Bakan Güler'den F-16 ve Eurofighter açıklaması
Bakan Güler, F-16 tedarikiyle ilgili teknik toplantıların tamamlandığını belirterek, "Bir an evvel somut adımlar atılarak sürecin başlatılmasını bekliyoruz" dedi. Güler, Eurofighter talebi konusunda da Almanya'dan "müttefiklik ruhu ve ortak güvenlik perspektifine uygun yaklaşım' beklendiğini söyledi
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Türkiye'nin Eurofighter uçağı alım talebiyle ilgili, "Almanya'nın itirazları konusunda, müttefiklik ruhu esaslarında, ortak güvenlik perspektifine uygun seçenek ve kararların alınması doğru bir yaklaşım olacaktır" dedi. Bakan Güler, medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle yıllık değerlendirme toplantısında bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Askeralma faaliyetlerinin, 2019'da yürürlüğe konulan kanun çerçevesinde sürdürüldüğünü aktaran Güler, "Söz konusu kanun hükümlerinin yürürlüğe girmesinden bugüne kadar 2 milyon 817 bin 600 kişi askerlik yaparken, 641 bin 544 kişi de bedelli askerlik uygulamasından istifade etmiştir" bilgisini paylaştı.
Bakan Güler, bedelli askerlikte fiyat değişikliği ve kışlasız askerliğin söz konusu olup olamayacağına ilişkin soruya karşılık, "2019'da bir kanun çıktı, artık buna herkes uyacak. Bundan geri adım atmamız söz konusu değil. Toplumun her kesimi destek verdi ve Meclis'in onayıyla çıktı. Bizim askerlik sistemimiz Türkiye'nin garantisidir. Biz hiçbir zaman tamamen profesyonel orduyu istemiyoruz ve düşünmüyoruz. Bunu vatandaşımız da istemiyor. Bizim şu anda ki hedefimiz yüzde 50 yükümlü, yüzde 50 de profesyonel asker" ifadesini kullandı.
Savunma sanayi
Bakan Güler, içinde bulunulan hassas dönemde yerli ve milli savunma sanayinin öneminin her geçen gün daha da arttığına vurgu yaparak, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın desteği ve teşvikiyle yerlilik ve millilik oranı yüzde 80'lere ulaşan savunma sanayi ürünlerimizin de katkısıyla kahraman ordumuz kara, deniz, hava ve siber harekat alanlarında sürekli güçlenmektedir" dedi. Devam eden modernizasyon projeleri kapsamında 2023 yılı içinde çeşitli cins ve miktarda önemli harp silah, araç ve gereçlerinin envantere alındığını belirten Güler, bu kapsamda, askeri fabrikalarda, yerli ve milli kaynaklarla modernizasyon, bakım ve onarım faaliyetlerinin başarıyla yürütüldüğünü söyledi. Bakan Güler, tersanelerde, yerli savaş gemilerinin ve milli denizaltıların tasarlanıp inşa edildiğine işaret ederek, "Su üstü ve su altı platformların bakım ve onarımları gerçekleştirilmektedir. Bakanlığımıza bağlı ASFAT, başta MİLGEM ve Mekanik Mayın Temizleme Teçhizatı olmak üzere savunma sanayi alanında kritik projeleri başarıyla yürütmektedir" diye konuştu.
Güler, Makine ve Kimya Endüstrisi AŞ'nin de sahip olduğu köklü tecrübeyle milli proje ve yatırımlara öncelik verdiğini vurguladı. Türkiye'nin ürettiği, tasarladığı ve ihraç ettiği yerli ve milli savunma sanayi ürünleri ve bu alanda sahip olduğu imkan ve kabiliyetleriyle dünyada adından her geçen gün daha fazla söz ettirdiğini aktaran Güler, şunları kaydetti: "Milli muharip uçağımız KAAN'dan HÜRJET'e, insansız savaş uçağımız KIZILELMA'dan ANKA-3 ve ATAK-2'ye, dünyanın ilk SİHA gemisi TCG Anadolu'dan TCG İstanbul'a, İMECE uydumuzdan Yeni Altay Tankı ve Fırtına Obüsü'ne birçok kritik projemizin hayata geçirilmesi uluslararası pazarda önemli bir aktör haline gelen Türkiye'nin gücünü simgelemektedir."
Savunma sanayi güvenliği
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı'nda, HİSAR ve SİPER Ürün-1'in seri üretim sözleşmelerinin imzalandığını hatırlatan Güler, "Özgün tasarım ve ileri teknoloji yetenekleriyle göz kamaştıran yerli ve milli savunma sanayimizde ulaştığımız seviye, ülkemizin ve asil milletimizin gurur kaynağı olmaktadır" değerlendirmesini yaptı. Bakan Güler, savunma sanayi firmalarınca üretilen yerli ve milli ürünlerin güvenliği konusuna da değinerek, şunları dile getirdi: "Milli yetenek, değer ve gururlar övgüyle karşılanıp takdir edilirken, diğer yandan yürütülen çalışmaların ve proje teknik bilgilerinin kamuoyuyla kontrolsüz şekilde paylaşılması; sahip olunan yeteneklerin bilinmesine, ürünlerin işlevselliğini önlemeye yönelik karşı tedbir alınmasına, yeteneklerin zafiyete uğraması ve bilgi üstünlüğünün kaybedilmesine neden olabilmektedir. Bu konuda üretici, kullanıcı, basın, kısacası tüm taraflar her anlamda büyük hassasiyet göstermeli ve duyarlılık sergilemelidir."
F-16 tedariki ile Eurofighter alımı
Bakan Güler, Hava Kuvvetlerinin gücünü artırmaya yönelik faaliyetlere ilişkin, şunları aktardı: "ABD'den 40 adet F-16 Blok 70 Viper alımı ile 79 adet modernizasyon kiti talep ettiğimiz süreci takip ediyoruz. ABD ile teknik toplantılar tamamlandı. Ancak bir an evvel olumlu ve somut adımlar atılarak sürecin başlatılmasını beklediğimizi de muhataplarımıza iletiyoruz. Bu konuyla ilgili dün Sayın Cumhurbaşkanı'mız, ABD Başkanı Biden ile bir telefon görüşmesi yaptılar. Başkan Biden da 'Bunu en kısa sürede kongreye iletme hazırlıklarını yaptım.' diyerek ifade etmiş." Tedarik sürecinde en önemli hususun müttefiklerin birbirine yaptırım uygulamaması olduğuna dikkati çeken Güler, "Müttefiklerin, Türkiye'nin küresel ve bölgesel fonksiyonunu iyi anlaması, ona göre bu gibi tahdit uygulamalarından derhal vazgeçmesi gerektiğini her zaman ifade ediyoruz. Güçlü Türkiye'nin, güçlü Türk Silahlı Kuvvetlerinin, güçlü NATO ve güçlü ittifak demek olduğunu hatta güçlü terörle mücadele olduğunu vurguluyoruz" şeklinde konuştu.
Güler, F-16 tedarik ve modernizasyonuna ilişkin süreç devam ederken, üzerinde durdukları ve en iyi alternatif olarak gördükleri tek uçağın Eurofighter Typhoon olduğunu söyledi. İlk aşamada 20, daha sonra da 20 olmak üzere en üst versiyon 40 Eurofighter Typhoon uçağı alma planları olduğunu belirten Güler, şöyle devam etti: "İngiltere'nin bu konudaki desteği ve yaklaşımı diğer müttefiklere örnek olması açısından önemlidir. İspanya da benzer desteği bize vermektedir. Almanya'nın itirazları konusunda; müttefiklik ruhu esaslarında, ortak güvenlik perspektifine uygun seçenek ve kararların alınması doğru bir yaklaşım olacaktır. Tüm bunların ötesinde asıl hedefimiz, muharip eğitim uçağımız HÜRJET ve 5'inci nesil milli muharip uçağımız KAAN'dır. KAAN'ın, ilk uçuşunun 27 Aralık'ta gerçekleştirilmesi, yerli motorun 2028'de hazır olması ve en geç 2032'de envantere alınması planlanmaktadır."
"Süreç uzarsa her türlü tedbiri alırız"
Güler, "ABD ile F-16'ların tedariki ve modernizasyonu konusunda süreç daha da uzarsa TSK'da zafiyete neden olur mu?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Türk Silahlı Kuvvetlerinin şu anda envanterinde bulunan uçakları yeterlidir. Ancak geleceği düşünmek ve planlamak durumundayız. ABD'den 40 adet F-16 Blok 70 Viper alımı ile 79 modernizasyon kiti talep ettiğimiz süreci takip ediyoruz. Mevcut F-16'larımızı modernize etmek istiyoruz. Türkiye'nin etrafındaki hiçbir ülkede TUSAŞ gibi bir kuruluş yok. F-16 modernizasyonunu çok rahat kendimizin yapabileceğini düşünüyoruz. Şu an sorun görmüyoruz ancak süreç uzarsa savunma ve güvenliğimiz için gerekli her türlü tedbiri gecikmeksizin alırız."
"Asıl hedefimiz KAAN'ı envantere almak"
"Eurofighter savaş uçakları konusunda yeni gelişme var mı, sonuçlanması için bir bekleme süresi var mı?" sorularını cevaplayan Güler, F-16 tedarik ve modernizasyonu süreci devam ederken üzerinde durdukları tek uçağın, oldukça etkili ve en iyi alternatif olarak gördükleri Eurofighter olduğunu belirtti. Güler, ilk aşamada 20, daha sonra da 20 olmak üzere en üst versiyon Eurofighter alma taleplerini ilettiklerini söyleyerek, şöyle devam etti: "Daha önce ifade ettiğimiz gibi İngiltere ve İspanya bu talebe olumlu bakıyor. Bir ülke müttefikliğe aykırı bir şekilde buna karşı çıkıyor. Biz müttefiklerin birbirlerine yaptırım uygulamasını müttefiklik ruhuna aykırı buluyoruz. Biliyorsunuz asıl hedefimiz 5'inci nesil milli muharip uçağımız KAAN'ı Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine almaktır. O döneme kadar Eurofighter alma konusunda bir gelişme olmazsa ve süreç uzarsa zaten böyle bir ihtiyaç da kalmamış olacaktır." "Eurofighter'lar Hava Kuvvetleri'ne çok çabuk entegre olabilir mi?" sorusuna karşılık da Güler, "Müttefiklerimizin de kullandığı Eurofighter'ların iyi bir uçak olduğunu ve Hava Kuvvetlerimiz tarafından sorunsuz bir şekilde kullanılacağını değerlendiriyoruz" dedi.
"Yunanistan'ın F-35'lere sahip olması tehdit oluşturmaz"
Bakan Güler, "İsveç'in NATO üyeliğinin onayı için F-16 satışı şart olarak koşulacak mı?" sorusunu, "Bizler müttefiklerimizle ilişkilerimizde hiçbir zaman 'sen bunu yaparsan ben de bunu yaparım' gibi tutum ve yaklaşımda bulunmadık. Cumhurbaşkanımız 'İsveç'in NATO üyeliği konusunu parlamentoma göndereceğim' dedi ve sözünü tuttu. Beklentimiz F-16 konusunda da bizim yaptığımız gibi karşı tarafın sözünü tutması ve somut adımlar atmasıdır" şeklinde cevapladı. "Yunanistan'ın F-35'e sahip olacak olması Türkiye adına olumsuz güç dengesine neden olur mu?" sorusuna karşılık Güler, "Biz gerçek anlamda Yunanistan ile iyi komşuluk ilişkilerini kurmak istiyoruz. Sadece F-35'lere sahip olmakla 85 milyonluk Türkiye'ye herhangi bir tehdit oluşmaz. ifadelerini kullandı.
"Taarruz eden var da S400'ü kullanmadık mı?"
Bakan Güler, S400 hava savunma sistemlerinin ne kadar sürede aktif hale geldiğinin sorulması üzerine, "Bu bir savunma silahı. Bize taarruz eden birisi var da savunma silahını kullanmadık mı? Bugün bir ülke '2 saat sonra taarruz ediyorum' diyerek başka bir ülkeye saldırmıyor. Bir savaş durumunda yığınak yapacaksınız, uçaklarınızı kaydıracaksınız, yüzlerce tren çalışacak, seferberlik vesaire ilan edilecek. Yani kimsenin haberi olmadan bir ülke başka bir ülkeye hava saldırısı yapması çok zor. Biz de ihtiyaç hasıl olduğunda S400'leri kullanmakta tereddüt etmeyeceğimizi defalarca dile getirdik" dedi.
"199 bin 898 kişinin geçişi engellendi"
Ülke sınırlarının, Cumhuriyet tarihinin en yoğun, en etkin tedbirleri ve çok katmanlı emniyet sistemi ile korunduğunu ifade eden Güler, hudut birliklerinin imkan ve kabiliyetlerinin sürekli geliştirildiğini belirtti. Milli Savunma Bakanı Güler, personel takviyesinin yanı sıra hudut hattında dünya standartlarında teknoloji yoğunluklu sistemlerin de etkin kullanıldığını anlatarak, şunları aktardı: "Hudutlarımızdaki başarı, rakamlarla da açıkça görülmektedir. 1 Ocak'tan itibaren hudutlarımızda 199 bin 898 kişinin geçişi engellenmiş, yakalanan 13 bin 156 düzensiz göçmen ile 410'u FETÖ olmak üzere 590 terörist kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir. Bütün bu fedakarlık ve başarıya rağmen daha önce de karşılaştığımız gibi farklı ülke ve zamanlarda çekilmiş stok görüntülerle iddialar ortaya atılıyor, dezenformasyon oluşturuluyor. 'Hudutlarını namusu bilen' Türk Silahlı Kuvvetlerimiz bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sınır güvenliğimizde etkin tedbirler almaya, ilgili bakanlık ve kamu kurumları ile koordineli çalışmaya devam edecektir. Sınırlarımızda alınan tedbirleri ve yapılan çalışmaları yerinde görmek isteyenleri ağırlamaktan memnuniyet duyacağımızı da bir kez daha ifade etmek istiyorum."
"İsveç'in yaptığı yasal değişiklikler tek başına anlam ifade etmiyor"
Türkiye'nin NATO'ya katkılarına ilişkin de Güler, Türkiye'nin NATO'daki görev ve sorumluklarını eksiksiz şekilde yerine getirdiğini bildirdi. Bu yıl haziran ve ekim aylarında NATO Savunma Bakanları toplantılarına katılım sağlayarak ittifak bünyesindeki karar alma süreçlerinin, Türkiye'nin beklentileri doğrultusunda şekillendirildiğini dile getiren Güler, "Türkiye, hem kuvvet katkısında hem de NATO misyon, operasyon ve karargahlarına katkıda ilk beş ülke arasındadır. NATO görevleri kapsamında Kosova'daki Barışı Destekleme Harekatına yüksek seviyede katkılarımızı da sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı. Güler, 10 Ekim'de devraldıkları Balkanlar'daki en büyük NATO misyonu olan NATO Kosova Gücü (KFOR) Komutanlığı görevinin şeffaf ve tarafsız şekilde başarıyla yerine getirildiğine işaret ederek, "KFOR Komutanlığının yanı sıra, bu yıl NATO Mukabele Kuvveti Deniz Unsur Komutanlığı görevini üstlenirken, 3'üncü Kolordumuz da halen NATO Muharip Kolordu Karargahı görevini yürütmektedir." dedi. Hava Kuvvetleri unsurlarının, NATO Hava Polisliği Görevleri kapsamında 1 Aralık'ta Romanya'da konuşlandığını ve 4 ay süreyle bölgede görev yapacaklarını da söyleyen Güler, "NATO'nun aktif ve yapıcı bir üyesi olmaya devam ediyoruz. Bunu Finlandiya'nın üyeliğinde bir kez daha gösterdik. İsveç konusunda ise yapılan yasal değişiklikler tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bizim için önemli olan somut ve uygulamaya dönük adımlar atılarak taahhütlerin yerine getirilmesidir" değerlendirmesini yaptı. Son dönemlerde Avrupa'da, Kur'an-ı Kerim'e yönelik küstah ve iğrenç saldırılar yapıldığını belirten Güler, Danimarka'nın geç de olsa bu durum karşısında kutsal kitaplara karşı uygunsuz bir şekilde muamele etmeyi yasaklayan yasayı kabul etmesini olumlu bulduğunu ifade etti. Güler, "Temennimiz, benzer eylemlerin yaşandığı, terörün farklı biçim ve tezahürlerinin bulunduğu diğer ülkelerin de gecikmeksizin benzer ve somut adımlar atmasıdır." diye konuştu. Bakan Güler, İsveç'in NATO'ya katılım protokolünün ise Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanarak TBMM'ye sevk edildiğini, üyelikle ilgili son kararı TBMM'nin vereceğini anımsattı.