Yarışı bırakıp dünyayı kurtaralım

BM Genel Sekreteri, Fransa Cumhurbaşkanı ve Almanya Başbakanı’nın da aralarında bulunduğu altı önemli isim, ortak makalelerinde dünyaya çağrı yaptı: Eşitsizlikler demokrasilerimizi tehdit ediyor. Zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum sürdürülemez halde. Medeniyetleri yarıştırmak yerine kapsayıcı politikalar inşa etmeliyiz

Paris 2000 yılının Eylül ayında 189 ülke ortak hedeflere doğru ilerleyecekleri yeni bir dönem için uluslararası işbirliği ilkelerini biçimlendirmek üzere Milenyum Deklarasyonu’nu imzaladı. Soğuk Savaş’ı geride bırakmışken açlık ve aşırı yoksulluk, çevresel bozulma, hastalıklar, ekonomik şoklar ve çatışmaların önlenmesi gibi, çağın büyük sorunlarıyla başa çıkabilecek çok-taraflı bir düzen tesis etme becerimize güveniyorduk. Eylül 2015’te tüm ülkeler küresel güçlüklere karşı beraber mücadele etmek üzere bir kez daha iddialı bir girişime katıldılar: BM 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi.
Angela Merkel
Dünyamızın yaşadığı farklı eğilimler küresel ölçekte refah artışını beraberinde getirse de birtakım eşitsizlikler azalmıyor hatta artıyor. Demokrasilerin yaygınlaştığı bu dönemde milliyetçilik ve korumacılık da canlandı. Geçtiğimiz yıllarda iki büyük kriz toplumlarımızı böldü ve ortak politika çerçevelerimizi zayıflattı; sonuçta, şokların üstesinden gelme, bunların temel nedenlerini ele alma ve gelecek nesiller için daha iyi bir gelecek temin etme becerilerimize olan inancımız sarsıldı. Öte yandan tüm bu olanlar birbirimize ne kadar bağımlı olduğumuzu hatırlattı.  En ağır krizler geleceği şekillendirmek için en iddialı kararların alınmasını gerektirir. Biz bugünkü durumun etkin işbirliği, dayanışma ve koordinasyon aracılığıyla çok-taraflılığa ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir uluslararası düzene yönelik fikir birliğini yeniden tesis etmek için bir fırsat olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden Birleşmiş Milletler, bölgesel örgütler, G7 ve G20 gibi uluslararası forumlar ve geçici koalisyonlar içinde ve onlarla birlikte çalışarak gerek bugün gerekse gelecekte karşılaşacağımız küresel güçlüklerin üstesinden gelmekte kararlıyız. Şu an için en önemli acil durum sağlık alanında. Covid-19 kriziyle küresel dayanışma nesillerdir görmediği bir sınavdan geçiyor. Kriz bize açık bir gerçeği yeniden hatırlattı: Bir salgınla karşı karşıya kaldığımızda, sağlık güvenliği zincirimiz ancak en zayıf sağlık sistemi kadar güçlü olabilir. Bir yerdeki Covid-19 her yerdeki insanlar ve ekonomiler için tehdit anlamına geliyor.  [jnews_carousel_3 show_nav="true" number_item="1" force_normal_image_load="true" number_post="1"]

Aşı herkesin hakkı

Pandemi testlere, tedavilere ve aşılara erişimi hızla yaygın hale getirecek, güçlü bir şekilde koordine edilmiş bir uluslararası müdahale gerektiriyor; dolayısıyla kapsamlı aşılamayı herkesin erişebilmesi gereken küresel bir kamu yararı olarak görmek şart. Bu bağlamda, Nisan ayında Dünya Sağlık Örgütü ve G20 tarafından başlatılan benzersiz bir global platform olan Covid-19 Araçlarına Erişim (ACT) Hızlandırıcısını bütünüyle destekliyoruz.  ACT-Hızlandırıcısının görevini yerine getirebilmesi için acilen daha geniş politik ve finansal desteğe ihtiyacı var. Ayrıca ortaklar arasında serbest veri akışını ve fikri mülkiyet için gönüllü olarak lisans verilmesini teşvik ediyoruz. Uzun vadede, bu salgından tüm gerekli dersleri çıkarmak ve bir sonrakine daha iyi hazırlanmak üzere müdahalemize dair bağımsız ve kapsamlı bir değerlendirmeye de ihtiyacımız olacak. Bu süreçte DSÖ temel bir rol oynayacak.
Antonio Guterres
Acil durumun çevresel boyutu da var. Kasım ayında Glasgow’da gerçekleştirilecek BM İklim Değişikliği Konferansı (COP26) öncesinde, iklim değişiklinin üstesinden gelmeye ve ekonomilerimizi daha sürdürülebilir kılmaya yönelik çabaları artırmamız gerekiyor. 2021 yılının başı itibariyle, küresel sera gazı emisyonunun %65’ini aşan bir bölümünden sorumlu olan ülkeler karbondan arınma konusunda kararlı taahhütlerde bulunmaya hazır görünüyor. Şimdi tüm ulusal hükümetlerin, işletmelerin, kentlerin ve mali kuruluşların Paris İklim Anlaşması uyarınca CO2 emisyon düzeylerini net sıfır düzeyine düşürmeye yönelik küresel koalisyona katılmaları ve somut plan ve politikaları uygulamaya koymaları gerekiyor. 

20 yıllık kazanımlar gidiyor

Pandemi İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyanın gördüğü en ağır ekonomik krize yol açtı. Güçlü ve istikrarlı bir dünya ekonomisini yeniden mümkün kılmak temel bir öncelik durumunda. Gerçekten de mevcut kriz yoksulluk ve cinsiyet eşitsizliği ile mücadele konularında yirmi yılı aşkın süredir kat ettiğimiz gelişimi tersine döndürme tehlikesini içinde taşıyor. Eşitsizlikler sosyal uyumun altını oyarak demokrasilerimizi tehdit ediyor.  Hiç şüphe yok ki küreselleşme ve uluslararası işbirliği milyonlarca insanın yoksulluktan kurtulmasına yardımcı oldu; ancak hâlâ dünya nüfusunun neredeyse yarısı temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor. Üstelik birçok ülkede zengin ile yoksul arasındaki uçurum sürdürülemez hale gelmiş durumda; kadınlar halen eşit fırsatlara erişebilmiş değil ve küreselleşmenin yararları konusundaki şüpheleri yatıştırmak gerekiyor.  Ekonomilerimizin 1945’ten bu yana görülmüş en büyük gerilemenin üstesinden gelmesine yardım ederken, kurallara dayalı serbest ticareti kapsayıcı ve sürdürülebilir büyümenin önemli bir lokomotifi haline getirmek ana önceliklerimizden biri olarak duruyor. Dolayısıyla, ekonomik toparlanma için Dünya Ticaret Örgütü’nü güçlendirmemiz ve uluslararası ticaretin potansiyelini bütünüyle kullanmamız gerekiyor. Aynı zamanda inovasyon için gerekli koşulları sağlarken çevrenin, sağlığın ve sosyal standartların korunması da ekonomik modellerimizin merkezinde yer almalı.
Charles Michel
Küresel toparlanmanın herkese ulaşmasını sağlamalıyız. Bu da Afrika’dakiler başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelere verdiğimiz desteği artırmak anlamına geliyor. Bu amaç için G20’nin Afrika Paktı veya Borç Ödemelerini Erteleme Girişimi dâhilinde Paris Kulübü ile beraber yürüttüğü çalışmalar gibi, halihazırdaki ortaklıkları sürdürmemiz ve yenilerini oluşturmamız gerekiyor. Uluslararası Para Fonu’nun rezerv varlığı olan özel çekme hakları (SDR’ler) gibi uluslararası finansal araçları olabildiğince kullanmak suretiyle, söz konusu ülkelerin borç yükünün hafifletilmesine ve ekonomileri için sürdürülebilir finansman sağlamasına yönelik desteği artırmak hayati önem taşıyor. Yeni teknolojilerin yükselişi ilerleme ve katılım açısından büyük bir kazanç oldu ve toplumların açıklığına ve dayanıklılığına, ekonomilere ve devletlere katkıda bulunurken salgın sürecinde hayat kurtarıcı bir işlev gördü. Yine de dünya nüfusunun neredeyse yarısı – ve dünyadaki kız çocuklarının ve kadınların yarıdan fazlası – hâlâ çevrimdışı ve teknolojinin yararlarına erişemiyor.  Dahası, yeni teknolojilerin kayda değer gücü yurttaşların hak ve özgürlüklerini kısıtlamak, nefreti yaymak veya ciddi suçlar işlemek amacıyla kötüye kullanılabiliyor. Güvenilir bir ortamda veri akışının teminat altına alındığı güvenli, özgür ve açık bir dijital ortam yaratmak için interneti etkin biçimde düzenlemek adına mevcut girişimlerin üzerine koymamız ve ilgili paydaşları sürece dâhil etmemiz gerekiyor. Ekonominin dijital hale gelmesinden kaynaklanan vergi sorunlarını ele almak ve zararlı vergi rekabetiyle mücadele etmek suretiyle, özellikle en dezavantajlı kesimlerin bu gelişimlerden yararlanmasını sağlamak durumundayız. Son olarak, sağlık krizi milyonlarca çocuğun ve öğrencinin eğitimini sekteye uğratmış durumda. Herkese eğitim sözümüzü tutmalı ve gelecek nesli temel beceriler ve bilimle, farklı kültürlere dair kavrayışla, tolerans ve çoğulculuğun benimsenmesi, vicdan özgürlüğüne saygı gibi alanlarda gerekli anlayışlarla donatmalıyız. Çocuklar ve gençlik geleceğimiz; dolayısıyla onların eğitimi kilit bir öneme sahip. 

Bu diyaloğa katılın

Emmanuel Macron
Çok-taraflılık bu zorluklarla başa çıkmaya yönelik sıradan bir diplomatik teknikten daha fazlasını ifade ediyor. Çok-taraflılık bir dünya düzeni ortaya koyuyor ve bu yaklaşım uluslararası ilişkiler alanında işbirliğine, hukukun üstünlüğüne, kolektif eyleme ve ortak ilkelere dayanan çok özel bir organizasyonu yöntemine karşılık geliyor. Medeniyetleri ve değerleri yarıştırmak yerine daha kapsayıcı bir çok-taraflılık inşa etmemiz, böylelikle İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde kutsal olarak belirlenmiş farklılıklarımıza ve ortak değerlerimize saygı göstermemiz gerekiyor. Covid-19 sonrası dünya eskisi gibi olmayacak. Gelin, Paris Barış Forumu gibi çeşitli forum ve fırsatlardan yararlanalım ve tüm bu güçlükleri alt etmek için açık bir vizyonla çaba gösterelim. Siyasi, ekonomik, dinî ve düşünce alanındaki liderleri bu küresel diyaloga katılmaya çağırıyoruz.  *Emmanuel Macron Fransa Cumhurbaşkanı, Angela Merkel Almanya Şansölyesi, Macky Sall ise Senegal Devlet Başkanı görevlerini yürütmektedir. António Guterres hâli hazırda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Charles Michel Avrupa Konseyi Başkanı, Ursula von der Leyen ise Avrupa Komisyonu Başkanıdır.   Copyright: Project Syndicate, 2021.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız