Bu kütüphaneden hiç ayrılmak istemeyeceksiniz

10 yıl önce oluşturulan Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi yeni evi AKM’ye taşındı. 15 bin kitabın birer mücevher gibi sergilendiği kütüphanede imzalı eserler ve ilk basımlar özellikle dikkat çekiyor

Atatürk Kültür Merkezi’nin yeniden açılmasının en güzel yanlarından birisi, merkezin sadece sahne sanatlarına değil plastik sanatlara ve kitaplara da ev sahipliği yapacak olması. Özellikle de 10 yıl önce Cem Hakko’nun babası Bay Vitali’nin vefatının ardından onun ismini kuşaklar boyunca yaşatmayı hedefleyerek Nakkaştepe Vakko Moda Merkezi’nde kurduğu Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi’nin yeni evinin AKM olması bir bibliyofil için mutluluk verici bir haber.  Unutmamak gerek ki bugün dünyada “başarılı” sayılan pek çok insanın ortak özelliği kitaplara önem vermeleri, iyi birer okur ya da koleksiyoner olmaları. Bay Vitali de bunlardan biriydi. Hem okur hem de yazar kimliğiyle. Eminim ki hayatta olsaydı, Hayatım Vakko kitabında anlattığı Beyoğlu sevgisini bir kez daha hatırlatıp, “Burada olmak ayrı bir keyif,” derdi. Bugün onun yerine Cem Hakko şöyle anlatıyor hissettiklerini, “Babam Vitali Hakko’nun modaya, sanata ve her şeyden öte insana saygısının bir göstergesi, eğitime katkısı olan bu kütüphaneyi Atatürk Kültür Merkezi’ne taşımak ailemiz için de bir onurdur.”

Ferah ve çok huzurlu

Belki de sadece meraklısının vakit ayırıp Nakkaştepe’ye gidip gördüğü çok özel kitaplar artık daha geniş bir kitleye ulaşacak. Pekçoklarının sandığının aksine söz konusu olan bir moda kitaplığından çok ötesi. Moda, mimari, fotoğraf, resim, sinema gibi sanatın tüm başlıklarındaki kitaplar bir moda merkezinde yer alıyorlardı şimdi ise bir sanat merkezindeler. Eskiden AKM’nin yanından kalkan sarı dolmuşların yerinde yükselen ve sanat kompleksinin tamamı gibi Murat Tabanlıoğlu imzasını taşıyan kütüphanenin kapısından içeriye girer girmez çarpılıyor insan. İlk hissedilen ferahlık ve huzur veren bir espas hissi. İçeriye birkaç adım attıktan sonra durup kafayı kaldırınca görülen diğer katlar ve birer mücevher gibi sergilenen kitaplar kalp atışını hızlandırıyor.  Mekan oldukça aydınlık. Seçilen renkler de açık renk olunca ferahlık hissi daha da belirginleşiyor. Rafların ışıklandırmaları ilk etapta dikkat çeken unsurlardan. Ahşap ve kitap kokularının karışımı içe çekilince heyecan biraz daha artıyor.  Bu heyecana bir de 450 metrekarelik üç kata uzun uzun bakıp “Peki incelemeye nereden başlamalıyım?” sorusu ekleniyor. 15 bin kitabın hepsine tek tek bakmak mümkün olsa keşke. Kabaca bir hesapla her gün 5 saati burada geçirmeyi göze alıp, günde 50 kitabı incelemeyi hedeflerseniz yaklaşık 10 ayda tüm kitapları taramanız mümkün olabilir.  Görevliden yardım isteyip “İkat deseniyle ilgili kitap arıyorum, hangi rafta bulabilirim,” diye sormak da bir seçenek elbette. Sonuçta Bay Vitali’nin en sevdiği ve ilham aldığı kitaplar desen ve dekorasyon kitaplarıymış. Hayattayken her yeni koleksiyon öncesinde uzun uzun dekorasyon kitaplarını incelermiş.  Ama eğer iyi bir kütüphane kullanıcısı iseniz, hiçbirine gerek kalmaz. Amerikan Kongre Kütüphanesi’nin uluslararası kodlama sistemini takip edip aradığınız kitaba birkaç dakika içinde ulaşırsınız. Mesela NA, bu kodlama sistemini kullanan bütün kütüphanelerde mimari anlamına geliyor. TT moda, TR ise fotoğraf demek. Bu arada belki de şansınıza Bay Vitali’ye imzalanmış kitaplardan biri denk gelir. Kodlama sistemine sadık kalındığı için imzalı kitaplar için ayrı bir bölüm hazırlanmamış, aralarda keşfedilmeyi bekliyorlar.
Vitali Hakko

15 bin kitap bir arada

Söz konusu 15 bin kitabın her biri yıllar içinde özenle seçilip bir araya getirilmiş. Bazen bir kitabın peşine online ortamdan düşülmüş, bazen ise araştırmalar Brooklyn’de bir sahafa çıkmış. Her kitap tek tek toplanmış. Dünyanın en prestijli yayınevlerine ait özel edisyonlar, ilk basımlar bir araya getirilmiş. Basılı ve dijital görsel arşivi ile akademisyenler, sanatçılar için bir vahadan farksız.  Ayrıca raflar arasında Bay Vitali’nin kendi hayatını anlattığı Hayatım Vakko’yu da göreceksiniz. Sanırım onun kitaba, eğitime ve modaya olan gönül bağını keşfetmek için daha doğru bir mekan olamaz.  O zaman giriş katının tam ortasında konumlandırılmış basamaklara ya da rafların arasında yer alan minderli banklara oturup 17.00’de kütüphane kapanana kadar kitabınızın keyfini çıkartabilirsiniz. Kütüphanede ödünç kitap sistemi yok ama isterseniz istediğiniz sayfayı telefonunuzla pdf kaydedip yanınızda götürmeniz mümkün. Walter Benjamin’in “Kitaplar sadece okumak için değil birlikte yaşamak içindir de” sözünü düstur edinip bu kütüphaneye sadece okumak için değil kitaplarla vakit geçirmek için de gelebilirsiniz.
Yenidoğan çetesi skandalı 4 ile daha sıçradı Kürtlere TC devletinin sahibi olmayı teklif ediyorum Sakarya'daki makarna fabrikasındaki patlama anı güvenlik kamerasına yansıdı Bakanlık satışını yasakladı İran'a verilecek yanıtı konuşmak için henüz çok erken Üç virüslü bir salgının ortasındayız