Türk bilim insanlarından kanserle tedavide kilo kaybına umut

Kanser hastalarının yüzde 60'ında kilo kaybıyla ortaya çıkan kaşeksiyi önlemek için araştırmalar sürüyor. Hastalarının yüzde 20’sinin hayatını kaybettiği kaşeksi araştırmalarında henüz insanlar üzerinde olumlu bir sonuç olmasa da Türkiye’de yapılan araştırmalar fareler üzerinde olumlu sonuç veriyor

Dünyada her yıl yaklaşık 10 milyon kişi kansere bağlı olarak hayatını kaybediyor. Kanser hastalarının yüzde 20’si ise kanserle mücadele ederken aşırı kilo kaybına bağlı kaşeksiden dolayı hayatını kaybediyor. Kaşeksi, kanser hastalarında yüzde 5 ve daha fazla oranda kilo kaybına neden oluyor. Dünyada da bilim insanları kansere bağlı kaşeksiye çözüm arıyor. Bununla ilgili olarak son çalışmayı Türk bilim insanları yaptı. Koç Üniversitesi’nden Serkan Kır ve 6 bilim insanının yaptığı son araştırma 10 Mayıs’ta Nature Dergisi’nde yayımlandı. Araştırmada kanser hastalarının kilo kaybına 2 genin neden olduğu tespit edildi. Fareler üzerinde de yapılan araştırmalarda bu genlere müdahale edilerek kanserli farelerin kilo kaybına uğraması engellendi.

Kilo kaybı sendromu olarak kaşeksi

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Serkan Kır bu araştırmanın hikayesini anlattı. Dr. Kır mide, pankreas, akciğer ve kolorektal hastalarının ise yüzde 60’ından fazlasında kanser kaşeksisi görüldüğünü belirterek, “Bir kilo kaybı sendromu olan kaşeksi kronik hastalıklarla birlikte ortaya çıkıyor. Yağ ve kas dokularının kaybı ve tümör gelişimiyle beraber hastalar kilo kaybediyor. Bu, kanser hastalarının neredeyse yarısında ortaya çıkıyor. Özellikle mide kanseri, pankreas kanseri, akciğer kanseri, kolorektal kanserlerde hastaların yarısından fazlası yani yüzde 60’ından fazlasında kaşeksiye bağlı kilo kaybı görülüyor" ifadelerini kullandı.

Kaşeksinin insan yaşamı üzerinde da birçok olumsuz etkisi bulunuyor. Dr. Kır, hastaların fiziksel aktivitelerini yerine getiremediklerini söyledi. Kır, “Hastaların yeme içmesinde ve iştahında azalma meydana gelebiliyor. Yüzde 5 veya daha fazla kilo kaybını kaşeksi olarak adlandırıyoruz. Hastalarda kas kaybı ve yağ dokusu kaybı olabiliyor. Kaşeksi özellikle ileri evre kanser hastaları için çok büyük bir problem. Bazı hastalarda erken evrelerde kaşeksi başlıyor bazı hastalarda ise daha geç evrelerde başlıyor ve doğrudan hastaların yüzde 20’sinin ölümünden kaşeksinin sorumlu olduğu düşünülüyor. Kaşeksiye bağlı olarak kas kütlesi kayboluyor, aynı zamanda kasın fonksiyonunu yerine getirme özelliği de ciddi derecede azalıyor. Buna bağlı olarak hastaların fiziksel aktivitesi de kısıtlanıyor ve hastalar günlük aktivitelerini yerine getiremiyorlar. Kendileri gezip dolaşamıyor, yemek yiyemiyor, lavaboya gidemiyor" diye konuştu.

Araştırmayla 2 yeni gen mekanizması tespit edildi

Dünyada kaşeksi üzerine çalışmalar olsa da insanlar üzerinde olumlu sonuçlar gösteren bir çalışma henüz yok. Dr. Serkan Kır ve ekibiyle birlikte kaşeksi üzerine yaptıkları son araştırmayla 2 yeni gen mekanizması tespit ettiklerini aktardı. Kır, “Bu konuda çalışmalar var ama bizim çalıştığımız mekanizmayı ilk defa biz göstermiş olduk. Kısaca özetleyecek olursak tümörlerin kas dokusu üzerinde ciddi bir etkisi var. Burada bu etkinin ortaya çıkmasında rol alan bazı proteinler biliniyor. Bunlara atrofi faktörleri diyoruz. Ama bu faktörlerin tam olarak nasıl kas dokusunda uyarıldığı çok belli değil. Burada tümörler ile kas dokusu arasındaki veya kas dokusundaki atrofi gelişimi arasında bir bağ, bilmediğimiz faktörlerin yer aldığı bir bağ olduğunu düşündük. Biz fare modelleri kullanıyoruz. Tümörlü farenin kas dokusunda, gen ifadesindeki değişiklikleri çalıştığımızda iki yeni mekanizmayı keşfettik diyebilirim. Birisi EDA2R diğeri de OSMR. Bu iki reseptör kas dokusunda aktive oluyor, kas dokusunda ifade seviyeleri kaşeksiyle beraber artıyor ve bu reseptörlere bağlanan salgı proteinlerinin doğrudan kas hücrelerinde atrofiyi tetiklediğini gösterdik. Sonrasında bu reseptörleri transgenik fareler üreterek kas dokusundan sildik" dedi.

İnsanlar üzerinde olumlu etki

Dr. Kır, araştırma sadece fareler üzerinde değil insanlar üzerinde de olumlu etki gösterdiğini ifade ederek şunları söyledi:

Akciğer kanseri hastalarında, mide kanseri hastalarında, pankreas kanseri hastalarında kas dokularında gen ifadesi değişimlerini inceledik ve burada özellikle EDA2R geninin ciddi bir biçimde arttığını gözlemledik ve sonuçlarımız sadece farelerde değil aynı zamanda insanlarda da EDA2R’ın aynı zamanda OSMR’nin kas atrofisini tetiklediğini, burada görev aldığını gösterdi. Gelecekte yapacağımız çalışmalar bu mekanizmaları bloke ederek kas kaybını engelleyebilir miyiz üzerine.

"Şu an etkili bir tedavi yok"

Dr. Kır kaşeksiyi engellemekle birlikte kanser tedavisinde hastanın yaşam süresini hedeflediklerini belirtti. Kır, “Kaşeksinin engellenmesi hastanın yaşam süresini uzatacaktır diyebiliriz. Bu gerçekleşmese dahi hastanın yaşam kalitesini arttırmanız bile hasta için çok önemli. Ama mevcut durumda şu anda kaşeksiye karşı etkili bir tedavi yöntemi yok. Şimdiye kadar farklı ilaçlar denendi fakat herhangi biri iyileşme gerçekleşmediği için klinik çalışmalar sonlandı. Biz de çalışmalarımıza devam ederek gelecekte bu keşfettiğimiz 2 yeni mekanizmaya karşı ilaç geliştirmeyi planlıyoruz" dedi.

Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız