Kendi iri, kalbi iri bir adam

Yılmaz Erdoğan, Rasim Öztekin için yazdı: “Sadece güldürmeyi değil gülmeyi de çok güzel beceren, rol modelimiz, gurur kaynağımız…”

YILMAZ ERDOĞAN

Bence dünyanın güzel tiyatrosu orasıdır. Küçük Sahne derler adına ama çok büyük işlere tanık olmuştur. Her köşesinde tiyatronun çok büyük ustalarının izleri vardır.   Küçük Sahne’nin Atlas Pasajı’na açılan kapısından içeri gireli otuz dört yıl oldu. Biz usta-çırak sistemine kayıtlı, alaylı, gönüllü bir tayfayızdır. Rasim ağbi işin sonunda herkesin sevgisini, hayranlığını kazandı ama bizim için, yani o günlerde Ortaoyuncular’ın Nöbetçi Tiyatrosu’nda bulunan amatör çaylaklar için en büyük gurur kaynağıydı. Çünkü o, Ferhan Şensoy’un genç tiyatrocular yetiştirmek için kendi bünyesinde oluşturduğu Nöbetçi Tiyatro’da yetişip, Ortaoyuncular kadrosuna girmeyi başarmış ve yıldız olmuş ilk oyuncudur. Bizim için ilk rol model oydu. Tiyatroya bizim gibi isimsiz bir çırak olarak girmiş ve Ferhan Şensoy Usta’dan sonraki ikinci adam olmayı başarmıştı.  Ah Rasim ağbinin pasaja, tiyatroya girişindeki görkemi görmeliydiniz. Daha caddeden itibaren herkesi tanıyan ve seven, herkesin tanıdığı ve sevdiği bir adam… Her gördüğüne ayrı takılan, kimsenin önünden selamsız geçmeyen, kendi de, kalbi de iri bir adam… O günlerde formunun zirvesinde olan Beyoğlu’nun enfes bir çehresi… İstiklal’de yürüyüşü, kocaman kahkahası… Sadece güldürmeyi değil gülmeyi de çok güzel beceren bir adamın hayatımıza kattıkları… Oyunlar… “Şahları da Vururlar”… Kulağımda hâlâ Ortaoyuncular’ın şarkıları…  ‘Kim nerede kim nerede duymuş ki, içinden tramvay geçen bir şarkı…’ Bilirsin Rasim ağbi, hatırlanacak olan ölümümüz değil yaşamımızdır. Bu kısa hikayede başardığın işler seni ölümsüz yapmaya yeter.  Şimdi elimizde kalan, büyük bir miras, kahkahalar, şarkılar ve gözyaşlarımızdır…

En büyük hayali teknede yaşamaktı

Rasim Öztekin’i tanıdıklarının ve tanımadıklarının gönlünde çok özel bir yere oturtan sayısız hikayeden bazıları… Sansar Cevdet’e sahte vefat ilanı “Sansar Cevdet’le anlaşıp gazeteye ölüm ilanını verdik. Önceden bütün akrabalarına bunun bir şaka olduğunu bildirdik. Ertesi gün herkes Sansar Cevdet’in trafik kazasında öldüğünü okudu. Bu sayede bir hafta okula gelmedi. Biz de çelenk için para topladık. Sonra Sansar’la paraları pavyonda yedik. Yan masaya yanar döner meyve bile gönderdik. Sansar okula dönüşte bir haftayı havuzda geçirdi. Çünkü her gören onu havuza atıyordu.” Bob Marley Faruk karakterinin doğuşu Rasim Öztekin tiyatroya ara verdiği sırada aktörlüğünü de masaya yatırır. 1998’e kadar oynadığı aptal, şişman, saf, komik karakterlerin dışında, başka tiplemelerle oyunculuk yelpazesini genişletmek ister. Bunun ilk örneği G.O.R.A filmindeki Bob Marley Faruk tiplemesidir.  Okula gelmeyince tiyatrocu oldu Galatasaray Lisesi’ndeki yılları öyle keyifli geçer ki, keyiften okulu bitiremez. Okuldan atılır, lise ikinci sınıfta Fenerbahçe Lisesi’ne transfer olur. Fenerbahçe’de okulu kırdığı bir gün rehberlik kollarına seçim yapılır. Herkes bir kol seçmiştir ama tiyatroya aday yoktur. Ertesi gün müjdeyi alır: ‘Herkes bir kol seçti. Tiyatro boş kalmıştı seni yazdık.’ Birkaç hafta sonra kolun okul başkanlığına seçilir, bunun nedenini hâlâ bilmez. Başkan olunca sorumluluk hisseder. Orhan Kemal’in ‘72. Koğuş’unu sahnelemek için çalışmaya başlar. Tiyatro kolundaki diğer arkadaşlarına, “Oyun oynayamam, bana okuldaki bürokratik işleri bırakın, başka da bir şey istemeyin” der. Fakat sahneleyecekleri oyundaki bir karakter için uygun aday bulunamaz. Rol üstüne kalır. Kalış o kalış. En büyük hayali teknede yaşamaktı Tiyatrodan sonraki tutkusu denizdir. En büyük hayali teknede yaşamaktır. Bu projesini ilk kez, çocukluğunda eczaneden satın aldığı botla tecrübe eder. Sabah başlayan macerası öğlen bot patlayıncaya kadar sürer. Kaynak: Hürriyet

Ferhan Şensoy’un mesajı

“Rasim, Ortaoyuncular’ın amatör kolu Nöbetçi Tiyatro’dan yetişti. Kavuğumu ona devrettim. Ortaoyuncular’da çok başarılı bir dönem yaşadı. Kimi rahatsızlıklarından ötürü sahneyi bıraktı, kavuğu Şevket Çoruh’a devretti. Günü geldi uçtu gitti gökyüzüne. Kavuklu fotoğrafı asılı durur Ses 1985’te. Bir gün ben de geleceğim gökyüzüne. Buluşuruz gökyüzünde neşeli bir meyhanede.”

Şevket Çoruh’tan ustası Öztekin'e

Sana söz, asla pişman olmayacaksın Rasim abi ile şahların vuruluşuna şahitlik etmiş, bir kahraman bakkalın süpermarkete karşı verdiği şanlı mücadelede ön saflarda birlikte çarpışmış olabilirsiniz. Belki de sesi, İstiklal Caddesi’nde, içinden tramvay geçen bir şarkıda kulağınıza çalınmıştır. Ya da “İstanbul’u satıyorum” diyen arsız bir görgüsüzü canlandırırken… Henüz kendini padişah zannedenler başta yokken, Soyut Padişah’ın dalkavuğu suretinde de karşınıza çıkmış da olabilir. Her sanatçı gibi o da çok tuhaf soruşturmalar geçirmiş, bütün sanatçılar gibi onun için de parasız yaşamak pahalı olmuştur. Çok uzun zamandır, hepimizi zaman makinesine bindirip iki binli yıllardan seksenlere götürdü. Rasim abi üç gün öncesine kadar, hâlâ o zaman makinesine bilet kesiyordu. Ta ki zamanın öneminin olmadığı yerde, ustalarıyla buluşmaya gidene kadar. Huzur içinde uyu, için rahat olsun Rasim abi. Kavuğu bana verdiğine asla pişman olmayacaksın. Sana evinde, Ses Tiyatrosu’nda, Ortaoyuncular’ın önünde söz veriyorum.
Rasim Öztekin kavuğu 21 Eylül 2020’de Şevket Çoruh’a devrederken
Batıkent metrosunda patlama yaşandı Dervişoğlu'ndan 'Bakırhan'a alkış' sorusuna yanıt: Bahçeli’nin yaptığı hiçbir şey beni şaşırtmaz Bakanlık satışını yasakladı 1 milyon Türk'e serbest dolaşım Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Yetişkin filmi izleyip sıcak çatışmaya giriyorlar