kavramsal çerçevesi olarak karşımıza çıkıyor.
Göç, iklim krizi, savaşlar ve giderek yaşama ihtimalinin neredeyse minimuma indirgendiği bir dünyaya doğru yol alıyoruz. Üretimin azalıp tüketimin çoğalmasıyla sermayeden aileye birçok toplumsal katmanlara etki eden problemlerle karşılaşıyoruz. Dünyanın nereye evrildiği, yeni yaşama biçimleri, yeni tüketim-üretim biçimleri ve birçok 'yeni'lerle tanışıyoruz. Bienal, tam da bu noktada 'yenilik'leri, dünyadan yerele indirgeyerek farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor.
Bugünümüzü temellendiren birçok problemlerin çıkış noktası ise belki de 1970’ler, 80’ler temelli bazı gelişimler. Gelmiş olduğumuz noktada ise nesiller arası anlayış kopmalarına rastlıyoruz. Kimlik meselesi ise geri döndü. Her alanda kimlikler yeniden tanımlanıyor; etnik, dinî, cinsiyet... Ve dünyaca bunların politikaya dönüşmesini izliyoruz. Bir yandan da özgürlüklerin gittikçe azaldığı bir dönemdeyiz. Bunun sebeplerinden belki de sonuçlarından biri ise İspanya-Portekiz’le başlayan kolonyal dünya ve bu kolonyal dünyadan çıkan post-kolonyalizm. Post-kolonyal dünyanın içindeki 40-50 yıl sonra dünyanın büyük sıkıntılar içinde kalması, neo-kolonyal kapitalizmin merkez ve çevre ülkeler arasındaki problemleri çözememesi, popülistliğin her şeyi egemenliği altına alması, büyüyen yolsuzluklar Akay’ın belirttiği karanlığı oluşturan diğer sebepler. Tam bu noktada ütopik bir kavram olarak 'Daha Uzaklara' bienalin başlığı olarak seçilmiş. Peki bu fikirlerin ötesine geçebilir miyiz? Dünyanın sorunlarına reçete ya da çare bulmak kolay değil ancak en azından bir rahatlama imkanı olarak bu soruyu sormak gerekiyor diyor Akay.
Mardin, Mezopotamya’nın bir parçası olarak geniş bir coğrafya içerisinde tahayyül ediliyor. Yukarıdan aşağıya baktığımızda ise uçsuz bucaksız bir ovada 'sonsuzluk'la karşılaşıyoruz. Mardin Bienali, Mardin’i ovasından kopartıp herhangi bir biçime sokmayı, gece karanın denize dönüştüğünü hissettirecek bir coğrafyanın içinde olmayı ve mademki uzaklara bakmaya uğraşıyoruz, ovayı deniz gibi sürreal biçimde görmeyi ve umudu burada aramayı arzu ediyor ve bienal mekânlarını bu genişliğe serpiştiriyor.
Bienalde 40’ın üzerinde sanatçı var
Günümüzün, belki de çağımızın tüm bu bahsedilen problemleri görebilmek, ışık tutabilmek için sanatçıların yapacağı eserlerde Mardin’in mekânlarını kullanılıyor. Bu sorunlar bitmiş ya da içinden çıkabileceğimiz şeyler değil. Bu nedenle bienal de bunların sonucunda yeni bir teorik bakış açısına gitmek mümkün mü diye soruyor, bu soruyu eserlerle açmaya çalışıyor.
Venedik Bienali, İstanbul Bienali gibi bienaller sanatçıları önceden açıklamıyor ancak Akay basın toplantısında bazı sanatçıları açıkladı. Mardin Bienali’nde 40’ın üzerinde sanatçı var ve daha da eklenmekte. Sanatçıların birçoğu ya şu anda hayatta değil ya da yaşları ilerlemiş kişiler. Sarkis, Nil Yalter, Ayşe Erkmen, İnci Eviner, Ali Kazma, Ahmet Öğüt, Aslı Çavuşoğlu, İrem Günaydın, Yüksel Arslan, Büke Uras, Güçlü Öztekin, Serkan Özkaya gibi isimler yer alıyor. Kente ve kamusal alana 'müdahale' eden bienal, kent bağlamında da birtakım sorunsallaştırmalar üzerinde duruyor. Bütünlüklü bir planlamayla kentsel örüntünün bir parçası haline geliyor. Bu müdahalelerin kalıcı ve geçici etkiler bırakacağı ise muhakkak.