ABD’de bir TV yıldızı: Arda Öcal

ABD’de milyonlarca sporsever Sportscenter programında Türk kökenli bir sunucu izliyor. Bilgili, eğlenceli, cana yakın Arda Öcal, geniş bir yelpazede yayın yapıyor. Aralara Türkiye şakaları da sıkıştırarak

Yıllardır takipteyim Arda Öcal’ı. Onu 2013’te ilk fark ettiğimde Kanada’da yerel bir kanal olan Aftermath TV’de buz hokeyi ve dövüş sporları anlatıyordu. Devasa Kuzey Amerika medya dünyasında Türk kökenli bir sunucu görmek beni şaşırtmıştı. O yıl, ilk kez temasa geçtik. Ama bir türlü röportaj fırsatı bulamadık. Ta ki bu yıla kadar. Tabii aradan geçen sürede Arda çok yol aldı. Mayıs ayında ABD’nin ünlü spor kanalı ESPN’de, efsanevi haber kuşağı programı Sportscenter’ın sunucularından biri olmayı başardı.  Arda’nın hikâyesine döneceğiz ama Sporscenter’a değinmeden geçmeyelim: ESPN’in en önemli stüdyo programlarından biri. Canlı konukların da yer aldığı ve gün içinde birkaç kez tekrarlanan Sportcenter’ın müdavimleri arasında Barack Obama da vardı.  Öcal, mayıs ayından beri her hafta birkaç kez Sportscenter’ın iki sunucu koltuğundan birine oturup ABD’nin en önemli basketbol, Amerikan futbolu, beyzbol yıldızlarıyla canlı yayın yapıyor. Sohbete başladığımızda, Arda Connecticut eyaletinde, Stamford’daki evinden Bristol’daki ESPN merkezine doğru yol alıyordu. ABD’nin ulusal kanallarında daha evvel Türk kökenli bir sunucu görüp görmediğini sorduğumda emin olamadı. “ESPN’in halkla ilişkiler ekibine de sordum. Zannedersem Sportscenter’ı sunan ilk Türk sunucuyum. Zaten ABD televizyonlarında Türk kökenli pek fazla kişi görmezsiniz. Dr. Mehmet Öz’ü sayabiliriz.”

İlk yayın heyecanı

Aslında Arda Öcal, 2016’dan beri ESPN’de ve diğer programlardaki başarısı sayesinde yavaş yavaş o güne hazırlanıyordu. Sonunda 22 Mayıs günü Sportscenter’a adımını attı ve sunucu olarak ilk yayınına çıktı. “O gün uzun bir süredir ilk kez bu kadar gergindim. Sportscenter ben doğmadan evvel yayına başlamış. En büyük endişem yayının çılgın temposu ya da son dakika haberleri değil işimi iyi yapıp bir kez daha o koltuğa oturabilmekti. Ne tesadüf ki o ilk yayında tıpkı benim gibi Müslüman kökenli bir diğer sunucu olan Nabil Karim’le beraberdik.” Arda Öcal her ay en az altı yedi kez yayına çıkıyor. Her seferinde farklı partnerleri oluyor: “Birlikte program yaptığım John Anderson bugüne değin 4 binden fazla bölüm sunduğunu söyledi. İnanılır gibi değil!”  Sportscenter’da sunuculuk hiç kolay değil. Çünkü programda Amerikan futbolu, beyzbol, basketbol, buz hokeyi gibi ana sporlar haricinde Olimpiyatlar, dövüş sporları ve futbol ele alınan konular arasında. Bu sebeple her sunucunun çok yönlü olması, tüm bu spor dallarını ve yıldızlarını tanıması, onlarla canlı yayında konuşurken detayları atlamaması gerekiyor:  “Araştırma ve hazırlık için çok ciddi bir vakit ayırıyorum. Bazen çok az değinilen sporlar hakkında konuşmak zorunda kalıyorsunuz. Yayınlara kendi kültürümü de katıyorum. Mesela geçen ay Gold Cup özetlerini anlatırken Kanada-Haiti maçında Cyle Larin’in attığı penaltı ekrana geldi. Ben de hemen Türkiye şampiyonu Beşiktaş’ta oynadığı bilgisini araya sıkıştırdım.” 

Türkiye şakası yapınca... 

Zaten Arda Öcal, Türk Milli Takımı’nı ve önde gelen kulüp takımlarını çocukluğundan beri takip ediyor. Türkiye Süper Ligi’ni pek izleyemiyor. Buna karşılık Avrupa Kupası maçlarını kaçırmamaya çalışıyor. Yıllar önce Galatasaray ve Fenerbahçe Avrupa kupalarında aldığı iyi sonuçlar üzerine ne kadar gurur duyduğunu yazmıştı bana.  Türk Milli Takımı’nı da atlamıyor. Euro 2020 öncesi Sportsnation’ın bir bölümünde bol bol Türkiye’den bahsetti, ne kadar iddialı bir takım olduğunu anlattı. Tabii turnuva sonrası arkadaşlarının kendisiyle biraz dalga geçmesine de razı oldu. “Türkiye’nin ilk İtalya maçı sırasında ESPN Twitter hesabı üzerinde ‘The Digital Show’da canlı yayındaydım. ‘Topu santraya taşıyan mini otomobil topa Türkiye’den daha çok sahip oldu’ esprisini yaptım. Türkiye’den ağırlıkla Şenol Güneş’i suçlayan yüzlerce, belki binlerce yorum geldi bunun üzerine.”  Yaklaşık 75 dakikalık muhabbetimizi sonlandırırken “Bu röportajı yapmak için neredeyse sekiz yıl bekledim. 20 yıl sona bir röportaj daha yapacağız. İkimiz de 60’larımızda olacağız. Sen de bana 4 bin Sportscenter programı arasında en iyilerini sayacaksın” diyorum Arda’ya. “Bunu kesinlikle yapalım!” diye yanıt veriyor.

Buz hokeyi, güreş ve Metallica

“Annem İzmitli, babam Gölcüklü. Önce babam MBA yapmak için Toronto’ya gelmiş. Ardından evlenmişler ve beraber Kanada’ya yerleşmişler. Ben de Toronto’da doğdum ve büyüdüm. O yıllarda Toronto ve civarında pek fazla Türk yaşamazdı. Çocukluk döneminde her Türk çocuğu gibi futbol, her Kanadalı çocuk gibi buz hokeyi oynadım. Karate yaptım. Üniversite döneminde de hokeye devam ettim. Aile dostlarımızın oğlu Murat sayesinde Amerikan güreşi ve Metallica’yla tanıştım.”
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Meteoroloji'den 8 il için sarı kodlu uyarı Üç virüslü bir salgının ortasındayız