Fişekhane’nin tarihi dokusunda yer alan sanat galerisi Cocoon, ağaçların metaforik anlamlarını merkeze alan Terra Incognita/Keşfedilmemiş Topraklar sergisine ev sahipliği yapıyor
Kahraman Çayırlı
Contemporary Istanbul Vakfı’nın Fişekhane’nin tarihi dokusunda yer alan sanat galerisi Cocoon’da vakfın misyonuna uygun sergiler, atölye çalışmaları, eğitimler ve kültür sanat odaklı sertifika programları düzenleniyor. Yüksek tavanları, taşıdığı tarihi hissettiren duvarları ile çağdaş sanat için büyüleyici bir atmosferi olan galeri; bugünlerde Yves Rocher Vakfı iş birliğiyle gerçekleştirilen Terra Incognita / Keşfedilmemiş Topraklar sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, CANAN, Canan Tolon, Çağrı Saray, Fabio Lattanzi Antinori, Koray Tokdemir, Murat Germen, Nancy Atakan, Nasan Tur, Nohlab, Ozan Atalan ve Seydi Murat Koç’un resim, heykel, yeni medya ve enstalasyon eserlerinden oluşuyor. Tüm işler iklim, doğa ve ağaçlar hakkında yeni sorular sordurmayı başarıyor, sergiden çıktığınızda konu hususunda taze bir bakış getirmenize imkân sağlıyor. 30 Kasım’a dek gezilebilecek sergiyi, küratörü Ayça Okay ile konuştuk. Bu serginin hikâyesi nedir? Contemporary Istanbul Vakfı’nın kendi anayasasında zaten sürdürülebilirlikle ilgili konulara ekstra eğilme ve sanatı sürdürülebilir hale getirme, kaynakları idareli kullanmaya odaklanma vardı. Ancak 2021 yılında çatısına odaklanmamız gereken konular arasına sürdürülebilirlik, çevre konuları, bu alanda farkındalık yaratma kavramını koymuştuk sonra bu sene açacağımız 4 sergiyi buna göre şekillendirelim dedik. Çevre farkındalığından yola çıkarak Yves Rocher Vakfı ile yollarımız kesişti. Ağaç dikmekse dedik konu, ağacı böyle bir metafor olarak ele alalım. Yani ağaç bugüne kadar neleri temsil etmiş? Mimarinin ağaçta bir karşılığı, ağacın mimaride bir karşılığı var. Ağaç dikmek, ağacı korumak iklim değişikliğiyle ilgili çok önemli bir oyuncu. Sergi birbirini tamamlayan işlerden oluşuyor. Bu sergi, didaktik bir sergi. Yani senin bir şey öğrenmen gerekiyor. Serginizde kaç parça iş yer alıyor, kendi aralarında nasıl diyalog kuruyorlar? On bir sanatçının on iki işi yer alıyor (sergide CANAN’ın iki tane işi var). Multi-disipliner yapıda bir sergi. Hepsi birbiriyle konuşacak şekilde konumlandırıldı. Koray Tokdemir’in karışık teknik yapılmış olan iki siyah tablosu var sergiye ilk girdiğinizde sizi karşılayan. Ağaç metaforunu ele alınca, ağacın da insana ne kadar benzer olduğunu fark ettim. Ağaçlar, aşırı sosyal varlıklar; aynı bizim gibi iletişime çok yatkınlar. Sen üç hafta bir yere gittiğinde boynunu büküyor. Ağaçların, köklerindeki mantarlarla birbirleriyle konuştuğu kanıtlanmış. Koray Tokdemir de yaklaşık 10-15 yıl nöro-bilim üzerine çalışmış bir mimar. Tıpkı topraktaki gibi Koray Tokdemir’in üst üste geçmiş olan malzemelerinden birini bile çektiğinizde tuvalden; tıkır tıkır dökülüyor. Aynısını orman için de ya da orman altı iletişim için de yorumlarsak, bir tane bile ağacı çekip çıkarttığımızda o iletişim aslında bozuluyor. Bazı eserler daha fazla yoruma açık, mesela tekstilin kullanıldığı Nancy Atakan’ın işi kültürel bağları anlatıyor. Ama mesela ben onu dilek ağacı olarak yorumlamıştım çünkü üzerinde bazı dilekler işlenmiş. Tam onun çaprazında da iyi dilekle temenni demişken Murat Germen’in Kehanetler’i var. Kahve telvesinden iyi anlayanlar gelip yorumluyor bu arada.