Avukat kardeşine göre Ümit Özdağ imzasız raporla tutuklanmış

Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın iddianamesi, tutukluluğunun 78’nci gününde 9 sayfa olarak hazırlandı. Bugün, tutuklulukta 83’ncü gününü doldurdu. 18 Nisan’da tutukluluğunun devam edip etmeyeceğine karar verilecek. Özdağ’ın kardeşi, avukat Savaş Özdağ, ağabeyinin durumunu anlattı

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın iddianamesi, tutukluluğunun 78’nci gününde 9 sayfa olarak hazırlandı. Bugün, tutuklulukta 83’ncü gününü doldurdu. 18 Nisan’da tutukluluğunun devam edip etmeyeceğine karar verilecek. İddianameye göre bir yıl yedi ay 15 günden, yedi yıl 15 güne kadar hapis cezası isteniyor. Özdağ’ın davası 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Mahkeme iddianameyi henüz kabul etmedi. Ümit Özdağ’ın kardeşi, avukat Savaş Özdağ, ağabeyinin durumunu, yaşandığını öne sürdüğü hukuksuzlukları Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk'e anlattı.

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 161. maddesinin 9. Fırkasını hatırlattı. Buna göre, milletvekilinin, milletvekili olduğu dönemde işlediği iddia edilen suç iddialarının soruşturmasını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kovuşturmasını ise Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’nin yapması özel bir yetki. Özdağ, 2023 yılının Nisan ayına kadar milletvekiliydi. İddianamede, Özdağ’ın milletvekili olduğu dönemdeki sosyal medya paylaşımları suça dayanak gösterilmiş. Birçok paylaşımının tarihi 2022 ve öncesine ait. Avukat Özdağ, “Dolayısıyla, ne İstanbul, ne de bir başka il, Ankara dışında bu soruşturmayı zaten yapamaz. Şu anda çok açık bir kanunsuzluk var” diyor.

Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçu işlendiği iddiasıyla gözaltına alınmıştı. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, Savcılık başka bir soruşuma açmadan bu soruşma dosyasının içine bağımsız ikinci bir fiili koyamaz. Avukat Özdağ bu konuyu şöyle açıyor:

“Cumhurbaşkanına hakaret suçunun soruşturulduğu dosyaya, halkı kin ve düşmanlığa tahrikle ilgili bağımsız bir soruşturma açılmadan eklendi. Cumhurbaşkanına hakaret suçu iddiası ile ilgili gözaltı, halkı kin ve düşmanlığa tahriki dayandırılıp tutuklama yapıldı. Bu hukuksuzluğun iddianamede nasıl bir boyut kazandığına bakalım: 2024 yılının 30 Haziran - 2 Temmuz tarihleri arasında Kayseri’de çıkan olaylarla Ümit Özdağ ilişkilendiriliyor. Olaylarda Ümit Hoca ya da herhangi bir Zafer Partili bulunmadı, bunu dillendirdik. Bu konuda Kayseri Emniyet Müdürlüğü’nde rapor olduğunu söyledik.

Israrımız üzerine gönderildi

Bu raporu da soruşturma dosyasında ilk tutuklamaya itiraz dilekçemizin ekinde sunduk. Dolayısıyla hem itiraz inceleyen makam, hem de soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı o raporu gördü.

Raporun Savcılığa gönderilmesinin sağlanması için ısrarcı olduk. Ancak istenmedi. Onun üzerine, elimizdeki olaylarla ilgili resmi tutanağı Savcılığa sunduk, bunun doğruluk derecesinin araştırılması için Kayseri Emniyet Müdürlüğü’nden tutanağın istenmesinde ısrarcı olduk. 20 gün sonra olaylarla ilgili ikinci, üçüncü sınıf emniyet müdürleri, emniyet amirleri, komiser ve polislerden oluşan 12 kişinin imzalarıyla 2 Temmuz 2024 tarihinde hazırlanmış. Tutanakta hiçbir Zafer Partili ve Ümit hoca olaylarla ilişkilendirilmedi.

O tutanak niçin yok? 

Oysa savcılık, tutuklamaya dayanak kılınan bir başka raporu kullanıyordu. O rapor, olaylardan 5,5 ay sonra Kayseri Güvenlik Şube’de hazırlandı ve imzasız olarak dosyaya girdi. O rapordan hareket edilip soruşma o şekilde yürütüldü. Önemli bir şey söylüyorum: Cumhuriyet savcısı, esas resmi raporu iddianameye taşımadı, tek kelime olsun olaylarla ilgili resmi tutanaktan bahsetmedi.

Bunun hukuk ve kanun nazarındaki yerini boş konuşmadığımızı ortaya koymak için söyleyeceğim: Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin ikinci fıkrasına göre Cumhuriyet Savcısı, sadece şüphelinin aleyhine değil, lehine olan hususları da araştırmak zorunda. Maddenin son cümlesinde, ‘Savcının, şüphelinin haklarını korumakla da yükümlü olduğu’ belirtiliyor. 170. madde var. Onun 5. fıkrasında da iddianamede şüphelinin sadece aleyhine değil, lehine olan deliller de sonuç kısmında gösterilmesi gerektiği belirtiliyor. Peki nerede Kayseri Emniyet Müdürlüğü’nün 12 imzalı olaylarla ilgili resmi tutanağı? Açıkça kanuna aykırı davranılıyor.

İddianamede, hakkında kesinleşmiş takipsizlik kararı bulunan kişi, sanki bir suçun failiymiş gibi iddianameye taşınmış ve aleyhine değerlendirmeye konu yapılmak istenmiş.”

Deprem uzmanlarının açıklaması 

Avukat Savaş Özdağ, Ümit Özdağ’ın deprem uzmanları gibi uyarılarda bulunduğunu belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ümit Özdağ, bir siyasi partinin Genel Başkanı olmaktan öte bir sosyal bilimci, ülkenin milli güvenliğini en iyi çalışan akademisyenlerindendir. Göçün şaşmaz kanunları var. Siz ulusal kültürünüze entegre olmayan, geçmişte beraberliği olmayan başka toplulukları bu ülkeye getirirseniz, bu topluluklar mevcut ülkede çok daha yüksek bir doğum hızıyla büyürlerse yakın bir gelecekte bir sosyal deprem yaratır. Ümit Hoca’nın da bu konuda yaptığı sismik bir değerlendirmedir.

Ülkeyi yöneten makamları uyarabilmek için zaman zaman sert bir dil kullanır. Bunu halkı kin ve düşmanlığa teşvik ettiği iddiası başka kanunsuzluktur. Üstelik bütün gelişmeler, Ümit Hoca’yı teyit etti, yalanlamadı. Sonuçta birçok muhalefet partisi de tehlikeyi görüyor.”

Siyaset yasağı da gelebilir

Kayseri olaylarında iddianameye taşınmayan konulardan birisi de, olayları yatıştırmak üzere Kayseri’ye gönderilen üç genel başkan yardımcısı da yok. Onlardan birisi 15 Temmuz gazisi Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz’dı.

18 Nisan’da, Özdağ’ın tutuklu mu, yoksa tutuksuz mu yargılanacağına ilişkin hakim “gözden geçirme” kararı verecek. Özdağ, mahkum olursa bunun zorunlu sonucu olarak siyaset yasağı da getirilebilir. O zaman cesaretli, yürekli bir siyasetçiye yazık edilmiş olur.

İstanbul'da 6,2 büyüklüğünde deprem Mustafa Kemal Atatürk sergisi hiç görülmemiş fotoğraflarla İstanbul’da açıldı Biniş kartı ve check-in tarih oluyor 'Önce Allah'a, sonra milletimize emanetim' İstanbul'da bazı metro hatları Valilik kararıyla kapatıldı Bakan Şimşek'ten açıklama