“Bu sergi edebiyat tarihimiz için önemli bir görsel seçki”
Ara Güler’in görsel dünyamıza armağan ettiği sanatçı portreleri Ara Güler Müzesi’nin yeni sergisi Bir Avuç Güzel İnsan sergisiyle sanatseverlerle buluşuyor
Esin Hamamcı
Ara Güler, hayatı boyunca tüm çalışmalarını konu başlıklarına göre tasniflendirmiş. Bunlar arasından “Şahıslar” adlı çalışma dosyası, farklı tarihlere yayılan portre fotoğraflarından oluşuyor. Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi’nde konservasyonu yapılan bu “Şahıslar” kategorisi, Ara Güler Müzesi’nde sanatseverlerle buluşuyor. Edebiyatçılardan, görsel ve sahne sanatçılarına Güler’in “samimi” gözünden bakmamıza olanak tanıyan müzenin yeni sergisi Bir Avuç Güzel İnsan üzerine Doğuş Grubu Sanat Danışmanı Çağla Saraç ile konuştuk.
Ara Güler Müzesi’nin yeni sergisi Bir Avuç Güzel İnsan, Türkiye’de foto muhabirliği ve fotoğraf sanatının öncülerinden Ara Güler’in erken yaşlarda başlayan edebiyat merakından yola çıkarak portrelerini çekmeye başladığı edebî figürlere ait fotoğrafları içeriyor. Bu fotoğraflardan yola çıkarak hazırlanan serginin hikâyesi nasıl başladı?
“Portreler” Ara Güler arşivinin hacimli bir teması ve önem arz eden bir bölümünü oluşturuyor. 2017 yılından bu yana Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi’nde konservasyonu yapılan ve üzerinde çalıştığımız fotografik koleksiyonda bir üst kategori Ara Bey’in kendi tabiriyle etiketlemiş olduğu “Şahıslar” dosyalarıdır. Kimileri seriler hâlinde bulunan veya farklı yıllara yayılan bu portre fotoğrafları Ara Güler’in kariyeri boyunca karşılaştığı, tanıştığı, birlikte çalıştığı ve ürettiği, dostluklar kurduğu yerli ve yabancı kişilere ait. Bu şahıslar sadece edebiyatçılar değil, görsel ve sahne sanatları dünyasından kişiler, bilim adamları, siyasetçiler gibi farklı alanlarda Türkiye ve dünyanın önde gelen isimleri. Ara Güler Müzesi’nde açtığımız ilk portreler sergisi Bir Avuç Güzel İnsan, edebiyat tarihi için olduğu kadar Ara Güler için kişisel önem taşıyan kalem erbabı kişileri bir araya getiriyor. Bu sebeple sergimiz edebiyat tarihimiz için önemli bir görsel seçki olmanın yanı sıra Ara Güler’i daha yakından tanımamıza, anlamamıza imkân sağlayacak karşılaşmaları ve arkadaşlıkları da bizlere sunuyor. Ayrıca dönemin ruhu, yaşam ve üretim biçimleri hakkında da ipuçları veriyor. Bu özel ve duygu dolu serginin hikâyesi işte bu.
Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Narmanlı Han’daki atölyesinden Fikret Adil’in edebiyat “yuva”sına, Tennessee Williams’dan William Saroyan’a, Füruzan’dan Halide Edib Adıvar’a, Karin Karakaşlı’ya pek çok edebiyatçıya Güler’in gözünden bakıyoruz. Edebiyatla birlikte fotoğraf sanatını da bir araya getiren Bir Avuç İnsan’ın seçkisi nasıl oluştu?
Ara Bey sağlığında farklı zamanlarda ve sebeplerle şahıslar dosyalarını çalışmış, editörler ile paylaşmış, baskılar veya kontakt baskılar üzerine notlar almış. Bu notlar bizim için çok kıymetli zira sanatçının bakış açısını, tercihlerini hâlen takip edebiliyoruz, sergilerimizi oluştururken göz önüne aldığımız önemli verilerden bunlar. İlk portreler sergisini edebiyatçı portrelerine ayırmamızın sebebi ise Ara Güler’in edebiyat ve edebiyatçılarla olan kişisel düzeydeki ilişkisi. Somut çalışmalara ise arşivde bulunan koleksiyonlardaki materyali tarayarak ve malzeme arasında ilişkiler kurarak başlıyoruz. Örneğin bu sergi için “Edebiyatçı Portreleri” olarak isimlendirdiği arşivimizde yer alan karanlık oda baskılarına, Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan, 100 Yüz isimli, Ara Güler’in 100 adet edebiyatçı portresinin bulunduğu kitaptaki kendi seçkisine baktık. Serginin kurgusu doğrultusunda eklemeler yaparak sergide yer alan 153 isme, her isim için daha detaylı bir çalışma gerçekleştirerek de nihai seçkiye ulaştık.
Özel bağlar bu sergiyi farklı kılıyor
Nâzım Hikmet’in bugüne dek sergilenmemiş portreleri, Ara Güler’in edebiyatçı dostlarıyla olan mektuplaşmaları ve onlardan gelen, kendi evinin duvarlarını süsleyen sanat eserleri de yer alıyor. Bu belge ve eserlerin sergiye eklemlenme süreci nasıl gelişti?
Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi’nde fotografik arşivin yanı sıra Ara Güler’e ait farklı koleksiyonlar da yer alıyor. Bu koleksiyonlardan bir tanesi bizim sanat eserleri olarak tabir ettiğimiz yağlıboya, karakalem çalışmaları, eskizler, seramik ve vitray eserler benzeri farklı sanatçı üretimleri. Ayrıca yazışmaları topladığımız klasörlerimiz de bulunuyor. Bu sergiye dahil ettiğimiz belge ve eserler sergide yer alan edebiyatçıların Ara Bey’e yaptıkları resimler, çizdikleri görseller veya yazdıkları şiir ya da dostane mektuplar. Serginin hazırlık aşamasında envanterimizi karşılaştırmalı olarak gözden geçiriyoruz ve elimizdeki ilgili eser veya efemera arasından seçimler yapıyoruz. Sergiyi farklı kılan unsurlardan biri de bu özel bağlar ve hikâyeler oluyor.
Eski dönemlerden günümüze edebiyatçıların fotoğraflarını çektiği bu eserlere bakacak olursak siz bu yönüyle Güler’in siyah-beyaz portrelerini nasıl tanımlarsınız?
Öncelikle sanırım “Ben olmasam Türk edebiyatı yüzsüz kalırdı...” diyen Ara Güler’e hak vermemiz lazım! Muhtemelen o, bu portreleri çekmemiş olsaydı bu yazarlar zihnimizde hep eksik canlanacaklardı. Türk edebiyatının en özgün, en önemli kitaplarını yazmış bu kişiler yayınevlerinin yıllardır devam eden tercihleri doğrultusunda Ara Bey’in gözünden bize bakıyorlar. Şahsen Ara Güler’in de amacını bilerek ben bu portreleri “gerçek” olarak nitelemek isterim. Hem gerçekle bir taraftan da süjesi ile kurmuş olduğu sevgi, saygı, dostluk, hayranlık gibi duygular filtresinden öznel.
Sergideki anı fotoğrafları ilk kez sergileniyor
Sergide öne çıkan birkaç eseri ve hikâyelerini bizimle kısaca paylaşabilir misiniz?
Sergide yer alan tüm anı fotoğrafları ve kontak baskılar Ara Güler’in kendi ve çevresi ile kurmuş olduğu dünyayı izleyiciye göstermesi açısından ve ilk kez sergilendikleri için önemli ve özel. Hiçbir ismi ayırt etmek istemesek de örneğin Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Ara Güler’e yazdığı mektup her okuduğumuzda, Sabahattin Eyüboğlu’nun hastane yatağında Ara Güler’e çizdiği not her baktığımızda bizi çok duygulandırıyor. Tennessee Williams’ın İstanbul’da geçirdiği bir günün Ara Bey’in dahliyle gece Çemberlitaş Hamamı’nda bitmesinin hikâyesi ve bu süreçte ortaya çıkan fotoğraflar eşsiz ve eğlenceli. Arşivde yakın zamanda karşımıza çıkan Nâzım Hikmet fotoğrafları da bu süreçte bizi çok heyecanlandıran sürprizlerden oldu.
Sergiyi 15 Ağustos’a dek Yapı Kredi Bomontiada-Ara Güler Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.