Bakan Güler’den YAŞ eleştirilerine yanıt: Hiçbir siyasiden tek bir isim dahi verilmedi
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, bütçe komisyonunda milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Güler, Yüksek Askeri Şura'da alınan atama kararlarıyla ilgili, "Bunu çok samimi olarak söylüyorum, hiçbir siyasiden bana tek bir tane isim dahi verilmedi" dedi
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Bakanlığın bütçesinin görüşüldüğü TBMM'deki Plan ve Bütçe Komisyonu'nda çıkan tartışma üzerine, 30 Ağustos 2024'te Kara Harp Okulu'nda mevzuattan kaldırılan yemini ederek 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' sloganı atan teğmenlerin ihracına ilişkin, "Bir, geçen sene atılan teğmenlerimizin hiçbirisine, 'Atatürk'ün askerleriyiz' dediği için hiçbir soru sorulmadı. İki, 'neden kılıç çektiniz' diye hiçbir soru sorulmadı. Tören bittiği anda bütün aileler orada kendi çocuklarıyla sarılıp öpüşmek için tören alanına girmiş durumda. Bu vaziyetteyken birinci olan kız teğmenimiz geliyor mikrofonun başına, 'Aileler lütfen tören alanını terk edin'. Böyle bir hakkı var mı" ifadelerini kullandı.
"Teğmenlere 'Neden 'Atatürk'ün askerleriyiz' dediniz, neden kılıç çektiniz' diye sorulmadı"
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Milli Savunma Bakanlığının 2026 yılı bütçesinin görüşmeleri sürüyor. AK Parti Ankara Milletvekili Orhan Yeğin'in konuşması esnasında ihraç edilen teğmenlerle ilgili, "Devam ediyorlar konuşmalarında, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz diyen teğmenleri tasfiye edip Atatürk düşmanlarını Silahlı Kuvvetler bünyesinde tutuyorsunuz' diyorlar. Arkadaşlar, geçen sene de bu konuyu burada işledik. Kimse 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' diye orduyla ilişiği kesilmedi. Bu defalarca konuşuldu. Ordunun temelinde disiplin var" ifadeleri üzerine muhalefet sıralarından eleştiriler yükseldi. Bunun ardından Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, şunları söyledi:
"Bir, geçen sene atılan teğmenlerimizin hiçbirisine, 'Atatürk'ün askerleriyiz' dediği için hiçbir soru sorulmadı. İki, 'neden kılıç çektiniz' diye hiçbir soru sorulmadı. Tören bittiği anda bütün aileler orada kendi çocuklarıyla sarılıp öpüşmek için tören alanına girdi. Bu tören bittiği anda, tören bittiği anda bütün aileler orada kendi çocuklarıyla sarılıp öpüşmek için tören alanına girmiş durumda. Bu vaziyetteyken birinci olan kız teğmenimiz geliyor mikrofonun başına, 'Aileler lütfen tören alanını terk edin'. Böyle bir hakkı var mı? Oradaki ailelerin ve çocukların..."
Muhalefet milletvekillerinin eleştirileri üzerine Güler, "Bunlar düşünüldüğü için bizim terörle mücadele 45 sene sürer, bilmem ne başka bir olay da olursa 55 sene sürer. İşte bu oradaki bir teğmenin orada beş yıldır bekleyen annesinin, babasının, çocuklarının yanından çağırma hakkı var mı" dedi. Bir milletvekilinin, "Konunun özü Mustafa Kemal Kemal'in askerleriyizdir. Bunların kenarında dolaşmayın" demesi üzerine Güler, "Değildir" yanıtını verdi. Başka bir milletvekili ise, "Bunun terörle bitmemesi ile ne alakası var" sorusunu yöneltti.
"İskenderun'da alay ve tabur komutanları dahil dört personelin ilişiği kesildi"
Bakan Güler, görüşmelerin ardından milletvekillerinin sorularını yanıtlayarak, değerlendirmelerde bulundu.
Güler, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) ölümle sonuçlanan olaylara ilişkin şunları kaydetti:
"İskenderun'da şehit olan iki evladımız, mağarada şehit düşen 12 kahramanımıza kadar bütün olaylar operasyonel, idari ve teknik boyutlarıyla tek tek incelenmiş, hiçbir ayrıntı görmezden gelinmemiştir. Merkezde Bakanlığımız, sahada komutanlıklarımız ve ilgili tüm kurumlarımız oluşabilecek zafiyet alanlarını tespit etmiş, birlik güvenliğini artırmaya dönük yeni tedbirleri süratle sahaya yansıtmıştır.
Nitekim İskenderun Denizli Eğitim Er Alay Komutanlığı’nda iki Mehmetçiğimizin şehit olduğu olaya dair araştırma süreci büyük bir hassasiyetle yürütülmüş, kastı, kusuru veya ihmali tespit edilen alay ve tabur komutanları dahil dört personelin Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiği kesilmiş, sekiz personeli ise kusur derecelerine göre çeşitli disiplin cezaları da verilmiştir. Adli süreç de İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından yürütülmektedir.
Burada altını çizmek istediğim husus şudur. Sorularınızda dile getirdiğiniz her bir olay, bizim için rutin bir istatistik değildir. Her bir şehidimiz bizim için tek tek isim isim, aile aile takip ettiğimiz bir emanet, hesabını hem millet vicdanına hem de tarihe vermek zorunda olduğumuz bir sorumluluktur. Bu vesileyle tüm kahraman şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine ve aziz milletimize bir kez daha başsağlığı ve sabır diliyorum."
Şehitlik statüsüyle ilgili tartışmalara ilişkin Güler, "Şehitlik statüsü ise hem toplumumuzun ortak vicdanında hem de hukuki düzenlemelerimizde çok özel ve titizlikle korunan bir kavramdır. İlgili yönetmelikler ve yargı içtihatları çerçevesinde uygulama yapılmakla birlikte personelini görev esnasında kaybeden her komutan, geride kalanlara bir manevi miras olacak şehadet mertebesinin verilmesi için gerekli tüm işlemleri titizlikte kayıt altına almakta ve takip etmektedir" dedi.
"İntihar vakalarında derhal aileye haber veriyor, birliğe getiriyoruz"
Bakan Güler, TSK'daki intihar vakalarına değinerek, şunları kaydetti:
"Ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan her olayda şehadet, kaza veya intihar adli ve idari soruşturma açılmakta, olay en ince ayrıntısına kadar araştırılmakta ve sorumluluğu tespit edilenler hakkında gerekli işlemler yapılmaktadır. Özellikle bu intihar vakaları ile ilgili Silahlı Kuvvetlerimizde uzun yıllardan beri uygulamakta olduğumuz bir yöntemi de sizlere arz etmek isterim. Bir yerde, mesela en son cumartesi günü Sivas'ta bir evladımız kendini asarak şehit oldu diyelim. Bu intihar vakası tespit edildiği andan itibaren derhal ailesine haber veriyoruz. Ailesi 'Gelmek istemiyorum' dese dahi biz bütün masraflarını karşılayarak aileyi birliğe getiriyoruz. Orada bir salonu kendilerine tahsis ediyoruz. Çocuğun, şehidimizin en samimi bütün arkadaşlarını, erbaş ve erler bunlar, hepsini oraya seçiyorlar kendileri, girmek isteyenlerin hepsi oraya giriyor. Hiçbir subay, astsubay rütbeli olmadan onlar orada kendileriyle oturuyorlar, dertleşiyorlar. En sonunda kapıyı açıyorlar. 'Evet ben buna razı oldum' ya da 'Hayır ben razı değilim kardeşim, mahkeme devam etsin'. Kendisi zaten demese de mahkeme devam ediyor da. Aile mutlak surette olayın tamamını en yakın arkadaşlarından dinliyor. Bu, kağıt üzerinde kalan bir prosedür değil, uygulamada taviz vermediğimiz bir şeydir. Mutlak surette her intihar vakasında uygulanmaktadır."
"Sanal kumarın etkili olduğunu düşünüyoruz"
Bakan Güler, sanal bahisin etkilerden bir tanesi olduğunu belirterek, "Diğeri de arkadaşlarımızın hepsinin genç olması nedeniyle ya nişanlısıyla kavga ediyor ya istediği kızı alamıyor ailesi ya vermiyorlar, bunlar ana sebepler olarak bizim tespitlerimiz bu iki üç tanenin üzerinde duruyor. Sanal kumarın etkili olduğunu düşünüyoruz. Özellikle dün bir yorumu da izledim. Diyor ki, bu son şimdi kulüplere filan bir davalar açılıyor, sanal bahisle ilgili olarak Türkiye'de bu değerler tamamen dibe vurdu diyorlar. Herhalde doğru. Bu son intiharların sebepleri bunlar olabilir" diye konuştu.
"Her Kuvvet Komutanlığı kendi atamalarını kendisi yapıyor"
YAŞ yapısı ve alınan kararlara ilişkin eleştirilere değinen Güler, şöyle konuştu:
"15 Temmuz olayından sonra gelen bir tepki olarak da YAŞ'ın yapısı değiştirildi. Ama şuna inanmanızı istiyorum. Bugüne kadar ben ikinci başkanlığım hariç bu Bakanlık’ta da üçüncü YAŞ çalışmalarını yürüttüm. Hiçbir siyasiden, bakın bunu çok samimi olarak söylüyorum arkadaşlar, hiçbir siyasiden bana tek bir tane isim dahi verilmemiştir.
Kuvvet Komutanlarımız ile ilgili de arz etmek istiyorum. Genelkurmay İkinci Başkanıyken, Genelkurmay Başkanıyken de aynı şeyleri uyguladım. 15 Temmuz ile ilgili, evet doğru, 'Milli Savunma Bakanlığı'na bağlandı' diyorlar ama şu anda dahi Kuvvet Komutanlıklarımızın hepsi Genelkurmay Başkanı'na bağlıdır. Harekat ve istihbarat konularının tamamı Kuvvet Komutanı, Genelkurmay Başkanı ile görüşmeden hiçbir şekilde zaten onlarla görüşmüyorum. Her Kuvvet Komutanlığı kendi atamalarını kendisi yapıyor. Hiç bir tanesine biz karışmıyoruz."
"Genelkurmay Başkanı’nın ismini bilmiyorsanız bu çok iyi bir gelişme"
Güler’in bu açıklaması üzerine muhalefet sıralarından, "Ama yetki var. Siz yapmıyor olabilirsiniz ama böyle bir yetki var" tepkisinin yükselmesi üzerine Güler, "Sayın vekilim, uygulama önemli şu anda" yanıtını verdi. Güler devamında, "Şu anda Türkiye'de gördüğünüz, yurt dışında yapılan her bir operasyon dahil Genelkurmay Başkanı'nın onayıyla yapılıyor" ifadelerini kullandı. Bakan Güler, "Eğer gerçekten böyleyse bundan da memnuniyet duymamız lazımdı. 'Ordu siyasallaştı' diyorsunuz ya, 'Siyasallaşmadığının görüntüsü de budur' diyorum. Sizler eğer Genelkurmay Başkanı'nın ismini bilmiyorsanız çok iyi bir gelişme bu" diye konuştu.
"Harp okullarında dekanlar sadece akademik eğitimden sorumlu"
Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) ve üniversite yönetimine ilişkin eleştiriler üzerine Güler şu değerlendirmeyi yaptı:
"En zor zamanda Sayın Rektörümüz bu işi üstlendi ve en az 3-4 yıl gece gündüz çalışarak düzeltti işleri. Onun için ben şahsen kendisine teşekkür ediyorum. Harp Okullarımızda dekanlar sadece akademik eğitimden sorumludur. Onun dışındaki tüm faaliyetlerden Harp Okulu komutanları sorumludur. Her birinin başında şu anda birer tane tümgeneral ve tümamiral vardır, Harp Okulu’ndaki tüm faaliyetlerden bunlar sorumludur. Onun dışında dekan sadece akademik eğitimden sorumludur. Şu anda MSÜ'de 753 asker, 529 sivil olmak üzere bin 282 akademik personel görev yapmaktadır. Son 3-4 yıldır her yıl yurt dışındaki üniversitelere akademik personeli gönderiyoruz, masterını ve doktorasını bunları yaptırıyoruz ve bu hocalarımızın da akademik kariyerlerini daha güçlendirme konusunda çalışıyoruz."
"Belediyelerin hepsi sizde, 15'er kişi alsınlar"
Bakan Güler, uzman çavuşlarla ilgili şu bilgileri paylaştı:
"Uzman çavuşlarla ilgili en önemli konu bilmemiz gereken, her uzman çavuş 55 yaşına kadar Silahlı Kuvvetler’de kalabilir. Bunları size kim söylüyorsa inanın, şoka giriyorum sabahtan beri. Uzman çavuşlarımızın hepsi 55 yaşına kadar ‘Ben Silahlı Kuvvetlerde çalışmak istiyorum’ diyorsa Silahlı Kuvvetler’de çalışabilir. Çalışmak istiyorsa diyorum, 'Gitmek istiyorum' diyorsa güle güle diyorum. Ama bakın, işte belediyeler hepsi sizde. Hepsine emir verin, alsınlar 15'er kişi."
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, Bakan Güler'in bu sözlerine, "Milli Savunma Bakanı bizden ayrımı yapamaz, yapmamalı" ifadeleriyle tepki gösterdi.
Bakan Güler, sözleşmeli erlere ilişkin bakanlık tarafından yürütülen çalışmaları şu sözlerle anlattı:
"Şu anda sözleşmeli erlerimize verilen maaş 46 bin lira şu anda. Sözleşme bitiminde tabii esas bu 7 yıllık bunlar. 7 yıl çalışıyor ve ondan sonra ayrılabiliyor. Bu personele ödenen tazminatların hepsinde yüzde 33'lük bu sene artış yapıldı. Yedinci yılını tamamlayıp 'ayrılıyorum' diyen her bir sözleşmeli erimize devletimiz 1 milyon 486 bin lira ikramiye veriyor. Ayrıca Deniz Kuvvetlerimizde, yüzer birliklerde ve amfibi tugayımızda görev yapan sözleşmeli personele ayrılıkları artırımlı olarak ödeniyor. Onların şimdi bu sözleşmeli erlerden yaklaşık 3 yıldır sözleşmeli erlerden uzman çavuş yapıyoruz. Nitelikli olanları uzman çavuşlardan astsubay yapıyoruz. Astsubaylarımızdan da subay yapıyoruz. Bu çerçevede 2023 yılında 2 bin 364 sözleşmeli erbaş ve erimizi uzman çavuş yapmışız. 2024'te 4 bin 788 sözleşmeliyi uzman çavuş yapmışız."
"Askeri hastanelerin açılması için çok yoğun çalışma var"
Askeri hastanelerin yeniden açılıp, açılmayacağına dair de bilgi veren Bakan Güler, "Askeri hastanelerle ilgili zaten açılması için çok yoğun çalışma var. Çok yoğun. Bizim askeri hastanelerle ilgili özellikle tabip ihtiyacımızı karşılamak için GATA'daki üniversitede her sene bunları yapıyoruz. Şu anda 744 küsur doktor adayı oradaki üniversitede okuyor. Bu sene 147 tane tabibimiz mezun oldu ve bunların hepsini kıtalarımıza gönderdik" ifadelerini kullandı.
"Havacılıkta eski uçak yeni uçak diye bir şey yok"
Bakan Güler, 11 Kasım'da Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen C-130 askeri kargo uçağına ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu C-130 uçaklarımız: 13 tane Amerika’dan direkt aldığımız, 6 tane de Suudi Arabistan’dan aldığımız toplam 19 tane C-130 uçağımız var. C-130’ların ilk üretimi 1954’te başladı. Bizim aldığımız ilk uçaklarımız iki tane 57 ve 58 imali. 61-63 tarihli 8 tane uçağımız var. 13’ün 8 tanesi bu. 70 ve 73 arasında da 3 uçağımız var. Havacılıkta eski uçak yeni uçak diye bir şey yok. Bakın çok önemli bu. Çok önemli. Yani siz bugün ben 2025 model parçayı takıyorsam, motoru koyuyorsam üstüne, uçak 2025 tarihli. Böyle bir şey bu. Çünkü çok ince ve çok zor ve çok ağır bakımlardan geçiyorlar. Yani eski uçak diye bir uçağımız yok bizim. 250 tane F-16’mız var. Siz öyle bakarsanız hepsi eski. Hayır, biz hepsini şu anda tepe tepe kullanıyoruz. Böyle bir risk olsa kabul eder miyiz? Hayatımız geçti onlarla. Bu uçaklarımız üç kademeli bakıma giriyorlar. Bir arıza olduğu zaman buna bakan başka bir yerimiz var, oraya gidiyorlar. Fabrika seviyesi bakım: Her 69 ayda bir full bakıma giriyorlar; her şey sökülüyor, inceleniyor, bakılıyor, değişecekler değişiyor, gerisini atıyor. O sırada bütün gövde, kuyruk, kokpit, iniş takımları dahil her şey sökülüyor, inceleniyor. İnceleyen teknikerlerimiz var: gövdeleri, gövde, motor ve pervane.
"1957'den bugüne ilk kazamız"
1957 yılından itibaren C-130'ları kullanmaya başladık. Bu tarihe kadar bugüne kadar C-130'larımızdan hiçbir kaza olmadı. Bir tane 99'da bir tane uçakta motorunda bir yangın, hafif yangın çıktı. Dünyanın en emniyetli uçakları, toprak yol dahil hepsine inip kalkma özelliği var. İsterseniz bir toprağın üzerine indirip kaldırabilirsiniz. Bunun dışında ilk kazamız bu. 57'den bugüne kadarki ilk kazamız. Şu anda dünyada 70 tane ülke C-130'ları kullanıyor ve özellikle kullanıyor. Pilotlarımız, kaptan pilot 6 bin 209 saat uçuşu var. Yani havacılık için anormal yüksek bir rakam. İkinci pilotumuz Gökhan Korkmaz 2 bin 312 saat uçuşu var. Uçağın normal yüklü kalkış kapasitesi 20.2 ton yükle kalkabiliyor. Yolcu hariç. O gün uçağa yüklenen toplam 5.7 ton. 4'te 1 kadar yük var.
"Uçağın kara kutusu TUSAŞ'ta"
Uçağın kara kutusu, iki tane kara kutu ve bu sistem tamamen aslında bu uçaklarda yokken bu altı tane uçağı getirdiğimiz zaman TUSAŞ kendisi kara kutuyu geliştiriyor. Hem kokpitte hem de uçağın arkasına asıl kara kutuyu koyuyorlar. İki tanesi de bulundu ve getirildi TUSAŞ'ta. TUSAŞ şu anda bunu çalışıyor. Geçen hafta kendileriyle görüştüm, sordum. 'İki aylık süreye ihtiyacımız var' dediler. Açıklanırsa biz de üzücü de olsa tabii ki hepsini açıklayacağız."
"Mağara cep telefonu ve yeleği bulundu, şehit olduğundan eminim"
Bakan Güler, Pençe-Kilit Harekatı bölgesindeki bir mağarada icra edilen arama tarama faaliyeti esnasında metan gazından zehirlenerek 12 askerin şehit olmasına ilişkin sorulara ise şu sözlerle yanıt verdi:
"Orada biliyorsunuz söz konusu olan bizim Melih Bozkurt şehidimiz. İlk EYP patlamasında mağarada şehit oldu. 4 gün sonra oradaki aramada cep telefonu bulundu. Ertesi gün bir daha aramada kendi yeleği bulundu. Şehit olduğundan çok eminim. Böyle 3 tane şehidimiz vardı. O 2022'de Pençe Kilit başladığı zaman ilk başladığında da üç tane şehidimiz oldu. Bunların üçü de hepsinin düştüğünü, vurulduğunu, mağaraya çekildiğini, hepsini bizzat oradaki arkadaşlarımız gördüler. Bu iki şehidimizi ailesine, birisi Erzurum'da birisi Düzce'de, ikisinin de ailesine gittik. Anlatıldı bunlar, görüntüler var, hepsi anlatıldı. Onlar şehitliği kabul ettiler. Ama Melih Üsteğmenimizin ailesi, 'Hayır' dedi. 'Biz kabul etmiyoruz. Bizim evladımızı bulun.' Biz üçünü de aramaya devam ettik. Üçünü de aramaya devam ettik. Öbür ailelerin kabul ettiği iki tane şehidimizin cenazelerini bulduk. Adli Tıp'a götürdük. Onlar tekrar incelediler ve her ikisine ait olduğunu da ortaya çıktı. Onları ailelerine teslim ettik.
Fakat Melih Üsteğmen'in cenazesini bir türlü bulamadık. En son o şehit olduğu bin 515 rakımlı tepenin hemen yanında işte bu 852 rakımlı tepe var. Teslim olan bir tane teröristin verdiği ifadede o Üsteğmen'in cenazesinin 815 rakımlı tepeden 852 rakımlı tepeye taşındığına dair bir ifadeyi bulunca, görünce daha önce kapatılmış olan bu mağarayı tekrar açmak zorunda olduğuna inanıyor oradaki komutanlık. Ayın 1'inde, 2'sinde, 3'ünde, 4'ünde ve 5'inde beş gün üst üste keşif köpeği, canlı görüntüleri var. Elimizde bunlar. Keşif köpeğini her seferinde mağaranın bu açılan girişinden mağaraya giriyor. Mağaranın en dibine kadar gidiyor keşif köpeği ve tekrar dönüp geliyor. Aslında birinci gün bunu yaptıktan sonra yeterli diye görüyoruz biz. Fakat komutan ikinci günde aynı şeyi bir daha yapıyor. Üçüncü günde aynı şeyi bir daha yapıyor. Dört, beşinci günde de aynı şeyi yapıyor. Artık beş gün üst üste keşif köpeğiyle keşifler yapıldıktan sonra altıncı gün komutan bir daha gerek görmüyor. Yani altıncı günün sabahı keşif köpeği yine gidiyor, geliyor. O da tamam. Normal mağaraya giriş düzenimiz var. En önde işte EYP'ciler. Onun arkasında 10 kişilik bir grup peş peşe bunlar ilk içeri girenler. Komutan düz gitmesi için bunlara söyleniyor. Bu çocuklar orayı görünce önce buraya doğru tırmanıyorlar. Önce öndeki iki çocuk, biraz sonra düşüyor. Merdivenin üzerine düşüyor. Öbürü arkadaki ağırlaşıyor. 4 bin 500 tane kemik bulduk. Hepsini İstanbul'a Adli Tıp'a götürdük. Hiçbir tanesi Üsteğmen'e uyuşmadı. Bir tek kemik bile bulabilseydik… Hatta bu son şeyde işte bu şimdi teröristler oradaki bazı mağaraları boşalttı falan diyorlar. O ilk işte ilgililer görüştüğü zaman demişler ki 'O Üsteğmen'in cenazesini biz biliyoruz nerede olduğunu. Gidin çıkarın.' dediler. Gittiler, 3 gün uğraştılar, geldiler hiçbir şey yok."
"Cumhurbaşkanımız bugüne kadar bana daha 'Yaşar Paşa şunu da şöyle yap' demedi"
Bakan Güler, milletvekillerinin TSK'da siyasileşme iddialarına ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
"İnanın bana değerli vekillerim, bugüne kadar bir tane siyasi siyasetle ilgili bir şey benim önüme gelmemiştir. Bunu yani nasıl inandırmamı isterseniz öyle inandırabilirim. Gelmemiştir. Gelse de bakın gelse de yapmam. Açık söylüyorum. Şimdi bana bir tane örnek gösterin. Ben kabul edeceğim. Gösteremezsiniz. Hiçbir tarikat… Bakın Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyoruz. Sayın vekillerim bunun ilgilileri var. Türkiye, bizim Silahlı Kuvvetlerimize aldığımız her bir personeli minimum yılda üç defa MİT’e ve Emniyet’e sorarız. Bir ufacık bir bilgiyle gelsin, ertesi gün ne olduğunu Personel Genel Müdürü burada kendisine sorabilirsiniz. Arkadaşlar inanın bana. Bak bu kadar uzun süredir çalışıyorum. Bugüne kadar bana daha Cumhurbaşkanımız 'Ya Yaşar Paşa şunu da şöyle yap, bunu da böyle yap' dememiştir. Yemin ederim diyorum size. Dememiştir. Bana demediği gibi şu andaki Genelkurmay Başkanı'na da demiyor. Öyle bir şey yok. Yani Silahlı Kuvvetlerimiz, bak hepiniz biliyorsunuz, arkadaşlar Silahlı Kuvvetlerimiz böyle bir yapıya dayanamaz."