1 Ocak'ta yürürlüğe girdi: Yenilenebilir enerji kullanımı artık kanunen zorunlu
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yönetmeliğine göre 1 Ocak 2025’ten itibaren 2 bin metrekareden fazla bir alanda bulunan binaların enerjisinin en az yüzde 10’u yenilenebilir enerjiden karşılanmalı. Ek yük getirecek olsa da uzun vadede enerji tasarrufu yaratması bekleniyor
Yenilenebilir enerji kullanımı, Türkiye’de yavaş yavaş bir zorunluluk haline geliyor… 1 Ocak 2025 itibarıyla 2 bin metrekare üzeri parsellerdeki tüm binalarda kullanılan enerjinin en az yüzde 10’unun yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması şart. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2022’de yayımladığı yönetmeliğin hükmü bu şekilde. 5 bin metrekarelik binalarda da enerjinin en az yüzde 5’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından temin edilmesi, 2023’ten bu yana bir yükümlülük durumunda. Peki sektör buna hazır mı? Bu sistemlerin kurulumu inşaat kalemlerinde ek bir yük oluşturur mu? Ülke çapında bu tür tüm binalarda bu sistemlerin kurulması mümkün mü? İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Genel Sekreteri Kubilay Salihvatandaş’la konuştuk.
Sektör karşılamak zorunda
Salihvatandaş, sektörün hazır olup olmamaması gibi bir durum söz konusu değil diyor. Sözlerini şöyle açıklıyor: “Sektör bunu karşılamak zorunda. Bu bir zorunluluk. Yönetmelik hükümlerini yerine getirmediğiniz takdirde ne ruhsat alabilirsiniz ne de iskan izni sağlayabilirsiniz. Elbette yatırıma ek bir yük getirecektir fakat 2 bin metrekare üzeri parseller çok büyük alanlar. Bu tür büyük hacimli inşaatlarda bağımsız birim başına maliyet ortalama 7-10 bin dolar arasında değişiyor. Bir binanın sisteminin kurulum maliyeti de bu civarda seyredecektir. 2023’te yürürlüğe giren hükümlerin aynı şekilde uygulandığını gördük zaten, bu büyük ölçekli inşaatlar aslında konuttan daha çok örneğin oteller ya da fabrikalar gibi ticari veya endüstriyel alanlar. Hedeflenen de bu tür binalar esasında.”
Enerji maliyetinden kurtulmak mümkün
“Bununla alakalı olan tek eksiklik, Türkiye’de direkt trafolardan yenilenebilir enerji satın alınamaması. Trafolardan yenilenebilir enerji satın alabilmek mümkün olsaydı, herhangi bir ek maliyet olmadan bu karşılanabilirdi ama ne yazık ki mümkün değil. Her bina kendi üretim sistemini kurmak mecburiyetinde. Öte yandan enerji maliyeti açısından düşündüğümüzde birkaç yıl içinde enerjiden yaptığınız tasarrufla sistem için yapılan harcamayı amorti etmek, sonrasında da enerji maliyetine hiç maruz kalmamak mümkün. Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlarla önemli bir mesafe kat etmiş olsa da, bu kaynakların elektrik üretimindeki payı hala yeterli değil. Ayrıca ulaşılabilirlik anlamındaki sıkıntılar da ön planda çıkıyor. Özellikle güneş ve rüzgarda çok büyük potansiyelimiz var. Bunu değerlendirmek lazım.”
Kazanımlar büyük
“2024 yılı sonunda yenilenebilir enerjinin payının yüzde 45’e ulaşması bekleniyor ama kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların hala önemli bir paya sahip olduğu görülüyor. Özellikle sanayi sektöründe fosil yakıtların payı oldukça yüksek. Amaçlanan da zaten bunları asgari seviyeye düşürmek. Kanuni hükümlere rağmen ülke çapında tüm ihtiyaçlarını yenilenebilir kaynaklardan karşılayan ve kurulu gücü 250 MW'tan fazla olan sadece 20 şirket var. Bu şirketler de ağırlıklı olarak hidroelektrik santralleri işletiyor. Sadece rüzgar, güneş ve jeotermal enerji santralleri yatırımcı sayısı oldukça az. Türkiye’de yenilenebilir enerji alanında kurulu gücün payının 2035 yılında yüzde 65 olacağı tahmin ediliyor. Bu yönetmelik inşaat sektörü bağlamında da hem sektörün gelişmesine destek olacak hem de ulusal ölçekte büyük kazanımlar sağlayacak.”