Hayat toksik enerjinin eline bırakılmayacak kadar kısa
Çoksatan yazar Sarah Jio’nun son romanı Londra’dan Sevgilerle, Türkçede. Jio’nun yazarlık kariyeri ise aynı zamanda ilham verici bir başarı öyküsü
Hülya Çelik
hlydgndmr@gmail.com
Mart Menekşeleri kitabıyla tanıştığımız, kitapları 25’ten fazla dilde yayımlanan, defalarca The New York Times’ın çoksatanlar listesine giren ve yayımlandığı diğer ülkelerde de çoksatan listelerinin ilk sırasında yer alan gazeteci-yazar Sarah Jio’nun 11. romanı Londra’dan Sevgilerle (Epsilon Yayınları), dünyayla aynı anda Türkçede de yayımlandı. Sarah Jio hikâyenin ortaya çıkışını, arka planda akan Londra’yı ve kendisinin ilham verici yazarlık kariyerinin öyküsünü Türkiye’den ilk kez O2’ye anlattı.
Yazarlık serüveniniz bu noktaya nasıl geldi?
Çok küçük yaşlardan itibaren gazeteci ve yazar olmak istediğimi biliyordum. Yerel gazetedeki ilk genç köşe yazarlığından sonra, gazetecilik okumak için üniversiteye gittim. ABD’deki büyük kadın dergilerinde, CNN ve The New York Times gibi büyük haber mecralarında yazdım. Tüm bunlar olurken bir yandan ilk romanımın hayalini kuruyordum. İlk kitabım Mart Menekşeleri’ni yazdığımda büyük oğlum daha bebekti (şimdi 15 yaşında). Yeni bir anne olarak pek çok zorlukla ve tükenmişlikle karşılaşmama rağmen o romanı bitirmeye kararlıydım ve bir şekilde bitirdim. Romanım için heyecanlanan bir menajer buldum ve o da romanı açık artırmayla Penguen Books’a sattı. Bir sabah bebeğimle birlikte markette alışveriş yapmaya çalışırken aradı ve kitaba teklif veren birçok uluslararası yayıncı olduğunu söyledi. En büyük hayalim gerçek olmuştu, şimdi kitaplarım 25’ten fazla ülkede çevriliyor ve satılıyor. 11. romanım yayımlandı, yıllar sonra bile sevdiğim şeyi yaptığım için minnettarım; kariyerimin gidişatı beni hayrete düşürüyor. Bazen tüm bunların gerçek olduğundan emin olmak için kendimi çimdiklemem gerekiyor.
Valentina kaybettiği annesinden kalan kitabevini görmek için İngiltere’ye geliyor. Bu hikaye nasıl ortaya çıktı?
Kitabın karakterleri, Eloise’in sırları ve üzüntüsü, Valentina’nın anlayış ve iyileşme arayışları, aklıma çok hızlı geldi. Anne-kız dinamiklerini ve hikâyelerinin ilginç zorluğunu anlatmayı seviyorum. Romanı Londra’nın en çekici semtlerinden birinde, bir kitapçıda konumlandırmak da beni heyecanlandırıyordu: Primrose Hill. Hikâyeme sevdiğim her şeyi ekledim: Gizem, tarih ve tabii ki aşk!
Romanın neden Londra’da geçtiğini sizden dinlemek isterim.
Londra her zaman ilgimi çekti, öyle rüya gibi, tuhaf ve masalsı bir yer ki. Ayrıca ben bir DNA testi yaptırdım ve genetik olarak neredeyse yüzde 99 İngiliz olduğumu öğrendim. Ancak bu roman, kocamın 2017 yılında Londra’da bana evlenme teklif etmesinden sonra, gerçekten de aklımda ve kalbimde inşa edilmeye başladı. Bir sonraki romanımın Londra’da geçmesi gerektiğini biliyordum.
Romanın bir yanı kayıp ve yas, diğer yanıysa aşk ve umut dolu. Tüm bu zıt duyguları yazmak size nasıl hissettirdi?
İki zaman diliminde ve iki anlatıcıyla hikâyeler yazmayı, iki karakteri tanıyıp okuyuculara onları bir araya getirecek ipuçları bırakmayı seviyorum. Bazen o bağlantıların, büyük açıklamaların ne olacağını bile bilmiyorum ama karakterler bana her zaman yolu gösteriyor! Yazarken, her bir karakterin bireysel motivasyonlarını ve diğer karakterleri nasıl etkilediğini gördüğüm “aha” anlarını tesadüfen bulmak çok eğlenceli. Kendi hayatımda affediciyimdir. Ve hayatın toksik enerjinin eline bırakılmayacak kadar kısa olduğuna inanıyorum. Affedebiliriz. Karakterlerimin yolculuklarının romanlarımda sunmasını umduğum bilgelik her zaman bu olmuştur.
“Annelik hayatımın en önemli rolü”
Londra’dan Sevgilerle, aile ve anneliği sorgulayan bir kitap. Nasıl değerlendirirsiniz “annelik” vurgusunu?
Annelik hikâyelerine sıklıkla kapılıyorum, çünkü bu hayatımın en önemli rolü. Derler ki, bir kadının çocuğu olduğu gün, bebeğine kalbinin asla geri alamayacağı bir parçasını verir. Bunu o kadar derinden hissediyorum ki… Yazarlara hep bildiği şeyi yazması tavsiye edilir, ben de anneliğin sevinçlerini ve zorluklarını iyi biliyorum. Kendimi karakterlerimin yerine koyuyor ve bu karakterlerin somutlaştırdığı duygular hakkında esaslı şeyler yazabiliyorum.
Romanın ana mekânı bir kitabevi olduğu için hikâye aynı zamanda bir edebiyat geçidi gibi. Kitabı okurken sizin kişisel olarak neler okuduğunuzu ve ilham kaynaklarınızı merak ettim.
“Edebiyat geçidi” tabirini çok sevdim. Bir roman üstünde çalışırken kurgu okumamaya dikkat ederim. En iyi karakter araştırmasının gözlemleyerek yapıldığını düşünüyorum. Kalabalık bir caddede yürüyen insanları izlemek, bir kafede sohbet eden iki kişiyi dinlemek… Hepsi kitaplarıma giriyor.
Büyükannem Cecilia’nın Eloise karakterine ilham verdiğini söyleyebilirim. Çok kırılgan, güzel ve hayatı büyük trajediler içinde geçmiş bir kadındı. Bu hikâyeyi yazarken onun hikâyesini ve anılarımızı çok düşündüm.
“Londra’dan Sevgilerle pandemi döneminde ‘kuytu köşem’ oldu”
Her roman, yazarının hayatında bir şeyleri değiştirir diye düşünüyorum. Londra’dan Sevgilerle sizin hayatınıza nasıl dokundu?
Ne kadar güzel bir soru! Ben bu romanı pandemi döneminin başlarında yazdım; sağlığımız, güvenliğimiz ve azalan yaşam alanımız konusunda çok endişelendiğimiz zamanlardı. Londra’dan Sevgilerle, en ihtiyaç duyduğum anda konfor alanım, etrafımdaki dünyanın korkutucu ve tuhaf hissettirdiği anlarda gizlice gittiğim “kuytu köşem” oldu. Kitabın başındaki mektubumda kitabın okuyuculara da aynı huzur ve rahatlığı sunmasını umduğumu yazdım hatta.
“Ülkeniz hayatımın ve kalbimin bir parçası”
Tüm dünyada dikkat çeken, çok okunan, çok popüler bir yazarsınız. Bunun size nasıl hissettirdiğini ve okurlarınızla aranızda gelişen ilişkiyi de dinlemek isterim sizden.
Kitaplarımın dünyanın birçok ülkesinde okunmasının nasıl muhteşem bir duygu olduğunu anlatmam imkânsız. Okuyucularımdan duyduklarım beni çok mutlu ediyor. Yazmak yalnız yapılan bir iş, bu yüzden yazdığım bir şeyin onlar için anlamlı olduğunu söylediklerinde içim ısınıyor. Bu mutluluk, özellikle de kendimden şüpheye düştüğüm anlarda yazmak için daha da cesaretlendiriyor beni. Bu yüzden tüm okurlarıma güzel mesajları, sosyal medya yorumları ve mesajları için teşekkür etmek isterim, hepsini çok seviyorum. Kitaplarım, Türkiye de dahil olmak üzere, birçok ülkede çok sattığı için minnettarım. Sanırım dünyanın en güzel ve en iyi kalpli okuyucularına sahibim. Türkiye beni ve hikayelerimi gerçekten kucakladı. Ülkeniz hayatımın ve kalbimin bir parçası oldu.
İki kez Türkiye’ye geldim, yine gelmek isterim
Bu kitapla ilgili planladığınız uluslararası bir turne var mı? Türkiye’deki okurlarınızın burada bir imza gününü merakla beklediğinden eminim.
Pandemi yüzünden planlanan birçok turu iptal etmek zorunda kaldım. Ancak önümüzdeki baharda bestseller olduğum Norveç’e bir seyahat planlıyorum. Kitap etkinlikleri için Türkiye’ye iki kez gelme şansım oldu, binlerce kitap imzaladım ve hâlâ kariyerimin en güzel anıları olarak hatırlıyorum o içten sarılmaları. Yeni kitap buluşmaları için çok geçmeden Türkiye’ye yeniden gelmeyi çok istiyorum. Umarım olur.
Londra’dan Sevgilerle / Sarah Jio / Çeviren: Yasemin Büte / Epsilon / Roman / 384 Sayfa