En çok sergilenen tragedyalardan Medea, modern yorumu ile İstanbul Tiyatro Festivali’nde. Başrol oyuncusu Marieke Heebink ilk sahneyi okur okumaz etkilendiğini söylüyor
Gülin Dede Tekin
Antik Yunan’ın binlerce yıldır anlatılan en tutkulu ve acımasız âşıklarından Euripides’in Medea’sı Avrupa’nın son dönemde her işi heyecanla beklenen genç yönetmenlerinden Simon Stone’un yorumu ve International Theatre Amsterdam yapımı olarak 25. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Türkiye’ye geliyor. Anna karakterine hayat veren Marieke Heebink’le Medea’ya getirdikleri çağdaş uyarlama üzerine konuştuk. Sizi, Antik Yunan’dan günümüze kadar ulaşmış bir hikâyeyi Simon Stone gibi son yılların en başarılı yönetmenlerinden birinin günümüze uyarlamasında izliyoruz. Metni ilk okuduğunuzda neler hissetmiştiniz? Provaya başladığımızda metnin tamamı hazır olmadığı için metinleri parça parça okudum. Euripides’in orijinal metnini aldık. Orijinal metinle kendi hayatımızdaki ve çevremizdeki benzeşen aşk, ihanet, çaresizlik ve dışlanma hikâyeleri hakkında çok konuştuk. Provaya başladığımızda sadece ilk sahnemiz vardı ancak bu oldukça önemli ve büyük bir sahneydi. Bu sahneyi okuduğumda Simon Stone’un bu hikâyeyi, bu modern Medea’yı yapma/yaratma kapasitesine tamamen güvendim. O yüzden metin beni çok mutlu etti. Ondan ilham aldım. Mutluydum. Stone’un uyarlamasında Medea’nın hikâyesinin ne kadarı ile karşılaşıyoruz? Bence her iki hikâye de oldukça benzer. Örneğin; orijinal metinde daha hikâye başlamadan Medea kardeşini öldürür. Simon Stone’un versiyonunda da kadın, hikâye başlamadan önce kocasını öldürmeye çalışıyor. Aslında onu öldürmeye değil, bir uyarı olarak hasta etmeye çalışıyor. Ona ihanet ettiğini biliyor ve bu yolla onu geri alabileceğini düşünüyor. Eh, bu yüzden onun deli olduğunu da söylüyorlar ki bu aynı zamanda onun bir cadı ya da vb. olduğu hikâyesine de benziyor. Büyük resme baktığımızda, aralarındaki büyük tartışma erkeğin daha iyi seçenekleri olduğu için karısını dışlamasıyla ilgili bence. Ve bunun hem eski hikâyede hem bizim hikâyemizde aynı olduğunu düşünüyorum. Sizin Medea’nızı ve oynadığınız Anna karakterini bu kadar çarpıcı yapan ve ses getirmesini sağlayan sır nedir? Bence en başta senaryo ve diyaloglar çok güzel. İçinde çok fazla tempo ve müzik barındırıyor. Çok hızlı ama bence kendi dünyanı tanıyorsun ve çok açık. Sonra senaryomuz ve etkili bir setimiz var. İçinde sadece renkli kuklaların olduğu tamamen boş bir set. Bu kuklalar bir koreografide hareket ediyorlar. Buna ek olarak senaryo, kelimelerin müziği, karakterlerin derinliği ve ayrıca çocukları canlandıran oyuncular... Onların çünkü çok büyük payı var. Çok iyi oynuyorlar. Bence saydıklarım başarının en önemli parçaları. Daha önce Türkiye’de sahneye çıktınız mı? Türkiye’de sahnede olacağınız için nasıl hissediyorsunuz? Hayır, daha önce Türkiye’de hiç performans yapmadım ve bunu gerçekten dört gözle bekliyorum. Çünkü dünyadaki farklı bir kültürlere, farklı liderlere, farklı sistemlere sahip tüm insanların kültüre erişimi olması gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden Türkiye’de sahne alabildiğim için çok mutluyum. Sizi görmek için sabırsızlanıyorum.