Cam ve seramik sanatçısı Müge Arslan Cankurtaran, Le Muguet markası ile doğaya duyarlı tasarımlar ortaya çıkıyor
Yusuf Akcakaya
yusuf@gazeteoksijen.com 1979doğumlu Müge Arslan Cankurtaran Boston Üniversitesi’nde ekonomi okudu. Ancak bir gün gittiği atölyede gördükleri onu eğitimini aldığı alandan vazgeçirdi, cam ve seramik sanatçısı olmaya yönlendirdi. Cankurtaran, cam ve seramik sanatçılığına nasıl karar verdiğini, neler yaptığını, kendi kurduğu ev-atölyesini anlattı. 2004 yılında Cam Ocağı’ndan cam eğitimi ve Ayten Turan Pi Seramik Atölyesi’nden seramik eğitimi almaya başladığını, altı yıl boyunca bu eğitimlerin devam ettiğini belirten Cankurtaran, bu süreçte dünyaca ünlü cam sanatçıları ile çalıştı.
Tüm üretim neredeyse sıfır atıkla yapılıyor
2010 yılından itibaren ise Cihangir'de bulunan ev-atölyesinde kendi seramik ve cam tasarımları üretiyor. Ürünleri kurduğu Le Muguet markasıyla Beymen Home, İstanbul Modern Mağaza, Dank, Zmix başta olmak üzere birçok mağazada satılıyor. Ayrıca Çekül Vakfı, Meleztea, İnari Omakase, Studiofav ve Beymen gibi markalarla özel koleksiyonlar ve iş birlikleri yapıyor. “Markamın amacı, hikayesi olan, sıcak, özgün ve doğaya duyarlı tasarımlar sunmak’’ diyen Cankurtaran, üretim sürecinde kullanılan tüm malzemeleri geri dönüştürerek neredeyse sıfır atık seviyesine ulaşıyor. Hayata geçirdiği “Seramik Yapraklar’’ projesi ile de satılan her bir ‘yaprak’ için Çekül Vakfı 7 Ağaç Ormanları’nda yeşerecek bir fidan dikiyor. Bu fidanların sayısı kasım 2016’dan beri 548’e ulaşmış durumda. Ayrıca “Seramik Yapraklar”, Design Week Turkey 2017-Trend Area Eco bölümünde sergilenmeye hak kazanmış.
Atölyem kendime yarattığım bir dünya
Emek verdiği çalışmaları evinin bir bölümünü kaplayan atölyesinden çıkıyor. Bir gözü sürekli orada, fırına verdiği seramiklerde, şekil verilmeyi bekleyen camlarda… Haliyle “Atölyenizin sizdeki anlamı ne, nasıl bir yeri var yaşantınızda?’’ sorumuz kaçınılmaz oluyor: “Atölyem kendime yarattığım bir dünya gibi. Geçen yılların ardından oturmuş bir düzen ve rutini var. Bunlar bozulduğunda üretim süreci de aksıyor. Atölyem evin içinde ayrı bir alanda, bunun verimlilik açısından çok faydasını gördüm, ufak müdahaleleri gece dahi yapabiliyorum. Sürekli bir elim üzerinde gibi düşünebilirsiniz. Bu sebepten dolayı da işle özel hayatım, gündüzüm gecem birbirinin içine geçmiş durumda. Fakat bu halin bile kendi içinde bir dengesi ve düzeni var. Bundan memnunum.’’