Bu yolun sonu yine müsilajdır
Derin deşarj sistemi olduğu gibi duruyor, Ergene’nin kiri Marmara’ya akmaya devam ediyor. Yaklaşan bahar ayları uzmanların endişesini artırıyor
Baran Can Sayın
Müsilaj 2021’de Marmara Denizi’ni istila ettiğinde, Türkiye’nin 1 numaralı gündem maddesiydi. Komisyonlar kuruldu, toplantı üstüne toplantı yapıldı, araştırma grupları ve projeler oluşturuldu. Çevre Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu eylem planıyla birlikte temizliğe başlandı ve yüzeydeki kirlilik toplandı. Ancak bütün bu çabaya rağmen müsilaj 17 Şubat’ta Çanakkale Boğazı’nda, 22 Şubat’ta ise Maltepe sahili açıklarında bir kez daha kendini gösterdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum “Marmara Denizi’nin yüzeyinde de derinde de şu an için müsilaj yoktur” dese de uzmanlara göre durum öyle değil. Çünkü Marmara’yı kirletmeye devam ediyoruz ve bu yolun sonu kaçınılmaz şekilde müsilaja çıkıyor. Marmara’daki son durumu Hidrobiyolog Levent Artüz’le konuştuk.
Artüz’e göre Marmara’yı tehdit eden temel sorun müsilaj değil, hala devam eden kirletme faaliyetleri: “Müsilaj bu sürecin içerisinde sadece bir safha. Biz şimdi bile tümü bize ait olan koskoca bir denizi kaybettiğimizi algılamadan, kirliliğin göstergelerinden sadece biri olan müsilaj oluşumuna takılıp kalıyoruz. Müsilaj oluşumu ile sıcaklık arasında değil, bir su kütlesinin kirletilmesi ile müsilaj arasında bir korelasyon var. Bu bağlantıyı kurmak nedense hiç işimize gelmiyor.”
Karadeniz korkusu
Tablonun gelecekte daha da vahimleşeceğini söyleyen Artüz, Marmara’yı gittikçe artan bir tempoda kirletmeye devam ettiğimize ve sadece müsilaj değil, başka kirlilik belirtilerinin de bu periyotta artacağını savunuyor. Artüz tehlikenin çok büyük olduğunu vurgulayarak şöyle devam ediyor: “Geçen yıl oluşan müsilajın aynı zamanda biyolojik bir kütle olduğunu, bu kütlenin eninde sonunda bakteriler tarafından parçalanacağını ve oluşacak bakteri biyo-kütlesinin de yeni bir felakete yol açacağını söylemiştik. Aynen de öyle oluyor. Yaklaşık bir aydır Çanakkale Boğazı’nda, Gemlik Körfezi’nde, Tekirdağ açıklarında ve Maltepe’de gözlenen, ağırlıkla bakteri faaliyeti sonucunda su yüzeyinde oluşan bakteri biyo-filmi. Bu da bize geçen seneki müsilajın parçalanması sırasında çok ciddi bir bakteri faaliyetinin olduğunu gösteriyor. Karadeniz yönünde balık göçlerinin başlayacağı dönemin hemen öncesinde hız kazanan bu olgu, umarım beklediğimiz gibi gelişmez ve Marmara Denizi’nin sorunlarını Karadeniz’e taşımayız.”
Artüz kirletici deşarjlara karşı bir aksiyon alınmadığına da dikkat çekerek “Dünyanın en kirli akarsularından Ergene Nehri’nin kirletici unsurları derin deniz deşarjı adı altında Marmara’ya boşaltılmaya devam ediyor” diyor.
‘Kısa vadeli projeler seçildi’
İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi’nden Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu üyesi Prof. Dr. Saadet Karakulak ise projelerin yaz aylarında biteceğini ve detaylı sonuçların ancak o zaman alınacağını söylüyor: “Mümkün olduğunca kısa vadeli projeler seçildi. Bir kısmı durum tespitini bir kısmı da müsilajın bertarafını kapsıyor. Proje faaliyetleri hemen hemen 9 ay sürecek. Haziran ve temmuz aylarında son bulmuş olacak. ”